Bölüm 12 - İz

67 4 0
                                    




   Karakolda geçen o 3 saat, 3 sene gibi gelmişti bana. Saat epey bir geç olmuştu. Ama biz hâlâ karakoldaydık. Gitmemiştik. Aslında bende eve gidip Aras'ı burda yalnız bırakma fikrinden yana değildim ama Arda bize sorgunun sabah olduğunu burada beklememizin bir anlamı olmadığını söylemişti. Ayrıca uykuda ağır basıyordu. Eve gidip, sıcacık yatağıma girip olanları düşünmek, ağlamak istiyordum. Neden normal bir hayat süremiyorum? diye feryat etmek istiyordum.

"Hadi ama Defne, inadı bırak. Hadi gel, eve gidelim."

Baran'ın sesi ciddi anlamda bıkkın çıkmıştı.

"Hayır, hiç bir yere gitmiyorum!"

Defne gitmeyi kesinlikle reddediyordu. Oturduğu koltukta yan dönmüş bacaklarını kendine çekmiş rahat bir pozisyon almıştı. Kafasını duvara yaslamış göz kapaklarını açık tutmakta zorlanıyor gibiydi. Ama hâlâ gitmeyi reddediyordu.

İnatçı kız!

Baran yorgun bir sesle bana döndü.
"Ben kahve alıp geleceğim. İyi gelir. Sende ister misin?"

Başımı olumlu anlamda salladım. Şu an bir bardak kahve cidden iyi gelebilirdi.

Defne kafası duvarda, gözleri kapalı bir şekilde duruyordu. Gözlerini açmadan Baran'a hitaben konuştu.
"Ben de kahve istiyorum. Hem de en koyusundan!"

Baran yanımızdan ayrıldığında dirseğimi oturduğum koltuğun yanına dayayarak yanağımı avuç içime yasladım.

Ve gözlerim kapandı.






~~~~~~~~~~~~~~~~~~~





"Mira!"

"Mmmhh."

"Mira, uyan."

"Mmmhh!!"

"Mira kalksana, gitmemiz lazım."

Ne inatçı bir sesti bu böyle, bir yakamdan düşmedi!

"Mira!" denilerek hafifçe sarsıldığımda en sonunda gözlerimi açmaya karar verdim.

"Ne oluyor?" diyerek gözlerimi açtığımda Baran'ı yanımda oturuyorken buldum. Bana bakıyor ve beni uyandırmaya çalışıyordu.

Bekle, ne zamandır uyuyordum ben?

"Tatlı uykunu bölmek istemezdim ama gidiyoruz. Hadi kalk." dediğinde ani bir hareketle ayağa kalktım.

  Uyku sonrası o tatlı sarhoşluk üzerimde olduğu için bir an dengemi sağlayamadım. Düşecek gibi olduğumda Baran hızla yanıma geldi ve beni belimden yakalayıp düşmeme engel oldu.

"Dikkatli ol."

Beni bıraktığında Defne'yi uyandırmaya gittiğini gördüm.

Elimi saçlarıma daldırdım. Kafam allak bullaktı.
"Ne zamandır uyuyorum ben?"

Baran bana dönmeden "Çok zamandır." diye cevap verdi ve Defne'yi hafifçe dürterek onu uyandırmaya çalıştı.






~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~






   Bilmediğim bir arabanın içinde arka koltukta oturmuş ara sıra dikiz aynasından Baran'la göz göze geliyordum. Karakoldan çıkalı çok olmamıştı. Bahçede duran, hiç bilmediğim bir arabaya binmiş Baran'la tek kelime konuşmamıştık. Defne kafasını omuzuma koymuş uyumaya devam ediyordu ama benim uykum kaçmıştı. Boş gözlerle etrafa bakıyordum.

Konuşma cesareti gelince  Nereye gidiyoruz?  yerine aklımı kurcalayan en önemli soruyu sordum.

"Arasla senin motoruna ne oldu? Bu araba kimin, nereden çıktı?"

KÂBUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin