0.1

206 25 54
                                    

"Biraz daha hızlı olur musunuz arkadaşlar? Bu çekimin bugün bitmesi gerekiyor biliyorsunuz."

Elindeki dosyadan son kez kontrol etti olması gerekenleri Jisung. Herkes telaş içinde koşuşturuyordu. Son dakikaya bırakılmış bir iş vardı çünkü ortada.

Makyaj masasında oturmuş gözlerini zorlukla açık tutan Felix ise saçlarının bitmesini bekliyordu. Arkadaşı Jisung dalgalı saçın daha iyi duracağını söylediği için bu sıkışık zamanda bir de saçları girmişti işin içine. Başını dik tutabilmek için üstün bir çaba gösteriyor ve dikkatinin dağılması için etrafındaki gürültüye odaklanmaya çalışıyordu.

Çenesinde hissettiği parmaklarla gözlerini kalabalıktan çekti. "Sadece oturarak makyajını bozmayı nasıl becerdin?" diğer bir arkadaşının sorusuyla yarım yamalak gülümseyip omuz silkti ve Jeongin'in yeniden yüzündeki makyajı düzeltmesine izin verdi.

Aslında bu çekimi çok da önemli görmüyordu Felix. Dört senelik meslek hayatında en yoğun olduğu dönemdeydi şu an ve artık çekimden çekime koşmak dahi yoruyordu onu. Zaten büyük bir markanın elçisi seçilmişken vaktini ona vermek yerine Korede çıkacak olan bir derginin kapağında yer alacaktı. Bir parfüm reklamı ile birlikte.

Hayır tabiki, bu diğer çekimleri küçümsediğinden değildi elbette. İşini severek yapan bir modeldi ama yoğun bir dönemdeyken son dakika araya sıkıştırılmış bu dergi çekimi onun için bir eziyetten ibaretti.

Saçları ve makyajı hazır olduğunda oturduğu rahat koltuktan kalktı mecburen. Boy aynasını önüne geçerek üzerindeki kıyafetlerini düzeltti. Kot pantolonu ve beyaz kolsuzu ile oldukça gündelikti aslında. Askılıktaki siyah deri ceketini de alarak geçirdi üstüne. Sade ama hoş durduğuna karar verdi.

Jisung'un onu itekleyerek kameraların önüne çıkarması ile Felixin saatlerce süren eziyeti başlamıştı işte. Öğlen iki gibi başlayan çekimler akşam altıda bittiğinde tek düşündüğü şey uzun bir mola olmuştu. Uzun bir mola ve biraz yemek.

Ekip yavaş yavaş dağılırken Felix kameradan bilgisayara yüklenen fotoğraflarına göz gezdirdi hızlıca. Yarın sabah Jisung ile beraber fotoğraflardan seçecekti. Şimdi sadece göz gezdirmek istemişti. Bu yalnızca birkaç dakika sürdüğünde adımlarını direkt soyunma odasına çevirip üzerindekilerden kurtuldu. Bir eşofman ve üzerine yine kolsuz bir tişörtünü geçirip çıktı.

"Han Jisung! Acıktım! Çok acıktım. Çok çok çok-"

"Sus. Tamam sus götüreceğim seni yemek yemeye." dudaklarının üzerine bastırılan parmaklarla susmak zorunda kaldı. Arkadaşının söyledikleri gülümsemesine sebep olurken gözlerinin parladığına yemin edebilirdi şu an. Kahverengi saçlı oğlanın gözlerinin içine baktı. Onun ne demek istediğini anlayan Jisung ise gözlerini devirerek elini çekmiş ve pes etmişti. "Tamam, tamam ben ısmarlayacağım. Hadi git üstüne hırkanı al da çıkalım."

"İşte bu. Benim bir tanecik menejerim." uzanıp Jisung'un yanağına bir öpücük bırakmış ve koşarak uzaklaşmıştı yanından. Arkasından arkadaşının yalandan iğrendiğini belli eden seslerini duysa da takmadı. Bu daha çok neşelenmesine sebep oldu sadece.

Şimdi Jisung'un arabasında önde oturuyordu. Sürücü koltuğunda Jisung, arka koltukta ise nerede yemek yiyebileceklerini araştıran Jeongin vardı. "Çin restoranına mı gitsek ki acaba?

"Daha geçen hafta gittik."

"Pizza yiyelim?"

"Dün eve pizza söyledik ya Jeongin."

Behind The Light | MinlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin