21 Eylül 1893, Gryffindor Ortak Salonu
" Dostum, hadi ama, bu kadar belli etmemelisin. "
" Evet Al, katılıyorum, gözlerini ondan alamıyorsun. "
" Siz ikiniz bir çenenizi kapasanıza! "
" Sen böyle yapmaya devam ettiğin sürece kimse çenesini falan kapamayacak Al. "
" Ab, eğer yüzüne lanet yemek istemiyorsan sus ve bana Al demeyi bırak. "
" Öyle olsun Al, öyle olsun. "
" ABERFORTH DUMBLEDORE! " Albus'un bağırışıyla beraber ortak salondaki herkesin onlara dönmesi bir olmuştu. Zaman değişse de insanların kaostan zevk alması, Hogwarts öğrencilerinin kaostan zevk alması hiçbir şekilde değişmiyordu.
" Tamam be sustum. Nasıl olsa bir gün kabul edeceksin. "
Aberforth'un bu sözleri üzerine Albus'un küçük bir lanet göndermesi bir oldu. Kimse ne olduğunu anlayamamıştı çünkü Albus sözsüz bir büyü yapmıştı.
" Hey, bu acıttı. "
" Kendin kaşındın Ab, kendin kaşındın. "
" Siz ikiniz yine neyi paylaşamıyorsunuz?
Garreth Weasley'in onlara doğru gelmesi ile üçünün de başının ona dönmesi bir oldu. Garreth Weasley, beşinci sınıfta Sınıf Başkanı seçilmişti ve şu anda da Öğrenciler Başkanı'ydı. Bu yüzden binadaki herkesin birbiriyle iyi geçinmesi, her ne şartta olursa olsun, onun için bir görev sayılırdı.
Aberforth bir anda " Kardeşini " diyeccekti ama kendini zor tuttu yoksa buradan sağ çıkamayacağını biliyordu. Ama Tony onun kadar saygılı değildi, bazen oldukça patavatsız olabiliyordu.
Tam ağzını açıp " Karde- " demişti ki yanlarında oturan ve olayları en başından beri izleyip her şeyin farkında olan Henry Potter olaya dahil oldu ve olası bir kavgayı önlemek için Tony'nin apzını eliyle kapadı. Ancak buna rağmen Tony konuşmaya çalışmaya devam etti ve daha sonra Henry'nin elini yaladı. Bunun üzerine Henry " Salak mısın Tony? " deyip elini çekti.
Garreth ise olanları şüpheyle izliyordu. Salak değildi, Tony'nin ne demek istediğinin tabiki farkına varmıştı. Bu yüzden " Bir şey mi demek istedin Hunter? " diye sordu, Tony kafasını hayır anlamında sallayınca Albus'a dönüp " Peki senin söylemek istediğin bir şey var mı Dumbledore? " diye sordu. Üstü kapalı bir ima yapmıştı ama hepsi ne demek istediğini anlamışlardı.
Albus'un da başını hayır anlamında sallaması üzerine " Kimse arasında bir sorun olmadığına göre, ben kardeşimin yanına gidiyorum. Görüşürüz. " dedi Garreth. Yaptığı imayı anlamamalarının mümkünatı yoktu.
Garreth'ın ortak salondan ayrılması üzerine Tony'nin " Ucuz kurtulduk. " demesi ve bu sefer Henry tarafından bir lanet yemesi bir oldu. " Hepsinin senin suçun olduğunun farkındasın değil mi? Abisinin önünce kardeşini demek nedir ya? İnsan biraz patavatlı olur. "
" Amaaan ne bileyim ben ya düşünemedim o anda aklıma geleni söyleyiverdim işte hem sen beni durdurdun ya bir şey olmaaaz. "
Konuşmaları Diana'nın Henry'nin yanına gelmesi ile bölündü. " Abi iki dakika gelir misin önemli bir konu konuşmamız lazım seninle. " " Geliyorum papatyam. " diye Diana'ya cevap veren Henry Tony, Aberforth ve Albus'a dönerek " Bu iş burada bitmedi. " bakışı attı ve Diana'nın yanına gitti.
" Senin işin çok zor olacak be Brian, böyle abisi varken. "
" TONY HUNTER! İKİ SANİYE İÇERİSİNDE YA KAÇ YA DA KAÇ! "
" Sana da bir şey demeye gelmiyor be Wulfric. "
Bir anda tüm ortak salon yaptıkları işleri bıraktı ve Albus'un Tony'i kovalarken bir yandan da lanet göndermesini Tony'nin ise kahkahalar atarken lafını da esirgemeyip kaçmasını izlediler.
Ve Albus, o gün kendisine itiraf edemediği bir şeyi çok sevgili (!) arkadaşları sayesinde öğrenmiş oldu. O, aşık olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Geleceği || Harry Potter Fanfiction
FanfictionHope Weasley... Albus Dumbledore'un sevgilisi, çağının en zeki ve en güzel cadısı... Sadece Hogwarts'ın değil, tüm büyücülük dünyasının en zeki ve en güçlü cadısı... Doğuştan animagus, öyle güçlü ki daha 14 yaşındayken kendi zaman döndürücüsünü üret...