❀
"Koruma kararı çıkartamaz mıyız Komiserim?"
"Onun için mahkeme kararı olması gerekiyor. Çok uzun bir iş ve elimizde yeterli somut delil bile yok."
Felix Güvenlik ofisinden çıktıktan sonra, önce evine geçip üzerine düzgün bir şeyler giymişti. Sabah kimseye gözükmemiş olsa da artık birilerinin onu görebilme ve tanıyabilme ihtimali vardı.
Şimdi ise karakolda, Minho'nun odasındaydı yeniden. Changbin ve Minho'nun konuşmasını dinliyordu çaresizce. Olanların gerçekliğini fark ettiğinden beri yaşadığı her şey bir bir aklında belirli bir yer ediniyordu. Kafede onu izleyen adam, otoparka inerken çarpıştığı adam, yemeğini getiren kurye, bir süredir izlendiğini hissettiren... hepsi aynıydı. Hepsi aynı kişiydi ve o adam sabah evine girmeye çalışmıştı. Ya da sadece Felix'i korkutmak istemişti.
"Geçici olarak bir çözüm yolu bulmamız lazım. O zamana kadar ben ilgileneceğim bununla. Şu an mahkemenin bizim için olumlu bir sonuç vereceğini zannetmiyorum." oflayarak koltuğunda arkasına yaslanıp başını geriye yasladı Minho.
Bu sırada da kapı tıklandığında Minho'nun "Gel." demesi ile Jisung girmişti içeri endişe ile. Felix yavaş hareketlerle başını kaldırıp arkadaşına, aynı zamanda da menejerine baktı. Jisung hemen siyah deri koltuğa, Felix'in yanına oturmuş ve elini onun elinin üzerine koymuştu. "Felix ben çok özür dilerim. Gerçekten çok özür dilerim. Hyunjin aradı beni anlattı ama ben yine... Yine fazla düşünüp kendini korkuttun sandım. Gerçekten çok özür dilerim inanmadığım için."
Elini tuttuğu arkadaşını hızlıca kendine çekip sıkıca sarıldı bedenine. Kendini öyle suçlu hissediyordu ki, Felix kendisiyle konuşmasa bile hak verirdi ona.
Bir süre sessiz kalan siyah saçlı belli belirsiz bir mırıltı ile "Önemli değil." deyip Jisung'un kollarının arasından çıktı. Koltukta da biraz daha kenara kayıp uzaklaştı arkadaşından. Doğal olarak kırgındı ona. Aynı şekilde Hyunjin’e de. İkisi de yakın arkadaşıydı. Jisung her gün yanında olan menejeri, Hyunjin de liseden beri yanında kalan dostuydu ama ikisi de inanmamıştı ona. Aksine hiç tanımadığı bir adam olan Lee Minho inanmıştı, yardım etmişti Felix'e.
Jisung da farkındaydı Felix'in ona kırgın olduğunun ama bu konunun üzerinde sonra durmaya karar verdi. Koltuğunda oturmuş kendilerine bakan komisere dikti gözlerini. "Neler oluyor tam olarak. Felix karakolda olduğunu söyledi sadece."
Minho olanları kısaca anlattığında Jisung içinden kendine küfür etmekle meşguldü sadece. Eğer ki o kişi kapıyı açıp içeri girmiş olsaydı ve Felix'e bir zarar gelseydi asla affedemezdi kendini. "Şimdi ne olacak peki?" diye sordu sakin olmaya çalışarak.
Yeniden tıklanan kapı, Minho'nun komutu ile içeri biri daha girmişti. Herkesin bakışları o kişiye dönerken Jisung'un gözleri büyüdü şaşkınlıkla. İçeri giren sarı saçlı ise direkt olarak Minho'ya döndü. "Komiserim, dediğiniz kişi ile konuştum ama büyük ihtimalle olumsuz sonuçlanacağını söyledi."
Minho ortasında bulundukları saçma duruma gülmeden edemedi. Ortada bariz bir tehdit varken devlet somut bir kanıt isteyip işi uzatıyordu. Bu gidişle Minho'nun korktuğu şey somut kanıt olarak mahkemeye Felix'in zarar görmesini vermek olacaktı. "Tamam o zaman, geçici olarak yanına birini vereceğim Felix tamam mı?"
Gözleri Chan ve Changbin arasında giderken daha mantıklı seçenek olan Changbin'de durdurdu bakışlarını. "Changbin sen bu konuyla ilgilenirsen çok sevinirim. Kimseye zarar vermeden onu bulsak çok iyi olur. Ben bunun hakkında rapor yazarım sıkıntı olmaz. Tamam mıdır?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Behind The Light | Minlix
FanfictionRestoranın bir köşesinde tek başına oturan adam doğrudan yüzüne bakıyordu. Belki bakışlarını çeker diye ona bakmaya devam etti ama hayır, adam bir saniye olsun gözlerini ayırmadı ondan. Felix bir anlığına adamın gülümsediğini gördü ama o kadar kısa...