"Her şey küçük Edyth'in bir pazarlık yapmasıyla başladı."
Büyükanne Miller sertçe yutkundu. Sanki ağlamamak için zor duruyor gibiydi. Küçük Lake bunu kendi kafasında uydurduğunu düşündü çünkü Büyükanne Miller o kadar hızlı duygularını gölgeledi ki küçük kız aradaki farkı anlayamadı.
"Edyth Büyük Syre savaşının ortasında bir cadının çocuğu olarak kalmıştı. Kendisini koruması gerekiyordu çünkü o son kalan cadılardan biriydi. İnsanlar kasabalarını yağmalamış, sihrin olabileceğini düşündükleri her şeyi öldürmüştü. Hayvanları, bebekleri, çocukları..."
Büyükanne cama baktı, uzaklara dalmış gibiydi. O an küçük kızların fark etmediği bir şey görüyordu Büyükanne Miller. Yansımasını.
Vücudunu çevreleyen o canavarın kürkünü delip kaçmak istiyor, yaşamak istemiyordu. Öyle de yapacaktı. Çok az kalmıştı. Yaşlı kadın buruşmuş ellerini örgüsünden çekip ısınmak için birbirine sürttü.
"Edyth'in bir şey yapması gerekiyordu. Haberci kuşlar ona fısıldamıştı. Gaia onun için geliyordu. Bir şey yapmazsa sevgili ailesinin soyu tükenecekti."
Iris kapalı gözlerini tedirginlikle açıp başını Eve'in kucağından kaldırdı. "Bu hikâyeyi dinlemesek olur mu büyükanne? Korkuyorum."
Evelyn hemen tepki gösterdi. "Ben dinlemek istiyorum."
Büyükanne Miller şefkatle buruşuk göz kapaklarını aralayıp Iris'e doğru baktı. "Ama bitmesine çok az kaldı bal tanem." dedi yumuşak bir ses tonuyla.
Iris kardeşinin dinlemek istediğini biliyordu. O her zaman böyle korkutucu hikayeleri severdi. Oysaki Iris'in sevdiği hikayeler tatlı aşk hikayeleri olurdu. Sütçü Kız ve Çoban'ın hikayesi gibi. O uslanmaz bir romantikti.
İsteksizce "Öyleyse tamam." diye mırıldandı ve kafasını tekrardan küçük Eve'in kucağına koyup gözlerini yumdu. Evelyn heyecanla ellerini birbirine dolayıp "Hadi büyükanne anlat!" diye bağırdı.
Yaşlı kadın "Pekala." dedi ve devam etti. Gözlerine yine dalgın bir bakış yerleşmişti. Bir yandan elinden hiç düşürmediği örgüsünü örüyor bir yandan da anlatıyordu.
"Edyth'in kararı kesindi. Artık göğe yükselmiş olan ailesini kurtaramazdı ama soyunu kurtarabilirdi." Yaşlı kadın duraksadı sonra sertçe yutkunup "Gaia zamanı durdurdu ve bir hortumla Edyth'i yanına getirtti." dedi.
"Ona bir pazarlık sundu. Ondan sadece küçücük bir iyilik istiyordu. Gelecekte onun eline düşecek iki saf ruhu ona satacaktı sonra istediği her şey gerçekleşecekti."
Kadının burun delikleri genişledi. Derin bir nefes alıp kaşlarını çattı. "Edyth gözyaşları içinde kabul etti. Gaia'nın ayaklarına kapanıp yalvardı. İnsanlara görünmez olabilmek için yalvardı. Bu sayede savaş bitecek ve geride kalanlar için bir yaşam şansı doğacaktı."
Evelyn suratına yayılmış hüzünle mırıldandı. "Peki o saf iki ruha ne oldu büyükanne?"
Büyükanne Miller hüzünle "Bilmem." diye cevapladı onu. "Belki de hala ruhlar Edyth'e arada sırada musallat oluyordur."
Iris gözlerini açmadan "Ürkütücü." diye mırıldandı.
Evelyn, Iris'e bakmadan konuştu. "Peki sonra?"
Büyükanne Miller kızlara kısa bir bakış atıp "Edyth'in isteği sonucu cadılar insanların olduğu evrenden peri masallarının hüküm sürdüğü evrene bir boyut kapısıyla geçirildi. Cadılar zamanla peri masallarının bir karakteri halini aldılar. Kabus'a karıştılar. Hala bizim evrenimizde cadıların gezdiği söylenir."
Iris gözlerini açıp büyük mavi gözlerini Büyükanne Miller'a dikti. "Sen inanıyor musun büyükanne?" diye sordu. Büyükanne Miller elindeki örgüyü kucağına bırakıp "Ben birçok şeye inanıyorum bal tanem. Tam olarak neyi merak ediyorsun?" diye sordu.
Iris uzandığı kucaktan doğrulup tekrar sordu.
"Sihre inanıyor musun? Edyth'in varlığına inanıyor musun?"
Büyükanne Miller gelen soruyla birlikte olduğu yerde kalakaldı. Gözlerini şaşkınlıkla kırpıştırıp durumu toparlamak için hemen öksürdü.
"Tabii ki de inanmıyorum bal tanem. Bunlar masal, sende biliyorsun."
Iris dudağını büküp "Haklısın." dedi ve bir kedi gibi kıvrıldığı yerden doğrulup ayağa kalktı. Evelyn onu şaşkınlıkla biraz da merakla izliyordu. Kardeşinin hiçbir zaman bir şeye haklısın diye tepki vermeyeceğini biliyordu ama anlaşılan Büyükanne Miller bunu fark etmişe benzemiyordu, o kaldığı yerden huzur içinde örgüsünü örüyordu. Iris hiçbir şey söylemeden arkasını dönüp gitti.
Evelyn aceleyle ayağa kalkıp "İyi geceler büyükanne. Hikaye için teşekkürler." dedi ve arkasına bile bakmadan Iris'le paylaştıkları odaya gitmeye koyuldu.
İçeri girdiği gibi Iris'i yatağa kıvrılmış buldu. Iris hep böyle biri değildi. İkisi yatmadan önce hep sohbet eder öyle uykuya dalarlardı. Iris'in son zamanlardaki garip hareketleri küçük kızın kafasını kurcalıyordu.
Şaşkınlığından kurtulup o da hemen yatağın diğer tarafına sokulup gözlerini yumdu. Huzursuz bir uykuya gözlerini kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Varmış Bir Yokmuş
FantasyGerçek evrenine ait olan iki kız kardeş bir pazarlığa kurban gider ve Iris olmaması gerektiği halde kırmızı başlıklı kızın kaderine çekilir. Kabus evreni derinden sarsılır. Şimdi ise mutlu sonların varlığı belirsizleşmiştir. Kaderlerin karıştığı ev...