Herkesin uyuduğundan emin olduktan sonra hızla sandalyeden kalktım ve kulübeye emin adımlarla ilerledim. Hızlı olmalıydım çünkü bu uykunun ne kadar süreceğini bilmiyordum.
Kulübenin kapısını ittirdiğim ilk anda büyük bir şokla duraksadım. Burasının hali de neydi böyle?
Her yerde kirli bulaşıklar vardı ve kapının önünü tamamen kapatıyorlardı. Birbiri üzerine dizilmiş onlarca fincanı ittirmem gerekecekti. Bir akıllılık yaparak yandaki ilginç bir şekilde bomboş sehpanın sağlamlığını kontrol ettim ve emin olduktan sonra üzerine çıktım. Kapıyı aralayıp kendimi o aralıktan boşluğa bırakacaktım. Düşünebildiğim tek yol buydu, fincanlardan bir kaleyi başka türlü alt etmem imkansızdı.
At kuyruğumu sıkılaştırıp kapıyı araladım. Kapı fincanlara çarptığı anda odanın içinde küçük bir şıngırtı sesi duyuldu. Ayağımı sehpada hareket ettirdiğimde ayağım bir şeye çarptı. Gözümü ayağımın çarptığı şeye diktiğimde biraz şaşkındım biraz önce sehpanın üzerinde hiçbir şey yoktu. Göz alıcı saati çok düşünmeden hemen cepledim.
Derin bir soluk alıp hızla kendimi boşluğu doğru attım ve kapıyı refleksle arkamdan çektim.
Boşlukta süzülürken zihnimin içerisinde Çılgın Şapkacı'nın öfkeli çığlıklarını duyabiliyordum.
✦
Kapı kesinlikle düşündüğüm gibi bir yere açılmadı. Geldiğim yer ıssız ve karanlıktı. Gökyüzünün karanlığı gece gibi değildi, sanki şehir sis bulutu arasına karışmıştı.
Kapıyı kapattığım anda kapı kayboldu. Bu bana oldukça büyük bir ürperti verdi. Zihnimin içinde konuşan ses kapana kısıldın diyordu. Bu sefer hangi hikayenin içinde olduğumu bilmiyordum ve sonuç olarak çıkış kapısı hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu.
Ürkekçe sokaklarda gezinmeye başladım. Camları kırık ve uçuşan perdelere sahip evler göze çarpıyor, ıssız evlerden her an hayaletler akın edecekmiş gibi ödümü koparıyordu.
Herhangi bir insan bulabilmek için şehri talan ettim, en sonunda uzaklardan gelen müziğin sesi beni kendine çekti. Orada insan bulabileceğime emindim.
Ortalık düşündüğüm gibi insan kaynıyordu. Tüm şehirdeki insanlar sanki buraya akın etmişti. Bazıları ortada yakılan ateşin etrafında müziğin ritmine kendini kaptırmış eğleniyor, bazıları ise kenarda oturmuş birileriyle sohbet ediyordu.
Üstümdeki yırtık pırtık kıyafetlerle çok farklı bir profil çizmiyordum o yüzden hemen kalabalığa karıştım. Ortalıkta içki dağıtan kız elime karton bir bardak tutuşturup gözden kayboldu.
Kızıl kıvırcık saçlara sahip bir kızın yanındaki yeri gözüme kestirdim. Oraya oturduğum gibi uzun saatlerdir hiç gevşemediğim kadar gevşemiştim. Oturduktan bir süre sonra havadaki sisli atmosfer yerini zifiri karanlığa bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Varmış Bir Yokmuş
FantasyGerçek evrenine ait olan iki kız kardeş bir pazarlığa kurban gider ve Iris olmaması gerektiği halde kırmızı başlıklı kızın kaderine çekilir. Kabus evreni derinden sarsılır. Şimdi ise mutlu sonların varlığı belirsizleşmiştir. Kaderlerin karıştığı ev...