Rüya'm...!

18K 284 12
                                        

Multimedya; Denizlere At! bayanları *-*
ÖNEMLİ;
Arkadaşlar, küfürden hiç haz etmememe rağmen azımsanmayacak  sayıda okuyucu ,kullandığım dili vasat buluyor. Bu nedenle bölümlere argo ve küfür eklemek zorunda kaldım.
°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°
~~~~~~~~~~~~~~~
◇◆◇◆◇◆◆◆◇◆◇◆
○●○●○●○●○●
¡¿¡¿¡¿¡¿¡¿¡¿
♡♥♡♥
☆★☆
□■□■
《》

{}
[]

Canım yanıyordu. Sanki bir el boğazımdan tutmuş nefes almamı engelliyordu. Evden kaçmıştım. O lanet olası babama (!) Sığınmak mı? Asla! Kimdem yardım isteyebilirdim ki... Kimsem yoktu. Ablam ve Mert abi Amerika'ya yerleşmiş olmalılardı. Mine o lanet herifin yanında. Ediz!! Tabii ya! Kardeşim beni kurtarırdı. O pislik ona birşey yapamazdı zaten. Off! Telefon numarasını ezberlemedim ki! Allah'ım sen bana yardım et. Hey! Ben ne yapıyorum?! Durmamalıyım gelebilir! Koşarken nerede olduğumu kaybettim. Sonra... Sonra onu gördüm. Emre. İlk ve son aşkım. Bakıyorum da eskisi gibi değil. Değişmiş. İçten gülmüyor, karşısındaki gülmediğine göre espiri de yapmıyor. Sanırım... Büyümüş. Evet evet, Emre büyümüş. Olgunlaşmak hiç yakışmamış ama ona. Tir tir titriyordum. Yaz aylarında olmamıza rağmen üşümemin sebebi yağmur ve incecik kıyafetlerimdi. Emre tam kapıya yöneldiğinde yanına Yiğit geldi. Yiğit ve ben göz göze geldiğimizde şok oldu ve Emre'yi dürtükledi başıyla beni işaret ettikten sonra Emre gerisin geri bana döndü. Dönen sadece o değil benim başımdı bir de. Bir anda gözüm karardı ve ayaklarım beni taşımama kararı aldı. Son gördüğüm telaşlı bir Emre ve bağırarak ambulans çağıran Yiğitti. Emre'nin ağzından en son şu sözcükler döküldü; Rüya'm...!

°•°•°•°•°•°•°•°•°•°
Uyandığımda gördüğüm beyaz tavanla hastahanede gözümü açtım demeyi çok isterdim ama bu öküzler beni bi eve getirmişler. Şöyle bir inceledikten sonra buranın Emre'nin evi olduğuna karar kıldım. Nerden mi anladım? Emre ev dekorasyonlarında soluk yeşil, kahverengi ve krem rengini çok sever. Geçmişte biz de böyle bir ev hayal etmiştik... Herneyse. Kahverengi koltukların üzerinde yeşil yastıklar, çeşitli yeşil ve kahverengi tonlarda aksesuarlar ve krem rengi duvarlar insana güven verirken, benim yattığım koltuğun arkasındaki duvarın tamamen camla kaplı olması da cabası. Camın ardından ise çeşit çeşit çiçeklerin bulunduğu genis bir bahçe vardı. Duyduğum o ninni gibi gelen tanıdık huzur ve güven verici sesle irkildim "Sonunda uyanabildin. Çok... Endişelendik. Daha iyi misin?" Sesinde bariz kırgınlık vardı. Ben olumlu anlamda başımı salladığımda konuşmasına devam etti. "Eşini aramak istedik ama telefonun yoktu. Hastahanede... Şey... Hamileymişsin." Bir anda telaşlandım beni ona vermezdi degil mi? Yapmazdı? "Emre sakın! Yalvarırım ona haber verme!" "Neler oluyo Rüya?!" O kadar özledim ki seni Emre ah bi bilsen... Şu an tek istediğim ona sarılıp, ağlamaktı. Hiçbir şey söylemeden sarıldım ona "Emre lütfen sus. Anlatacağım. Ama şimdi olmaz..." Ben Emre'ye sarılırken bir şey fark ettim. Emre iki eli yanlarında duruyordu. Ah! Aptal Rüya! Ne sanıyordum ki?! Beni mi bekliycekti? Bir hışımla ondan ayrıldım. "T-teşekkür ederim. Ben.. Ben daha fazla rahatsız etmiyim. Yiğit'e teşekkürlerimi iletirsin. Sağol. Artık gitsem iyi olur. Atilla'nın beni bulmasını istemem." Kahretsin! Yine, yine ve yine gözyaşlarıma hakim olamadım! Tam ayaklanırken beni kolumdan tuttu. Nazikçe (!) koltuğa fırlattı (!) Emre! Beni! Koltuğa! Fırlattı! "Bana bir açıklama borçlusun Rüya! " Pekâlâ sanırım artık her şeyi anlatmalıyım. Sonuçta beni tehdit eden kimse yok...
"Bak Emre... Ben böyle olmasını istemedim. Benim evliliğim bir zorunluluk oldu her zaman. Atilla babamla bur işe girmiş ve babam Atilla'yı dolandırmaya kalkmış. Atilla eğer benimle evlenmezse babamı hapse artıracaktı-" Emre "Hadi ama Rüya! Sen babandan nefret edersin! " diyerek sözümü kesti. "Haklısın. Zaten onun için yapmadım. Söz konusu kardeşlerimdi. Onları da işin içine kattı. Mecburdum!" Bunları anlatırken sesimi duygusuz tutmayı becerebilmiştim. Sonuçta bana buz gibiydi. "Peki nasıl hamile kaldın?" İşte şimdi gözyaşlarımı tutamadım. Ağzımdan tek bir kelime çıktı
"Tecavüz"
Emre sorduğuna bin pişmandı eminim. Gözlerinden bir duygu seli geçti pişmanlık , acı, hüzün, nefret. Emre sıkıca sarıldığında iyileştiğimi hissettim sanki. Ne kadar öyle kaldık bilmiyorum. Sonunda sahte bir öksürük sesiyle ayrıldık. "Öhö öhö" karşımda Yiğit'i görünce adeta şok oldum. "Yiğit!" Bunu inanamaz bir şekilde söylemiştim. Resmen büyümüştü. "Bakıyorum da yeng- yani şey Rüya ablam beni gördüğüne pek sevinmedi." Yiğit yenge derken buruk bi şekilde gülümsedim. Emre'ye döndüğümde ise aynı şekilde gülümsediğini gördüm. Mutluluktan çok acı dolu bir gülümsemeydi bu. Sonra melodik bir ses yankılandı. Emre telefonu açtı huzursuz ve bıkkın görünüyordu. "Efendim Maya... Hayır... Bu gece gelmiycem... Maya sesini yükseltme... Kes sesini Maya bu gece ve yarın gece yokum ondan sonraki gün bakarız." Maya ssvgilisiydi belli ki ama yine umursamaz maskemi takınmalıydım. Atilla bana türlü işkenceler yapıp döveeken alışmıştım buna. Ben ağladıkça zevk alırdı. Pislik herif! Emre'yi umursamadan Yiğit'e döndüm. "Yiğit. Sende Mine'nin telefon numarası var mı?" Kaşınmadığına emin olduğum ensesini kaşıyarak "Hayır ya. Maalesef yok." Dedi. Emre "Bende var. Arayabilirsin." Yiğit dehşete düşmüş bir şekilde Emre'ye baktı. Bakmak ki ne bakmak! Çocuk resmen 'Ow may Allah' moduna girdi. "Peki bana neden vermedin! Hüloğğ sana diyom! Emre umursamazca omuz silkti ve "Sormadın" dedi. Yiğit gözlerini iyice pörtletti. "Allah eerine ateşler salsın abi!" Dedi. Gerçekten bu kuzenlerin kavgalarını çok özlemiştim. Emre her zaman Yiğit'e abilik yapardı ama sürekli birbirleriyle uğraşırlardı. Aklıma gelen fikirle piç smyle yapıp Yiğit'e döndüm. "Lan sen hâlâ benim kardeşimin peşinde mi dolanıyon!" Sokak ağzını severdim. Tabii uygun yerlerde kibar bi kızdım ben aslında. Sadece biraz ergenlikten kalanlar vardı o kadar. Bunlar hep Yiğit'le takıldığım için.s.s
