0.2

49 12 18
                                    

Yorumlarınızı eksik etmezseniz cok sevinirim 🩷

Sonraki sabah uyandığında kendini sarhoş gibi hissediyordu Felix. Aslında bu pek şaşırtıcı da değildi. Asla deliksiz bir uykusu olmamıştı hiç. Gece sürekli uyanan biriydi ama sanki bu gece hiç uyuyamamış gibi hissediyordu kendini.

Klasik olarak Jisung'un aramaları ile uyandı. Yalnızca on dakika sonra Jisung evine gelmiş ve birlikte kahvaltı etmişlerdi. İkisi sürekli birlikteydi. Felix nereye gitse Jisung hemen arkasında oluyordu.

Önündeki çayından büyük bir yudum aldı siyah saçlı. Kahvaltıdan sonra kendine bir bitki çayı yapmış, mutfak adasında oturarak yudumluyordu. Aynı zamanda da Jisung'un bulaşıkları yıkamasını izliyordu. "Hanji."

"Efendim canım benim."

Güldü Felix onun bu tavrına. Parmağını fincanının ağız kısmında gezdirirken cevap verdi. "Benden çok nefret eden var mıdır sence?"

Aldığı soru karşısında suyun altındaki elleri duran Jisung birkaç saniye düşündü. Ardından işine devam ederken "Bu nereden çıktı?" diye sordu. "Gayet sevilen birisin. Hayranın çok fazla. Ki bu geçen sene rol aldığın diziden sonra daha da arttı. Nefret eden illaki vardır buna yok demek saçma olur."

Alt dudağını sarkıtıp çenesini eline yasladı siyah saçlı. Gerçekten dediği gibi geçen sene rol aldığı diziden sonra iyice artmıştı hayranları. Normalde bu hayranları biraz olsun soğuturdu. Çünkü koredeki tüm hayranlar kıskançtı. Bunu birkaç kez düzenlenen hayran buluşmalarında oldukça net bir şekilde anlamıştı. Ama dizisinden sonra korede iyice tanınan bir model olmuştu. Birkaç diziden daha teklif gelmiş ama bu Felix'in gözünü korkuttuğu için reddetmişti.

Bu seneye kadar kendine aşırı güvenen biri değildi. Evet kameralar karşısına çıkıyor birkaç poz veriyor ve bu verdiği pozlar milyonlarca kişi tarafından beğeniliyordu ama Felix kendini bu işte henüz çömez olarak görüyordu. Reddettiği dizi teklifleri eğer şimdi gelseydi, onları kabul edebilirdi. Ünlü bir markanın elçisi olarak seçildiğinden beri kendine olan güveni bir anda artmıştı.

"Bilmiyorum ama düşününce biraz ürkütücü geliyor. Sen sadece kendi halinde bir insansın. İnsanlar senin sadece dış görünüşünü beğenir. Onlar benim hayranım ama sadece kamera karşısındaki beni biliyorlar. Bu benden nefret edenler için de geçerli. Sence de saçma değil mi? Benim neyimden nefret ettin mesela? Gerçekten çok tuhaf."

Bulaşıkla işi biten Jisung elindeki eldivenleri de çıkarıp tezgaha bıraktı ve arkadaşına dönüp tam karşısındaki bar sandalyesine oturdu. "Çok düşünüyorsun. Bu böyledir. Birileri sana hayranlık duyarken birileri senden nefret eder. Çok da sorgulamamak lazım bunu. Düşündükçe kafanın içinde bir soru başka bir soruyu getirir ve delirirsin. Sen bunu çok yapıyorsun. Yapma."

"Beni bu kadar iyi bilmen bazen korkutucu oluyor." önündeki neredeyse tamamen dolu olan çay fincanını Jisung'a doğru itti yıkaması için ve oturduğu yerden kalkıp odasına ilerledi. Arkadan Jisung'un homurdanmalarını duyabiliyordu ama umursamadı. Odasına yavaş adımlarla ilerlerken hala aynı konu üzerinde düşünüyordu.

Benden nefret eden biri ya da bana takıntılı bir hayran... Bana ulaşmaya çalışsa bile evime giremez. Kesinlikle giremez bu site oldukça korunaklı.

Behind The Light | MinlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin