Silah patlama sesinden sonra Bora'nın acı inlemesi ilişti kulaklarıma. Hızla kafamı ona çevirdim. Gözleri kocaman olmuş bir şekilde boş bakışlarla karşısına bakıyordu.
"BORAA!"
Abim hızla Bora'yı kapının yanındaki camın altına çekti ve yere yatırdı. Bende hemen karşılarındaki camın altına mevzi aldım. Abimlerin az önce ayakta durduğu yerde 3 damla kan vardı. Ne olduğunu anlayamamıştık. Tek bir el ateş sesi gelmişti. Şuan başka ses yoktu. Abim işaret parmağını dudaklarına koyarak 'sus' işareti yaptı bana. Başımla onayladım. Kafasını camdan yukarı kaldırdı yavaşça, elindeki dürbünle etrafına baktı. Bana baktı gözlerini kırpıştıdı olumlu şekilde. Etraf temiz demek istemişti anladığım kadarıyla.
Tedbir amaçlı bir süre yerimizden ayrılmadık. 5-10 dakika sonra daha fazla dayanamadım ve hızla Bora'nın yanına gittim. Ne olacaktı şimdi? Canı çok yanmış olmalıydı.
Peki ya ona bir şey olursa. Ben Sema'ya ne derim o zaman. Nişanlın bir kalleşin kurşunuyla şehit oldu ve ben onu kurtaramadım, nasıl söylenirdi böyle bir şey.
Peki ya evlilik hayalleri. Bora bütün planı yapmıştı çoktan, dönünce evlilik teklifini yapacaktı. 1 ay sonra düğün demişti. Çocuklarımız olur diyordu Sema'ya. Kız olursa adını Umay koyacakmış, erkek olursa Ali. Tabi Ali konusunda pek hemfikir değiller. Sema, Turan olmasını istiyordu.
Bir hayalin daha al bayraklı tabuta sığmasına izin veremezdim, bir kardeşimi daha şehit veremezdim.
Abime döndüm, "Ne olacak, şimdi?"
"Ben gidip etrafı kontrol edeyim, yeni bölük gelmiş olmalı. Sen Bora'nın yanından ayrılma. Birisi gelirse Mahmut'un adamıyız dersiniz. Dikkatli olun Amine." Başımla onayladım abimi.
Bora yerde öylece yatıyordu. Yüzünü buruşturmuş acıyla nefes alıyordu. Başını alıp dizime koydum. "Kardeşim iyi misin?"
Gözlerini kırpıştırdı. "Yaa evet şuan nasıl iyiyim anlatamam." Şu durumda bile dalga geçebiliyordu. Hafifçe arkasına çevirdim. Sırtından vurulduğunu düşünüyordum. Elimi sırtına sürdüm ama kan yoktu.
"Nasıl lan? Sırtında kan yok. Ama yerde kan var." Bora hiçbir şey demedi. Ters ters bana bakıyordu yalnızca.
"Sırtımdan vurulmadım çünkü." Bacağından vurulma ihtimaliyle bacaklarına baktım. Ama bacaklarındada kan yoktu. Sorgulayan bir bakış attım.
Jeton sonradan düşmüştü. Ağzımı kocaman açtım gülmek için.
"Sus Amine. Sus! Gülme lan!" Gülme dediğine göre doğru şeyi düşünmüşüm.
"Lan çanak gitti mi? Götünden mi vuruldun?" Dedim kahkahayla.
"Lan sus diyorum be! Sus amına koyayım sus!" Dedi ve yerden destek alarak doğrulmaya çalıştı. "Aaahh!" Elini arka tarafa götürdü, yüzünü buruşturdu. Oturmadan geri yattı dizime.
Şaka maka içime su serpilmişti. Boşa telaş yapmıştım ama en azından o iyiydi. Bir şeyi kırk kere anarsan olur diyorlarya, aynı öyle şuan.
Abim geldi, "Etraf temiz, kimse yok. Bu geceyi burada geçirelim. O kurşunu kim attı bilmiyoruz ama etraftalar belli. Bora iyi misin sen? Dayanabilecek misin?"
Kendimi tutamadım ve kahkahayla abime döndüm, "Dayanır dayanır. Kıymetlisi gitti ama dayanır paşam. Götünden vurulmuş!"
Abim değişik değişik bakıyordu Bora'ya. Bir süre sonra oda kendini tutamadı ve gülmeye başladı.
"Ya Oğuz abi bari sen yapma gözünü seveyim." Abim gülmekten cevap bile veremiyordu.
Bir dakika ya. Buradaki tek sıhhiyeci Bora ve benim. Bora kendine pansuman yapamayacağını göre...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐀𝐒𝐄𝐍𝐀
RandomBu hikayeyi hayalleri olan fakat hiçbir zaman destek görmeyen kızlar için yazıyorum...