0.3

284 39 52
                                    

"Kaybol yoksa polis çağıracağım."

"Ya ne alaka sen çağırdın beni buraya."

"Ne alaka? Kanıtlasana, kanıtla hadi."

"Jeongin iyi misin bebeğim?"

Jeongin dudaklarını araladı ama Hyunjin'in son kelimesi ile konuşamadan sustu. "Ne bebeğimi ya ayrıldık biz."

"Bunu hatırlatmak için mi çağırdın evine beni?"

Hyunjin'in göğsünde kavuşturduğu kolları ve kaldırdığı kaşları ile derin bir nefes aldı. Daha doğrusu çalıştı denebilir. Kesik kesik çıkan nefesi farklı Bi durum katmıştı. Jeongin, Hyunjin'i görmemeye dayanamıyordu bile. Arkadaşlarının söylediği gibi onsuz yaşayabileceğini düşünemiyordu zaten ama tam bir ilgi bağımlısı olduğu için Hyunjin onunla ilgilenmediği zaman olay çıkarıp duruyordu.

"Sürekli okul okul okul başka hiçbir şeyden bahsetmiyorsun. Sıkıldım senden." tıpkı Hyunjin gibi o da kollarını kavuşturdu göğsünde. Ağırlığını tek bacağına vererek kaşlarını çattı. Onun bu hali Hyunjin’in gülmesine sebep olurken daha da çatıldı Jeongin'in kaşları. "Ne gülüyorsun ya? Şu an işte olmam gerekirken seninle uğraşıyorum bir de."

Hyunjin ileri doğru bir adım atıp Jeongin'in dibinde durdu. Aralarında birkaç santim var ya da yoktu, ellerini karşısındaki oğlanın beline yerleştirdi. "Bir tanem, buraya beni sen çağırdın. Önemli bir şey sormam lazım dedin ve ben de geldim."

Ufak bir sessizlik oldu, Jeongin'in omuzları düşerken dudaklarını birbirine bastırdı. Boş boş baktı kısa bir süre Hyunjin'e. "Ben mi, yoksa derslerin mi?" sorusunu sorarkenki ses tonu oldukça ciddiydi. Bunu fark eden Hyunjin gözlerini kırpıştırarak ellerini aşağı indirdi. "Jeongin saçmalıyorsun şu an."

"Saçmalamıyorum. Seni arıyorum, bir şeyler yapalım diyorum kütüphanedeyim diyorsun. Dışarı çıkalım diyorum ders çalışacağım diyorsun. Yanına geleyim diyorum, şu an müsait değilim fakültedeyim diyorsun. E ben neredeyim hayatında?"

Sitem dolu çıkan sesi Hyunjin’i yeniden gülümsetti. Az önce indirdiği kollarını Jeongin'in beline sarıp kendine çekti bedenini. Hala kolları göğsünde bağlı olan Jeongin, kalbi deli gibi atmaya başlasa da sesini çıkarmadan gözlerini kaçırdı sadece. Hyunjin, parmaklarını belinde hareket ettikçe içinde bir şeyler hopluyordu ama bunu olabildiğince görmezden gelmeye çalıştı. "Jeongin seni ne kadar sevdiğimi biliyorsun değil mi?"

"Yo, bilmiyorum."

"Kaç senedir birlikteyiz, bilmen gerekiyor." başını çok hafif eğip karşısındaki dudaklara belli belirsiz bir öpücük bıraktı. "Derslerim sadece iyi bir gelecek için, ikimizin geleceği. Bunun da gayet farkındasın. Bu sıralar kafam fazla dolu bu yüzden ilgilenemedim seninle ama söz telafi edeceğim tamam mı?"

Gözleri buluştuğunda derin bir nefes verdi Jeongin. Çok abartmasına gerek yoktu. Sonuçta Hyunjin’in dikkatini çekmeyi başarmıştı. Bu yüzden de kollarını kaldırıp kendine sarılan oğlanın boynuna doladı. Parmakları enesesindeki siyah hafif uzamış saçları arasında gezdirdi. "Tamam hadi affettim seni bu seferlik. Ama acilen bana vakit ayırman gerekiyor."

"Pekala Bay Yang. Eğer işe gitmeniz gerekmiyorsa film izleyelim ister misin?"

Anında gözleri parlayan Jeongin, Hyunjin'in ensesinde birleştirdiği ellerini geri çekip yanaklarına koydu ve onu kendine çekip dudaklarına uzun bir öpücük bıraktı. "Tatlı vardı dolapta. Sen film seç ben de tabak hazırlayıp geleyim."

Behind The Light | MinlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin