Bölüm 4 - Sıra bende!

75 8 25
                                    

 

Olduğum yere çivilenmiş beynim çalışmayı bırakmıştı. Ağzımı açıp tek bir söz bile söyleyemiyordum.

Adam kaşla göz arasında nereye kaybolmuştu acaba?

Yemek standındaki adam bana seslenmese derin düşüncelerimden asla çıkamayacaktım sanırım.

"Hanımefendi iyi misiniz?"

Ona döndüm " İ-iyiyim, iyiyim."

Arkamı dönüp adamın gittiği yere baktım.
" Ne kadar tuhaf bir adam?" diye mırıldandım kendi kendime.
Adamın kafası karışmıştı. " Hangi adam?"

Kafamı kaldırıp şaşkınlıkla adama baktım. Adam sanki söylememesi gereken bir şeyi söylemiş gibi hemen toparlandı. " Neyse boşverin, siparişinizi alabilir miyim?"

Tüm dikkatimi adama verdim ve alacaklarımı alıp ücreti ödeyerek oradan ayrıldım.

Patlamış mısırımla birlikte sinemadan çıkıp kapının önünde merdivenlere çöküp oturdum. Film izleyesim yoktu.

Hem mısırımı yiyor hemde düşünüyordum.

Ne kadar süre geçti bilmiyorum adımı duymamla derin düşüncelerimden çekip çıkarıldım ve ayağa kalktım.

  "Mira!"

Baran hızlı adımlarla bana doğru geliyordu. Ben daha ne olduğunu anlayamadan bana sarıldı. Öylece kaldım.

Karşılık bile veremiyordum. Kafamı göğsüne yasladı. Kalp atışlarını duydukça güvende olduğumu hissettim.

Ardından Defne de koşarak geldi.

"Her yerde seni arıyorduk."  dedi Baran.
" Ne zamandır yoksun ortalıkta."

Kollarımı kaldırıp Baran'ın sarılışına karşılık verdim.
"Sadece hava almaya çıkmıştım."

  Geri çekildiğimde kafamı kaldırıp ona baktım.
Defne konuştu. " Filmi de kaçırdın. Çok pişman olacaksın." dedi gülerek.

Baran bana inanmadığını belli eden bir bakış gönderdi. " Sen iyi misin?"

Tedirginlikle ona baktım. Elini kaldırıp yanağıma koydu ve usulca okşadı. Bu hareketi karşısında hazırlıksız yakalanmıştım.

Kahretsin! Kalbim yine hızlanmaya başladı.

"Solgun görünüyorsun."

Acaba o gizemli adamdan bahsetmeli miydim?

" Yok iyiyim Baran, sadece biraz başım ağrıyor. Keyfim yok." dedim bana inanmalarını umarak.

Baran yavaşça gülümsedi. " Ben senin keyfini yerine getirmenin yolunu biliyorum." dedi meydan okuyan bir tavırla.
Kıkırdadım. "Neymiş?"

Baran bir kolu benim omzuma diğer kolunu da Defne'nin omzuna atarak bizi kendine çekti.

Neşeli bir sesle " Yürüyün tatlı yemeye gidiyoruz!" dedi.

Defne tatlı lafını duyunca ilerde Baran'ın arabasına doğru hızla koşmaya başladı. Onun bu tatlı hali karşısında keyifle gülümsedim.

Güldüğüm sırada Baranla göz göze geldim. O da gülüşüme eşlik etti.


~~~~~~~~~~~~~~~~~


  Defne sanki daha önce hiç tatlı yememiş gibi önünde duran muzlu pastayı öyle bir yiyiyordu ki ben bile muzlu pasta sevmediğim halde canım çekmişti.

Önümde duran çikolatalı pastamın son çatalını ağzıma götürdüm. Baran da bu sırada kahvesini yudumluyordu.

Sitemle Defneye baktım. İşi biraz abartmıştı sanırım. 

" Kızım yavaş ye boğulacaksın."
" Bana hiçbir şey olmaz." dedi ağzı dolu bir şekilde. Baran'ın güldüğünü duydum.

Allah seni kahretmesin!

Baranın telefonu çalmasıyla onu açmak için müsaade isteyerek yanımızdan uzaklaştı. Onun gitmesiyle kızgınlıkla Defneye döndüm. Ağzı yüzü pasta içindeydi.

"Napıyorsun!"
"Pasta yiyorum ." dedi büyük bir masumiyetle.

Hadi canım!

Arkama yaslandım ve kollarımı göğsümde birleştirdim.

" Bana daha çok pastaya işkence ediyormuşsun gibi geldi."

Beni hiç takmayarak " Kızım muzlu pasta sipariş et, mükemmel tadı." deyip son çatalını da alarak pastasını bitirdi.

Baran'ın buraya yaklaştığını görünce elimdeki peçeteyi hızla Defneye uzattım.
"Al şunu ağzını yüzünü sil!"

Şükürler olsun ki dediğimi yaparak peçeteyi aldı ve temizlendi. Baran eski yerine yerleşirken bize bakarak konuştu.

"Kızlar çok yakın bir arkadaşım gelecek, hem sizi onunla da tanıştırmış olurum. Bir mahsuru var mı?"

Hayır dercesine kafamı salladım.
" Sorun yok tabi ki bize eşlik edebilir."

Baran bana gülümseyerek karşılık verdi ve sonra Defneye döndü. Bir Defneye bir de önündeki boş tabağa baktı.

Gülerek " Defneciğim biraz daha muzlu pasta ister misin?" dedi.

Defne şişmiş olacak ki yaslandığı yerden doğruldu ve başını hayır anlamında salladı.
" Ay yok Baran sağ ol. Şiştim görmüyor musun?"

  Gülüşmelerimiz artarken masamıza aniden bir çocuk sandalye çekerek oturdu. Simsiyah giyinen, deri ceketli, vücudu spor salonunda yatıp kalktığını belgelercesine kas doluydu. Gülümseyerek bize bakıyordu.

"Selam kızlar."

Baran gülümseyerek bize baktı.
" Kızlar tanıştırayım, en yakın arkadaşım Aras."

Yan gözle Defneye baktığımda yanakları kızarmış bir şekilde yeni gelen şu yakışıklı çocuğa bakıyordu.

Bir dakika, ne!

İşte şimdi düştün elime Defne. Yakıştırma sırası bende!







-BÖLÜM SONU-







-Merhaba herkese, kitap korku kitabı olabilir arkadaşlar ama her yerinde de korku olacak değil ya canım :)

Sizce Defneye ne oldu bir anda?

Şu yeni gelen çocuk, Aras hakkında ne düşünüyorsunuz? 

  Ve daha fazlası..

Yorumlarınızı belirtmeyi ve oy vermeyi unutmayın canlarım. Kendinize dikkat edin bayy :D

KÂBUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin