Gerçek evrenine ait olan iki kız kardeş bir pazarlığa kurban gider ve Iris olmaması gerektiği halde kırmızı başlıklı kızın kaderine çekilir. Kabus evreni derinden sarsılır. Şimdi ise mutlu sonların varlığı belirsizleşmiştir. Kaderlerin karıştığı ev...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Gün geçmiş, sabaha karışmıştı. Dün öğrendiklerimden sonra Laura'dan gitmesini rica etmiştim. Tüm gün uyumuş gece hiç uyanmamıştım. Şimdi ilk defa aşağıda yemek yiyecektim, başkalarıyla tanışacaktım.
Laura hazırlanmama yardım etmek için yukarı gelmişti. O ortalığı toparlarken bir yandan da arada sohbet ediyorduk.
Aklıma gelen soruyla duraksadım. Laura'ya dönmeden "Hunter niye benden nefret ediyor?" dedim. Ses gelmeyince "Hayır, aslında sormak istediğim soru bana neden günlerce tutsak gibi davrandığınız?"
Bir yandan daha önceden giydiğim eski, yırtık pırtık kıyafetleri çöp poşetine dolduruyordum. Cevap gelmeyince tekrar seslendim. "Laura?"
Tok bir ses yankılandı. "Laura yok ama ben varım. Olmaz mı Karga?"
Gözlerimi devirip arkamı döndüm. Yatağın ucuna oturmuş bacağını erkeksi bir havayla bacağının üzerine atmıştı.
"Sorumu tekrar etmeme gerek var mı?" dedim.
Alayla gülümsedi. "Bu yanılsamaları nerden çıkardın bilmiyorum ancak sana hiçbir zaman tutsak muamelesi yapmadık. İlk geldiğinde kaba davranmış olabilirim ancak senin kim olduğunu bilmediğim içindi. Evelyn görünüşündeydin ama kapılardan geçen herkes Evelyn görünüşüne sahip olabilirdi. Seni o odaya kapatmamızın sebebi bu. İllüzyon bozucu aynalara sahip odada gerçek kimliğin açığa çıkacaktı."
Zihnim adımı söyleyiş şekli yüzünden bulanmıştı.
Bu rahatsız edici düşünceler yüzünden öfkeyle kaşlarım çatıldı. "Günlerce önüme tek tepsi yemek koymanızı nasıl açıklayacaksın peki?"
Tok sesiyle kıkırdadı. Bu gülüşün bu kadar can yakıcı olmaması gerekiyordu.
"Orada en fazla iki saat kalmışsındır Karga. Sen ne görmek istersen onu yansıtır o oda. Aynaların olayı bu." Gözlerini gözlerime dikti. "Biraz kurban rolüne girmeyi seviyoruz sanırım?" dedi alaylı bir tonda.
Suratına yüzünde çamur varmış gibi tiksinerek bakıp bir şey söylemeden odanın açık kapısına ilerledim. Çıkmak için hamle yaptığım anda kapı aniden kapandı.
Rahatsız bir şekilde arkamı döndüğüm anda hayatımda gördüğüm en soğuk bakışlarla göz göze geldim.
Hunter parmağını bana doğru yöneltti. "O bakışlarını düzelt. Kimin ülkesinde olduğunun farkına var." diye dişlerinin arasından tısladı.
İri bedenini bana çarpmamaya özen göstererek kapıdan geçirdi ve merdivenlere yöneldi.
Daha önce ona böyle baktığımda da çok öfkelenmişti ve gücünü üzerimde kullanmıştı. Kendimi nedenini merak ederken buldum. Acaba ona neyi hatırlatıyordum?