Her neyse Yiğit'in bana 'ciddi misan' bakışlarına karşılık, piç smyle yaptım. Yüzümdeki salak sırıtmayla Emre'ye döndüm, tabii anında yüzümdeki sırtış soldu. Gayet ciddi ve mesafeli bir şekilde konuştum "Mine'yi arar mısın?" Tabii trip atmıyordum. Yoksa salak gibi görünürdüm. "Tabi ki ama bi sorun mu var?" 'Hemde sorunun alası var! Ulam ibne Maya kim Maya?! Sen onu söyle piç!' Diye bağıran. Yok yok böğüren iç sesimi küfür ettiği için ceza verip kış kışladım. "Sorun mu? Neden bir sorun olsun ki?" Diyerek en masum ve şaşkın halimi takındım. "Hiiiç biraz soğuk davrandım da." Ama sen öyle konuşma çok tatlı oluyon çucuk. Oyş yirim ben seni! Öhm öhm her neyse! "Alakası yok. Olması gerektiği gibi davranıyorum." "Olması gereken benden uzak durman mı?!" Tam ağzımı açmışken Yiģit lafa daldı. "Rüya abla! Abi! Ediz arıyo!" Koltuktan uçarak telefonu kaçtım. Tabi benim koşmamla Emre'nin böğürmesi bir oldu. "Rüya!!!! Hamilesin gerizekalı!!!" 'Ufff sanane be slk!' bakışlarımı Emre'ye yollayıp telefonu açtım. "Alo! Ediz! Benim Rüya! Ablan olan! Atilla'dan kaçtım. Yolda bayılınca beni Emre ve Yiğit buldu." Benim bu panik halime karşın Ediz herzaman ki gibi soğuk kanlılıkla konuştu. "İlk olarak ablam olduğunu biliyorum. 2.si Atilla'dan kaçtığını öğrendim. Son olarakta, zaten nerde olduğunu biliyorum şirketten haberin geldi-Ediz bey!..." Arkadan gelen kadın sesiyle sustu ve onunla konuşmaya başladı. Sonra tekrar bana dönüp "Abla, şirkette dosyalarla ilgili önemli bir karışıklık var ben seni yine arıycam Emre abide kal bem akşam seni alırım. Seni seviyorum görüşürüz. "Bemde seni seviyorum pikaçu. Bay bay."

~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Emre ve benim, Yiğit ve Emre'nin, Yiğit ve benim atışmalarımızla akşam olmuştu ve ben artık kriz geçirmek üzereyim. Yukarı kattan Emre'nin sesi geldi "Rüya! İstersen ki senin şu an kriz geçirmek üzere olduğuna kalıbımı basarım. Daha rahat bi şeyler giyebilirsin burda kıyafet var! Bu herif cidden beni iyi tanıyo. Yukarıya çıktığımda mal mal etrafa bakınmya başladım. Emre tam yanımdaki odadan başını çıkarıp. "Burdayım prenses." Dedi. Sonra odayı işaret ederek. "Bu odada kalabilirdin kıyafetler içeride" dedi. "Ben burda kalmiycam yalnız. Ediz 'akşam seni almaya gelirim' dedi." Az önce Ediz beni aradı ve gelemiyorum dedi. Mine America'dan dönmüş. Onu alması gerekiyormuş sen nasıl olsa burdasın sıkıntı olmaz diye düşünmüş." Beni 2. plana atmış yani. Beni beni! Rüya Pusat'ı! Pekâlâ. Sakinim... Ah! Hormonlar! "Peki... ama şeyyy... Yiğit bu gece benimle kalabilir mi? Tek başıma korkuyorum da..." "Hayır, kalamaz. Ben gelirim yanına." Bunları söylerken suratında öyle piçimsi bi gülümseme vardı kiii! Aman aman! "Olur..." diyebildim sadece. Sonra bir anda elini yanağıma koydu. Ordan da çeneme indirdi. Başımı nazikçe yukarı kaldırdı. Tam dudakları, dudaklarıma değecekken Yiğit'in sesini duyduk. "Abicim aile var yani! Yavaş yavaş! Hadi onu da geçtim olan var olmayan var! Cık cık cık. Çk ayp