~7~

809 18 3
                                    

TARIK'IN ANLATIMIMDAN
Ben Tarık 27 yaşında matematik öğretmeni aynı zamanda müdür yardımcısı, üstüne üstlük cansu'nun sınıf öğretmeniyim. Cansuya aşığım. Evet yaptığım hatta düşündüğüm herşey yasal değil ama kalbim söz dinlemiyor. Cansu'yu ilk 10.sınıfa giderken görmüştüm. Cansu hep içine kapanık olduğu için dışarıya, dışarısını geçtim koridora bile çıkmazdı. Bunları nerden biliyorsun diyecek olursanız demiştim müdür yardımcısıyım yani kameralardan izliyordum. Belki buna da hakkım yok ama sonuçta herkese bakıyorum tek ona değil sonuçta diyerek kendimi kandırsamda asıl gözüm kulağım Cansu'daydı. Ne yapabilirim yani bu da kalp...
Cansu 10.sınıfa giderken bir olay yüzünden yanıma gelmişti. İşte ilk o zaman konuşması , hali, tavrı çok hoşuma gitmişti. Çok cana yakın samimi bir kız olması da duygularımın tuzu biberi oldu âdeta.
Ama o zaman tabikide aklımdaki düşüncelerden uzaklaşmanın bir yolunu bulup kendimi ve duygularımı hep uzak tuttum cansu'dan. Taki o 11.sına geçene kadar sırf onun için onların sınıf öğretmeni olmayı bile istedim ve de oldum. Amaç ne? Müdür yardımcısı ben olduğum için mecbur mizacım gereği katı olup da yanıma bir sorun olunca gelemez en iyisi sınıf öğretmeni olmak, bir sorun olursa ilk bana gelmesini istemem... Ve öylede oldu cansu bana daha yakın davranıyır hep sohbet ediyordu. Ee bu halide bir yıl önce susturduğum kalbimdeki duyguları yeşertiyordu. Bu güne kadar herşey uzaktan, platonik olarak da bir şekilde devam ettiriyordum.
Ama bugün onu dinlerken her zamankinden daha yakın hissettim kendimi ona, elini tuttum bir şey demedi bu ona daha yakın davranırsam bir şey olmaz gibime geldi. Ona tam duygularımı o an söyleyecektim ki aniden bana sarıldı. Kalbim o kadar hızlı atıyor du ki sanki göğüs kafesimden çıkacakmış gibi...
O anın şoku ile sarılmamış olsamda bu sefer onun o hali ile güç bularak dudaklarına yapıştım. Sanki çölde kalmış da suyu cansu'nun dudaklarında bulmuş gibi büyük bir iştahla öptüm.
Ama keşke yapmasaydım cansu'nun attığı tokatla neye uğradığımı bir kez daha şaşırdım. Yaptığım doğru bir şey değil idi ama bir hataya uyup yaptım. O an aklımda sadece onsuz geçirdiğim üç yıl vardı ve ben duygularıma engel olamadım. Cansu'ya kendimi açıklamak istesemde kapımı çarparak odadan çıktı. Cansu sadece odadan çıkmadı, kalbimi de söküp götürdü kendi ile. Dersim hâlâ cansu'nun sınıfınaydı. Sınıfa girdiğimde Cansu yerini değiştirmiş başını sıraya gömmüş bir haldeydi, onun o halini görüyor olmak yüreğime dokunsa da sınıfın ortasında birşey diyemedim aklım sadece Cansu'daydı her zaman ki gibi... Düşüncelerim yorgunlaştığı için o hâlde ders anlatmak istemedim ve herkese test kitaplatını açmasını istedim. Herkes açtı kitaplarını ama tek bir kişi hariç (Cansu) sınıfa ilk girdiğim zaman nasılsa şuanda da aynı vaziyette idi. Tabiki de bişey diyemedim sonuçta benim yüzümden bu haldeydi. Kalbim onu bu duruma soktuğum için kendime ne kadar lanet etsemde asla bu durumu değiştirmiyordu.
Sınıfın kapısının çalması ile "gel" demem bir oldu gelen nöbetci idi bana cansu'yu Okay hoca'nın çağırdığını söylemesiyle cansu ayaklanıp yanıma doğru yaklaşıp "gidebilir miyim hocam" O son hocam kelimesini bastıra bastıra söylemesi kalbimde derin yaraların açmasına sebep oldu. Gözlerim ile gitme desemde gözlerindeki nefret, kin, öfke gördüm. Görmek isteyeceğim son şeyi sevdiğim kıza ben yaptım. Bu nedenle kendime ettiğim lafların bedduaların haddi hesabı kesilmiyordu içimde. Sadece başımı salladım onaylarcasına istemiyordum gitmesini çünkü görüyordum Okay şahısının cansu ya bakışlarını...

~~~~~~~

Öğrenciden Okay Hoca'nın nerede olduğunu öğrenip hızlı ve ürkek adımlarla spor salonuna doğru ilermeye başladım.

İçimde anlam veremediğim endişenin yanı sıra Tarık embesilinin yaptıkları gelince ağlamk istiyordum, hemde saatlerce sadece ağlamak, bir kör kuyuya düşmüş gibi onun korkusu ile saatlerce ağlamak...

Hocaya Akım |Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin