Geçmiş...
Küçük kız odanın kapısının sessizce kapatarak dışarı çıktı. Kolunun altına sıkıştırdığı tavşanı ile beraber önce en büyük abisinin odasına gitti. Çok mutluydu çünkü artık büyük abisi eve geliyordu, onunla oynayabilecekti, onunla uyuyabilecekti, en güzeli de Özgür abisi ona çikolata almıyordu ama Lodos abisi öyle değildi. Lodos küçüğüne kıyamazdı ona her istediğini alırdı.
Şu an uyku saatinde olmaları gerekiyordu ama küçük Lale'yi özlem hasreti kasıp kavurduğu için o Annesini uyku numarası ile kandırmış şimdi de üst kata abisinin odasına çıkıyordu. Bu merdivenleri çıkmak ona çok zor geliyordu. Babasına pek çok kızmıştı 'babalım neden bizim evimizde kata geldiniz' yok diye ama nafileydi. Bu sabah da babasına neden havuz var diye kızmıştı. Küçük kız Ömer' in peşinden koşarken havuza düşmüş üstü başı ıslanmıştı.
Sonunda üst kata geldiği zaman abisinin odasına doğru yönelip annesinin öğrettiği gibi kapıyı çaldı. Ses gelmeyince bir daha çaldı. Bir daha çaldı en sonunda kapı kulpunu aşağı çekerek içeri girdi. Boş odada göz gezdirerek çalışma masasının yanında ilgisini çeken ambalajlı hediye paketlerine baktı. Parlak şeyleri kim sevmezdi ki? Bunlar kimin? diye geçirdi içinden. Pembe de en sevdiği renkti. Ama abisi olmadan açmak istemedi. Odanın içinde dolaşmaya başladı. Fotoğraf çerçevelerine bakarken kendi fotoğrafını gördü ve durdu. 'Çok tatlış çıkmışım 'diye geçirdi içinden.
Odanın içine pat diye giren abisi ile elindeki çerçeve düşüp kırılırken telefonla hızlı hızlı konuşan abisi onu görmemişti.
("Aumenta le tutele! Fallo velocemente!" Korumaları arttır! Çabuk yap!")
Telefonunu yatağının üstüne atan Lodos takımının kravatını sökercesine çekip attı. Ancak o sırada odasındaki küçük kız kardeşini görüp yüzünü tamamen ona döndü. "Lale, dikkat et sakın kımıldama." Lale küçük dilini yutmuştu zaten abisini öyle görünce donup kalmıştı. Lodos cam kırıklarının arasından küçük kardeşini kucağına alarak yatağının üstüne bıraktı.
"Bir yerinde bir şey oldu mu? Hım?" abisinin elini tutarak kalbine götürdü Lale. "Evet oldu. Kalbim kırıldı. Sen kırdın." Lodos kahkaha atmak istedi ama eğer öyle bir hata yaparsa Lale'nin üzüleceğini biliyordu. Onun yerine Lale'nin yanaklarına öpücük kondurdu. "Lale'm kim öğretiyor sana mu lafları."
"Ömer abim."
Anlaşıldı Ömer'in kulağı çekilecekti.
"Kalbini kırdım. Özür dilerim Lale'm. Ama sana aldığım tavşanları görünce beni affedeceksin."
"Hih! Bana tavşan mı aldın? Affettim, affettim hadi göster göster tavşanlarım nerde?"
Lodos' un gülümseyen yüzü düştü ama bunu Lale'ye yansıtmamaya çalıştı. Antalya'dan gelmişti. Bavulunu hala açmamış öylece duruyordu. Dedesi ile beraber bir buçuk yıl çiftlikte işlerle, hayvanlarla ilgilendikten sonra hasret bitmiş eve dönmüşlerdi. O sırada Lodos kız kardeşleri için çiftliğe yeni hayvanlar almıştı. Leylifer için at, Menekşe' için kuzu, Lale için ise tavşanlar.
Lodos, kardeşinin elinde tuttuğu uykuluğuna ve üzerinde ki pijamalarına baktı. "Küçük Lale' neden burdasın?"
Uyumak istemiyordu. Lale abisi ile vakit geçirmek istiyordu eğer gerçeği söylerse abisinin onu yatırmasını istemiyordu. Aklına gelen fikirle yüzünde güller açtı. "Abicim bahçedeki süslemeler ne? Ben merak ediyorum onları." Lodos Lale'yi tekrar kucağına alarak camın önüne ilerledi. Aşağıda baya büyük bir curcuna vardı ve bunun farkındaydı bu yüzden dışardaki işlerini hemen halledip eve dönmüştü. "Bugün Leylifer' in doğum günü bir tanem. Onun için parti hazırlıkları var bahçede."
Lale' nin kafası karışmıştı şimdi." Ama ablamın doğum günü geçen sene değil miydi abi? Hatta ben küçülenlerimi ona vermiştim."
İşte şimdi Lodos sesli bir kahkaha attı. Lale' nin dünyasında olmak ayrı bir alemdi. Ama Lodos kardeşine sorduğu sorulardan bir cevap alamayınca ne olduğunu anladı. Bir zarar çıkmazdı parti başlayana kadar gezip eğlenebilirlerdi. Lale'yi pencerenin önündeki koltuğa bıraktı. Önce cam kırıklarını topladı, sonra gırgırladı. Banyoda üstünü değiştirerek lazım olan eşyalarını ceplerine koydu. Lale'yi kucağına aldı ve ikizlerin odasına girerek Lale için yanına değiş kıyafet aldı. Anne babasına haber vermesi gerektiğini biliyordu Lodos ama bunu güvenlik görevlilerinden biri yapardı.
Önce birlikte sahile gittiler, Lodos Lale için prensesli bir balon aldı. Pembe bir pamuk şeker aldı. Lale balıkları görmek isteyince hayvanat bahçesine gidip akvaryumun içini gezdiler. Sonra ikilinin karnı acıktığı için bir restorana girdiler. Lale' nin yemeğindeki etleri yiyebilmesi için Lodos ayıklarken telefonu çaldı. Telefon ısrarla çalmaya devam edince, arayan numara ile yüzü asıldı. Masadan kalkarak numarayı cevapladı.
(" Signore, é quasi ora che la festa inizi. Ti aspettiamo fuori." Efendim partinin başlamasına az kaldı sizi dışarda bekliyoruz.)
Çeviri kullanarak italyanca yazıyorum.
Lodos telefonu kapatarak arkasını döndüğünde Lale' yi masada göremeyince paniğe kapıldı. Masalara sarı saçlı bir kız gördünüz mü diye sorarken ömründen ömür gidiyordu. Telefonu çıkararak dışardaki korumaların hepsini içeri çağırdı. Anında restorandaki herkesin aranmasını içeriyi ve dışarıyı gösteren kamera görüntülerini isterken kafasını çevirdiğinde gördüğü görüntü ile dona kaldı.
Küçük Lale masanın birinde yemek yiyen bir ailenin yanında durmuş sohbet ediyordu. Yanına gitmeye başladığını konuşmaları duydu.
"Eğer kolundakini bana verirsen uykuluğumu sana veririm bugün ablamın doğum günü ona bir hediye vermem gerekiyor."
Kadını gülümseyerek çatalı kaşığı bıraktı ve kıza baktı. "Tatlım adın ne seni?"
"Benim adım Lale. Kolunuzdakini bana vericek misini?"
KISA BİR ARA
Hayal gücümü okuyan insanlar buradalar mı?
Meşgul olduğum için buraya uğramıyordum.
Bu kitabım için yeni bir yol çizdim.
Bölümleri kaldırıp tekrar yazacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ULAŞ AKIRŞAN
Teen FictionBir çift bebeklerini arıyor olabilir mi?Onu bulmuş olabilirler mi? Kayıp erkek bebek.Ulaş Manyaslı aslında Akırşan. Yeni bir ailede uyum sağlaması gereken çok fazla şeyi varken şansı onun yanında olacak mı?