26 Ağustos 1894, Kovuk
Hope sinirle asasını ve bavulunu bir kenara fırlattı.
Bugün onun doğum günüydü, en mutlu olması gereken gündü ama hiç de mutlu değildi. Hayatında hiçbir zaman bu kadar üzgün hissettiğini hatırlamıyordu.
Normalde bugün arkadaşlarıyla bir parti düzenlemeyi planlıyordu. Partiyle ilgili her şeyi kafasında planlamıştı. Geriye sadece arkadaşlarını davet etmek ve planladığı şeyleri hayata geçirmek kalmıştı. Eh, bir cadı olduğu için davetiyeleri gönderdikten sonra organizasyonu yapmak kolay işti.
Tam bir hafta önce göndermişti arkadaşlarına mektuplarını.
Pandora, Miri, Aberforth, Ariana, Henry, Tony... ve tabiki de Albus. Gönderdikten hemen sonra cevap beklemeye başlamıştı.
Bir gün..,
İki gün...
Üç gün...
Bir hafta.
Tam bir hafta cevap beklemişti.
Ve dün, Hope bir umut her şeyi hazırlamışken gelmişti cevaplar.
Tony ve Miri kuzenlerinin yanına gitmişti.
Pandora ve Henry'nin katılması gereken bir safkan balosu vardı.
Aberforth ise Ariana'nın hasta olduğunu bu yüzden ikisinin de gelemeyeceğini, ona bakması gerektiğini söylemişti.
Albus ise...
Albus cevap verme tenezzülünde bile bulunmamıştı.
İşte bu yüzden de en çok ona kızgındı, sevgilisi kendisini yok saymıştı çünkü Aberforth'a yazdığı mektupta Albus'u da sormuş ve hiçbir işi olmadığını, sadece ders çalıştığını öğrenmişti.
Demek ki kendisi, dersler kadar bile önemli değildi onun için.
Garreth'ın onu aşağı çağırmasıyla kendine gelen Hope birkaç büyü mırıldanarak hemen etrafı topladı, artık her şey yerli yerindeydi.
Sanki az önce kriz geçirmemiş gibi...
Yüzüne bir gülümseme yerleştirip abisinin yanına indi.
" Hazırlan küçük kardeş, birazdan hayatının en mükemmel doğum gününü yaşayacaksın. "
Hope bundan emin değildi, hatta hayatının en kötü doğum günüydü ama abisinin hevesini kırmamak için ona gülümsedi. Abisine tutundu ve cisimlendiler.
26 Ağustos 1894, Hogsmade / Hogwarts
" Sürprizimizi nasıl buldun küçük kardeş " dedi Garreth gülümseyerek. " İtiraf etmeliyim ki bu kadar mutlu olacağımı düşünmemiştim. Bugün hayatımın en kötü doğum günü olabilir ama bu gerçekten muhteşemdi. " Hope bunları söylerken bir yandan da yürümeye başladılar
Garreth Hope'u önce Londra'ya götürmüş ve ona Muggle dünyasında gezmek istediği yerleri gezdirmişti. Ardından Garreth'ın arkadaşları ile buluşmuş, önce Muggleların lunapark dedikleri yere gitmiş ve orada delicesine eğlenmişler, ardından da Hogsmade'e gelmiş ve Hope'un doğum gününü kutlamışlardı.
" Hey hey hey orada dur bakalım, hayatımın en kötü doğum günü derken? Aklın hala arkadaşlarında kaldı, değil mi? "
Hope abisine baktı ve cevap vermedi. Bazen bakışlar çok şey anlatabilirdi.
" Geçerli bir sebepleri olmasaydı geleceklerini biliyorsun değil mi? "
" Geçerli bir sebep mi? Geçerli bir sebep mi! Aberforth dışında hiçbirinin geçerli bir sebebi yoktu Gideon. Kuzenlerini ziyaret etmişlermiş, safkan balosuymuş... Kuzenleri benim Ilvernmory'den arkadaşlarım ve tahmin et ne dediler? Tony de Miri de onların yanında değilmiş. Safkan balosu mu? Hadi ama, tek safkan olan onlar mı, biz Weasley'iz, biz neden çağrılmadık o halde? Ve Albus, ondan bahsetmek bile istemiyorum. Madem gelmek istemiyorsunuz, uyduruk bir yalan atmayın bari. Ama tamam, ben öğrendim, kimin gerçekten dostum olduğunu öğrendim. "
Hope öfkesini kusarken nereye geldiklerini fark etmemişti. Bir anda kafasını kaldırdı ve Hogwarts'ın girişinde olduklarını fark etti. Abisine dönüp " Daha dönemin başlamasına neredeyse bir hafta var, neden buradayız? " diye sordu. Garreth'ın buna cevabı ise elleriyle Hope'un gözlerini kapatmak oldu.
" Garreth, ne yapıyorsun sen? " " Bekle ve gör küçük kardeş. "
Garreth'ın yönlendirmesiyle yavaş yavaş yürüdü Hope.
Büyük Salon'a doğru gittiklerini anlamıştı.
Hadi ama, o Hope Weasley'di, Hogwarts'ın her karışını ezbere bilirdi.
Bir anda durdular ve Garreth'ın ellerini çekmesiyle Hope yavaşça gözlerini açtı.
Gördükleri karşısında şoka uğrarken ağlamak üzereydi.
Herkes buradaydı; annesi, babası, abisinin arkadaşları, kendi arkadaşları, arkadaşlarının aileleri...
Ve o...
O da buradaydı.
Bir anda Miri ve Pandora'nın üzerine atlamasıyla yerde buldu kendini.
" Özür dileriz Hope ama senin kadar zeki birinden bunu saklamanın tek yolu böyle bir oyun oynamaktı. "
" Şu anda ne diyeceğimi bilemiyorum kızlar. "
Yerden beraber kalktılar ve masaya doğru yol aldılar. " İyi de Hogwarts yazın nasıl açık ve siz nasıl burayı kullanmak için izin alabildiniz? "
" Benim varlığımı unutuyorsun bazen küçük Weasley. Bunu şu anki şaşkınlığına bağlıyor ve bir şey demiyorum. "
Halasının sesini duyan Hope'un yüzündeki gülümseme daha da büyüdü.
Ve sonra kutlamaya geçtiler, Hogwarts o gün daha dönem başlamadan kahkahalarla dolmuştu.
Günün sonunda büyükler gitmiş, Garreth arkadaşlarıyla Hogwarts'ı turlamaya çıkmıştı. Geriye sadece Hope ve onun tabiriyle " çetesi " ( bu ifadeyi Mugglelardan öğrenmişti ) kalmıştı.
Yanında bir hareketlilik hissetti ve başını çevirmesiyle Albus'la yüz yüz gelmesi bir oldu.
" Sonunda! Ne zamandır bu anı bekliyorum biliyor musun? "
" Dua et ki Ariana bana her şeyi anlattı. Yoksa kaçacak yer arardın Albus. "
" O küçük cadıdan hesabımı sonra sorabilirim. Şimdi, artık biz bize olduğumuza göre sana hediyelerimi verebilirim. "
Küçük cadı dediğini duyan Hope kahkahayı patlattı ve " Bu dediğini Ariana duymasın. " derken yandan Ariana'nın sesi geldi " Çoktan duydum bile ablacım, ben ona yapacağımı biliyorum eve gidince. "
Bu sefer ikisi birden güldüler ve sonra göz göze geldiler.
" İyi ki doğdun Hope, iyi ki doğdun sevgilim, iyi ki doğdun ve benim umudum oldun. " Albus'un bunu demesi ve Hope'u öpmesi bir oldu. Hope da buna karşılık verdi.
Tam o sırada bir flaş patladı. Pandora, grubun fotoğrafçısı, tabiki de bu anı da ölümsüzleştirmişti.
Hope mutluydu.
Onu seven ve onun sevdiği insanlar yanındaydı.
Bu mutluluğu ve bu bağı kimse bozamazdı...
![](https://img.wattpad.com/cover/344682507-288-k265586.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Geleceği || Harry Potter Fanfiction
FanfictionHope Weasley... Albus Dumbledore'un sevgilisi, çağının en zeki ve en güzel cadısı... Sadece Hogwarts'ın değil, tüm büyücülük dünyasının en zeki ve en güçlü cadısı... Doğuştan animagus, öyle güçlü ki daha 14 yaşındayken kendi zaman döndürücüsünü üret...