❀
Esnediği için parmaklarını dudaklarına götürdü. Oturduğu rahat koltukta gözlerini kapatmamak için büyük bir savaş verirken Jisung ve şirketteki bir çalışanın anlattıklarını dinlemeye çalışıyordu.
Hemen yanında da Changbin vardı ve oturduğu koltuğa yayılmış telefonundan oyun oynuyordu. Uzun zamandır böyle güzel mola vermediğini söylemişti Felix'e Changbin. Bu söylediğini ise kimseye söylememesini istemişti. Felix'in tek yaptığı gülmek olmuştu ama içten içe komisere söylememek için de zor tutuyordu kendini.
Neredeyse bir hafta olacaktı o günden sonra. Şimdilik her şey yolundaydı. Jisung, Felix için elinden geldiğince programını daha az yoğun oluşturmaya çalışıyordu. Şu an ise bir toplantıdalardı(!)
"Lee Felix! Beni dinliyor musun?"
Neredeyse kapanan gözlerini hızla açıp irkilerek doğruldu koltukta. Bakışlarını karşısındaki kendisine sinirle bakan turuncu saçlı kadına sabitledi. "Evet, evet dinliyorum. Ne diyorduk? İtalya'daki şovdan bahsediyorduk."
Kadın bıkkınca gözlerini devirirken masaya sabitlediği ellerini geri çekip dikleştirdi bedenini. "Onu geçtik tatlım. İmaj değişikliği mi yapsak diyorduk. Jisung'un fikri." eliyle hemen yanında kendisine bakan menejerini gösterdi. Jisung güven verici bir şekilde gözlerini kapatıp açtığında ne demek istediğini anlamıştı.
İki gün önce saçlarının rengini değiştirmekten bahsetmişlerdi. Ne kadar işe yarardı bilinmezdi tabiki ama hala peşinde birisi varsa biraz olsun onun dikkatini başka bir yöne çekmek istemişlerdi. Bunun için de ufak bir plan yapmışlardı tabiki.
"Olur, neden olmasın. Sizin aklınızda bir şey var mı bayan Song?"
Kadın, Felix'i baştan aşağı süzüp düşündü bir süre. O sırada Changbin de elindeki telefonu bırakmış kollarını göğsünde birleştirerek Felix'e bakıyordu. "Nolur saçlarını sarı yapsın ya. O kadar uzun zamandır sarı yapmıyor ki. Uzamış da zaten bak iyice aşık olurlar sana he."
Changbin'in ortaya attığı fikir herkesin içine sinmişti. Ya da sadece Bayan Song denek daha doğru olurdu. Çünkü zaten bu fikirden kalan üçlünün haberi vardı.
"Tamam o zaman ben bunu halledeceğim. Kıyafetini de oradaki kaldığın oteline yollatırız."
Başını salladı sadece Felix. Zaten bir süredir bu şov gündemdeydi. Davet edildiğinden beri kıyafet ayarlamaya çalışıyorlardı mesela.
Ufak bir sessizliğin ardından Bayan Song "Pekala.." dediğinde bakışlarını ona çevirdi. "Ben saçın için randevunu oluşturacağım. Jisung'a haber veririm. Şimdilik bu kadar yarın sabah uçağın var unutma."
Kimsenin onay vermesini beklemeden odadan çıktığında Jisung gözlerini deviiep kendini rahat koltuğa attı. "Jising'i sicin icin hibir viririm. Nefret ediyorum ya gerçekten on dakika sonra bana yazacak randevuyu benim ayarlamam için. Bir de uçağı unutma diyor. Koskoca Lv şovunu unutacak değiliz."
"Bu hep böyle mi ya. Beş gündür sizinleyim beş gündür şikayet ediyor. Hayır o zaman neden- Ah!" dönen koltukta kendini bir sağa bir sola çeviren Changbin aniden kafasına gelen kalemle durmak zorunda kaldı. "Bir de canıma kast ediyor. Seni Chan'a kötüleyeceğim."
"Sıkıyorsa dene lan! O günden beri göremedim zaten hiç hayatımın aşkını."
Başını geriye yaslamış kendi kendine hayaller kuran Jisung'a bu sefer gözlerini devirme sırası Felix'e geçti. "Ben mi senin menejerinim sen mi benim belli değil ya."
⚀⚁⚂⚃⚄⚅
"Minho hiçbir şey olmadı ya-" kendisine kaşlarını kaldırmış imayla bakan arkadaşıyla sahte bir gülüş yerleştirdi dudaklarına Changbin. Sırtını yasladığı duvardan ayrıldı ve Minho'yu takip etti odasına kadar. "Yani işte komiserim hiçbir sıkıntı yok şu ana kadar. Sadece bir kerelik deneyip bırakmış olmasın bu aradığımız adam."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Behind The Light | Minlix
FanfictionRestoranın bir köşesinde tek başına oturan adam doğrudan yüzüne bakıyordu. Belki bakışlarını çeker diye ona bakmaya devam etti ama hayır, adam bir saniye olsun gözlerini ayırmadı ondan. Felix bir anlığına adamın gülümsediğini gördü ama o kadar kısa...