Hyuck Markı itmek istemiyordu ama birçok kez yaşamışlardı kızın araya girip durmasını. Sürekli konuşmaları yarıda kalıyor, görüşürüz demeden ayrılıyorlardı Haeun çekiştirdiği için. Marka kızmaması gerektiğini biliyordu ama kıza hayır diyemediği için konuşamadıklarını da biliyordu.
Oturdukları banktan kalktıklarında okulun girişine yürümeye başlamışlardı. Ayak üstü Renjun ve Hyuck ataşırlarken diğerleri de taraf almıştı.
"Bence İngilizce ve Matematik hocası çıkıyor, çok net" Hyuck kendinden emin bir şekilde söylediğinde Dejun ona katılmıştı. "Ayyynen öyle, birbirlerine çok garip bakıyorlar"
"Siz körsünüz, Matematikçiyle Edebiyatçının arasında bir şey olduğunda iddiaya bile girerim." Renjun atladığında Hyuck koridorun ortasında grubun önünde durup arkadaşının önüne geçmişti. "Kaybeden diğerine Bruno Mars konserine bilet alır, var mısın lan?"
"Varım" Renjun hiç tereddüt etmeden uzatılan serçe parmağı kendisininkiyle birleştirirken Chenle birleşik olan parmakları ayırmıştı. "Mal mısınız sizin kendinize yetecek paranız yok"
"Emanemaneman"
Dejun Karadeniz nidasıyla konuştuğunda herkes kahkaha atarak sınıfa yol almıştı. Ortak derse gireceklerdi, bu da demek oluyordu ki basket takımıyla aynı sınıfta olacaklardı ama hyuck şu an onları düşünmek istemiyordu. İçeri girdiklerinde en arkanın boş olduğunu gören Hyuck diğerlerinden daha önce kapmak için koşturarak sıraya varmıştı. Kendini sandalyeye attığında aynı şekilde Jaemin de yanına varmıştı, sözsüz kurallarıydı birlikte oturmaları.
Hoca gelip derse başladığında Hyuckun her saniye daha çok canı sıkılıyordu, sevmiyordu sayısal derslerin hiç birini. Sıkıntısını gidermek için arkadaşına döndüğünde yan sırada oturan Mark ile göz göze gelmişlerdi. Tam olarak ona doğru bakan çocukla hafifçe yutkunmuştu Hyuck, onunla konuşmayı özlemişti ama Haeun yanında biteceğinden yaklaşmak istemiyordu.
Birkaç saniyelik göz temasının ardından önüne dönmüştü Hyuck, gözlerini tahtada gezdirmeye başlamıştı ne işlediklerini anlamak için. "İntegral" başlığını gördüğünde yüzünü ekşitmişti istemeden, bu konuda kitaplarının çoğu boştu. Dersi dinlese de anlamıyordu bu yüzden de soruları çözemiyordu. Telefonu titreştiğinde dikkatini oraya vermişti, belki can sıkıntısı geçerdi.
Mark
(1 yeni mesaj)Hyuck bildirimi görünce başını kaldırıp Marka dönmüştü, tahtaya baktığını gördüğünde kaşlarını çatıp mesaja tıklamıştı.
Mark: dersi neden dinlemiyorsun
Donghyuck: istemiyorum
Mark: isteyip istememen önemli değil
İntegral çoğu zaman karşına çıkacak ki önceden çıktı da
Donghyuck: ne güzel
Yine yapamam 😀
Mark: ben sana çalıştıracağım Donghyuck
Konuşmuştuk bunu
Donghyuck: müsait olmuyorsun ki çalıştırasın
Mark: Ben müsaitim?
Donghyuck: hiç öyle gözükmüyor ama
Etrafın dolu hep
Mark: geçen akşamdan beri dediklerini anlamıyorum
Neyse tenefüste konuşalım bunu
Donghyuck: umarım konuşabiliriz mark
(Görüldü 13.24)•
Zil çaldığında ayağa kalkıp çantasını almıştı Hyuck, arkadaşları çıkarken o daha yavaş davranmıştı Markı bekleyerek. İkisi de sessizce sınıfın önüne geldiklerinde Hyuck omzunu duvara yaslamış Mark da karşısında durmuştu.
"Neden dün bir şey demeden gittiğini ve akşam yazdıklarını açıklar mısın?"
Derin bir nefes verip kollarını göğüsünde bağlamıştı Hyuck, gözlerini ilk koridora sonra Marka çevirmişti. "Dün bendim ama önceki konuşmalarımızda bir şey demeden giden sensin Mark"
Karşısındaki çocuk kaşlarını çatmıştı, Hyuckun dediklerinden son zamanlarda hiç bir şey anlamıyordu. "Nasıl yani Donghyuck? Biz gayet konuşuyoruz seninle"
Mark cümlesini bitirdiği anda koridorda duyulan tiz sesle göz devirmişti Hyuck, yine başlıyorlardı işte.
" Mark, neredesin??" Hyuck gözlerini onlara doğru gelene çevirmişti, kızın gözlerindeki ateşi görmüştü kendi gözlerindeki küçümsemeyle. Tanışmayan iki kişi ancak bu kadar iğrenebilirlerdi birbirlerinden.
Kız Markın koluna girdiğinde ona doğru dönüp konuşmaya başlamıştı. "Taeil Hoca seni çağırıyormuş, hadi gidelim~" Mark ağzını açacağı anda Haeun yine sesini yükseltmişti. " Hemen çağırıyor"
Hyuck birkaç adım geri atıp histerik bir gülüş bırakmıştı ikisine. Son olarak yanlarından ayrılmadan önce gözlerini ikisinde gezdirip Marka doğru konuşmuştu.
"Aynen, gayet güzel konuşuyoruz Mark"
Mark giden çocuğun arkasından bakarken ne olduğunu anlayamıyordu, neden böyle davrandığını da. Kafasındaki tek şey kocaman bir soru işaretiydi ve buna cevap bulamıyordu.
—————
Haeun'u yazarken tiksiniyorum...
Biraz hızlı ilerliyorum sanırım, sizce??
İyi okumalar 🩷🩷
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Defol git • markhyuck
Fanfiction"Umarım bir sabah kafan basket topu olur da onu sektirirler Mark" mini?fic