çk.s.s" Emre'nin suratı gerildi. Gözlerini kapatıp derin nefesler almaya başladı. Sonra da dişlerinin arasından "Şimdi siktim belanı Yiğit!!!" Diye kükredi. Evde koşmaya başladılar 3 katlı evin üç katında da koştular. Bi ara bodrum kattaki spor salonuna bile gittiler. Kendimi gülmemek için tutma çabalarım Yiğit'in yalvarmalarıyla son bulmuştu. "Abi! Kulun köpeen olim yapma! Yav bişey yapsana Rüya ablağğ! Yiğit'e sahip çıkalım! Yiğit'in suçu ne! Plis help mi! Anneğğğ!" Sonunda Emre yakalayıp üstüne atladığında acıyıp. Emre'yi kolundan tutup çekmeye çalıştım. Bakın altını çiziyorum ÇALIŞTIM. Bütün çabalarım sonucunda en fazla kendi çapımda patinaj çekebildim. Sonunda kendisi kalktı da Ediz nefes alabildi. Onlar salonda kendi aralarında didişirken, yukarıya çıktım. Emre'nin gösterdiği odaya girdim. Elbisemi çıkardım, üzerime; siyah, young & beautiful yazan bir askılı bir t-shirt giydim. Altıma ise beyaz, dizleri yırtık, dar paça kot giydim. Kotumun bileklerini 3 kere kıvırdım. Saçlarımı çekmecede bulduğum bir tokayla dağınık topuz yaptım. Benim capleri ne kadar sevdiğimi bilen zeki çucuk Emre üzerinde 'black' yazan beyaz capi yatağın üzerine bırakmış çok mütüşlü bisey bu yaaa! Ama saçımı topuz yaptım manda yavrusu görmüş köylü hipopotam gibi olurum şimdi olmaz. Yarın bunu kesinlikle takıcam! Bu harika şeyi Yiğit'e giydirmem! Nokta!
/-Nokta diyip sonra da ünlem işareti koyabilecek kadar zekisin Rüya Tebrikler cnm.s.s
-Yazar/
Zeki olduğumu biliyrm cnm.s.s
Her neyse. Aşağıya indiğimde salonda göremedim. Etrafıma bakınmaya başladım veeeee.... veeeee..... veeeeee.... ve Yiğit beni bahçeye çağırdı. Ne bekliyodunuz kine. (Turabi forever) Gerçekten bu gün mutluydum uzun yıllar sonra ilk defa mutluydum. Emre ve Yiğit, tüm tayfaya haber verdi. İnci, Mine, Ediz, İlayda, Eylül, Gülsu, Deniz, Masal Orkun, Cenk, atta sürtük Aleyna. Ablam ve Mert abim de America'dan kesin dönüş yapıcaklar. Emre gittiğinde Yiğit'e kaş göz yapıp arka bahçeye gel dedim. Şaka mısınız tabiki anlamadı! Sonra fısıldayarak "Arka bahçeye gel!" Dedim. Birlikte çaktırmadan gittik. "Maya kim?!" "Emre abimin belası. Kız Emre abime o kadar taktı ki. İntihar etmeye falan kalkıştı. Tabi bizimkisi vicdan yaptı. Öyle öyle geçiştirmeye çalışıyo. Sana şunu söyleyeyim, kız tam bir SÜRTÜK! Neyse boşver yeng-Rüya abla. Hadi gel gidelim. Gir kız koluma!" "İyi tağam gidelim yahuşuklu jojuk." "Kahrtsn blyrm çk ykşklym çk.s.s" "Offfff. Ses kes!"
Bahçede bol bol gülüp eğlendik. Gece Emre yanıma geldi. Birlikte uyuduk yarın beni neler 'bekliyo acaba?' Sorusuyla uyku moduna geçiş yaptım...

Uzun ve 2 haftada bir bölüm mü? Yoksa kısa haftada bir bölüm mü? ???

Oğlum!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin