Beklenmedik şeyler

109 20 6
                                    

Donghyuck aldığı mesajın şokunu yaşarken hala yatakta uzanıyordu, fazla uykuluydu. Pijama takımını değiştirecek hali bile yoktu şu an, kemiklerinin sızladığını hissediyordu. İnadı uğruna hasta olmuştu ve biraz da olsa canını sıkıyordu bu durum ama belli etmemekte kararlıydı.

Kapı çalınıp birkaç saniye sonra açıldığında siyah montlu şapkası kapalı olan Markı çantasından tanımıştı. Mark montunu çıkartıp Hyuckun yatağının yanındaki masaya bırakmış, hasta çocuğun ayak ucuna oturmuştu. Birkaç dakika sessizce birbirlerine baktıklarında ikisi de fazla garip hissediyordu, hyuck markın buraya gelmesine fazlasıyla şaşırmıştı. Mark da kendine şaşırmıştı, sadece buraya gelmesi gerek gibi hissetmişti.

Mark elini cebine attığında bir şey hatırlamış gibi kaldırmıştı kaşlarını. Donghyuck ona bakıp olanı anlamaya çalışırken sormuştu Mark. "En çok hangi çikolatayı seversin?"

Hyuck soruyu beklemediği için biraz şaşırsa da düşünmeye başlamıştı, tek sorun içinden değil de dışından olmasıydı.  " Sanırım sütlü severim. Bitter de olabilir, bilmiyorum. Asla beyaz sevmem ama tatsız geliyor nedenini anlamadığım bir şekilde. Sütlüyü daha çok seviyorum sanırım, evet"

Kafasını kaldırdığında Markın gülümseyerek ona baktığını görünce hafifçe yutkunmuştu Donghyuck. Çenesi açıldı mı durmak bilmiyordu. Hem kendi susmaması hem de Markın gülümsemesi yüzünden iyice yastığa sinerken önüne koyulan çikolata ile gözlerini kırpıştırmıştı. Önündeki sütlü çikolatayı aldığında başını kaldırıp Marka bakmıştı yüzünde ani beliren mutlulukla.

"Sanırım doğru tahmin etmişim?" Duyduğuyla kıkırdayıp başını sallamıştı Donghyuck. Yatakta doğrulup yorganın altında olan bacaklarıyla bağdaş kurmuş, paketi açarken konuşmuştu. "Teşekkür ederim düşündüğün için"

"Rica ederim" Mark konuşurken ona uzatılan çikolata parçasıyla kaşlarını çatmıştı. "Onlar senin, sen yiyeceksin"

"Sen de ye ama olmaz öyle"

"Hayır Donghyuck, hepsi senin"

"Ama Maaark" İstemsizce ağzından kaçmıştı Donghyuckun ama utanmamıştı.Markın bakışları yavaşça değişirken yüzündeki gülümseme silik bir sırıtışa dönmüştü. Uzattığı çikolatayı alıp yemişti gözlerini yere sabitlerken. Hyucka baktığında biten paketi almış atmaya gittiğinde hyuck ona seslenmişti.

"Mark"

"Hm?" Başucuna kadar gelmiş, ayakta ona bakıyordu Mark.

"Yanıma oturmak ister misin? Gerçi hastayım ama yaklaşmaman daha iyi olur yoksa sen de hasta olursun. Hasta olursan da maçlara çıka-" Ne olduğunu anlamadan kendisini yana kaymış halde bulmuştu. Mark onu tutup nazikçe yana kaydırmıştı Hyuck konuşurken. "Yalnız ayakkabılarını çıkartır mısın? Yorgan temiz kalsın da"

Mark büyük bir göz devirip ayakkabılarını çıkarmış, kenara doğru ittirip boş kalan yere oturmuştu. Hyuck yorganı ona doğru getirip üstüne uzattığında Mark da onun gibi bağdaş kurmuştu. Şimdi yan yana oturuyorlardı.

"Maark"

"Hmm?" Mark gülerek ona döndüğünde merakla ona bakan çocuğu görmüştü. "Sen nerden biliyordun benim devamsızlığımın sınırda olduğunu"

"Dayım Tarih öğretmeni okulda, bugün sana yazmadan önce rica ettim bakması için. Hasta olabileceğini tahmin etmiştim, yeterli devamsızlığın var mı diye de merak ettim ki yokmuş" Duyduklarına karşı başını sallamıştı Hyuck, ne yazık ki gerçekten devamsızlığı yoktu ama okula gidecek hali de yoktu. Mark yüzü düşen Hyuckta gözlerini gezdirmiş, aklına gelenle ona dönmüştü tamamen. "Dayıma söylerim o bir şekilde siler devamsızlığını"

"Mark olmaz ama etik değil bu."

"Sen etik bilir miydin ya? Dün hile yaparken hiç biliyor gibi durmuyordun da" Hyuck duyduklarıyla kaşlarını çatarken Markın omzuna vurmuştu. Mark hafifçe sarsılıp gülerken hyuck konunun buraya nasıl geldiğini anlamamıştı ama sinirini bozmuştu hemen. "Bu konu hakkında susmayacaksın asla sanırım?"

"Hayır, yaptığın şey haksızlık olduğu için susmayacağım ve dayım işini bana bırak. Hallederim birkaç güne, dinlen sen." Az önceki siniri uçup giden Hyuck başını sallamıştı yavaşça. Markın ona böyle davranması ne kadar kabul etmek istemese de hoşuna gitmişti.

Gözlerinden yaş gelene kadar esnerken aklına gelenle Marka çevirmişti kafasını yine."Mark"

"Efendim Donghyuck?" Aynı döngüye girdiklerini anlayınca ikisi de gülümsemişti, dışarıdan gören biri neye gülüyor bu iki aptal diyebilirdi.

"Kolunu uzatır mısın?" Hyuckun sorusuna karşı ona yakın olan kolunu uzatan Mark yanındaki bedenin koluna sarılıp başını omzuna koymasını asla ama asla beklemiyordu. Şaşkınca hyucka bakarken gözlerini kapatmış olan çocuk mırıldanmıştı sessizce. "Uyku iyi gelirmiş hastalığa öyle duydum"

Mark duyduklarıyla yavaşça kafasını sallarken daha rahat olsun diye kolunu biraz daha uzatmıştı ona. Mark ne olduğunu anlayana kadar Hyuck uykuya dalmaya hazırdı bile. Bunu yapma nedeni birkaç gün önce rahatlıkla uyuduğu kokunun sahibinin yanında olmasıydı, bir de böyle denemek istiyordu.

Birkaç dakika sonra düzenli nefes alan bedenin uyuduğunu anlamıştı Mark. Başını yavaşça öne eğdiğinde gördüğü surat gülümsetmişti. Uyurken asilikten çatılmış kaşları dinleniyor gibiydi, yumuşacık gözüküyordu yüzü.

Saatler geçmişti fakat Mark hala aynı yerinde duruyordu Hyuckla bağdaş kurulu bir şekilde. Arada telefonundan sessizce video izlemiş, arkadaşlarının mesajlaşmalarını okumuş ve omzunda uyuyan bedene bakmıştı bir süre. O an Hyuckun normalde ne kadar çok konuştuğunu düşünmüştü yine, çok konuşuyordu ama dinletiyordu da kendini.

Kapı açıldığında içinden küfretmişti, okul çıkışı saati gelmişti bile. Gördüğü tek kişiyle rahatlamalı mıydı daha da mı gerilmeliydi bilmiyordu. Tek kişi geldiği için rahatlatmalıydı ama gelen kişi Jaemin olduğu için gerilmeliydi sanırım.

Jaemin ikiliyi gördüğünde gözleri kocaman açılırken çantasını kendi yatağına bırakıp birkaç saniye onları süzmüştü. Evet Markı kendisi konuşmaya itmişti ama yurda döndüğünde böyle bulacağını hiç kestirememimişti. Jaemin Hyuckun uyuyup uyumadığına emin olmak için başını eğip ona doğru bakarken fısıltı ulaşmıştı kulağına. "Uyuyor Jaemin"

"Gördüm uyuduğunu Mark ama bu haliniz ne?" Aynı fısıltıyla sorduğunda Mark boş olan omzunu silkmişti. Ne halde olduklarını bilmiyordu ama umrunda da değildi açıkçası. Jaemin göz devirdiğinde onlara doğru yaklaşıp konuşmuştu.

"Bizimkiler birazdan gelir, sen de odana geç. Hyuck'un yanına gelip ilgilendiğin için de teşekkür ederim" Mark başını salladığında dikkatlice omzundaki bedeni yatağa yatırmışlardı , biraz yamuk duruyordu ama en azından artık yatakta uzanıyordu. Derin bir nefes alıp yataktan kalkmış, ayakkabısını giyip montunu aldıktan sonra son kez hyucka bakıp odadan ayrılmıştı. Gerçekten tatlı uyuyordu ve bu tatlılık Markın hoşuna gitmişti.

————

Umarım beğenirsiniz 🥹 Biraz geç saatte yayımladığım için bana iyi geceler 🤍🤍

Defol git • markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin