Kaptan

116 20 9
                                    

Çıkış zili çaldığında herkes akın akın sınıflarından çıkmaya başlamıştı. Aynı şekilde sınıfın ardından okul bahçesine çıkan Donghyuck ve arkadaşları bi grup kalabalığın spor salonuna gittiğini görmüştü. Hyuck kaşlarını çatıp Chenle'ya dönmüştü, o her şeyi bilirdi okulla ilgili. "Salonda bir şey mi olacak?"

"Basket takımının maçı var birazdan, okullar arası." Hızlı gelen cevapla kaşlarını kaldırmıştı Hyuck, onlardan daha erken başlayacaklarını biliyordu ama bu kadar erken olacağını düşünmemişti.

"Hadi biz de gidelim" Jaemin çantasını çekiştirirken konuştuğunda herkes ona dönmüştü, heyecanı fazla göze batıyordu. Hyuck ona bakıp sırıttıktan sonra salona yürürken konuşmuştu. "Tamam sakin ol göreceksin Jeno'yu"

"Siktir git Donghyuck"

Peşinden yükselen sinirli sesle daha da keyiflenmişti Hyuck, Jaemini sinir etmek cidden hoşuna gidiyordu ama dozunda yapması gerekti yoksa büyük bir dayak yiyebilirdi.

Salona girip tribüne çıkmış, kenarda ve aşağıda yer bulduklarında şanslı hissetmişlerdi. Maçın başlamasına 10 dakikadan daha az süre vardı, yavaş yavaş dolan salonda sesler de karman çorman hale gelmeye başlıyordu artık. Herkes kendi arasında muhabbete daldığında zaman daha kolay akmıştı.

Hyuck Jaemine baktığında arkadaşının sahaya odaklandığını görmüştü, birazdan maça başlayacak takımı izliyordu, özellikle de birini. O da aynı şekilde takıma baktığında kendine bakan Markı görmeyi beklemiyordu, tribünden onu bulacağını düşünmemişti. İkisinin de yüzünde gülümseme belirirken Hyuck aklına gelenle Jaemini de kolundan tutup kaldırmış, insanların arasından geçerek kalabalıktan çıkıp oyuncu giriş yerine doğru gitmişlerdi. Jaeminin soru işaretleri karşılarına çıkan Jeno ve Markla anlam bulmuştu, arkadaşının amacını şimdi anlamıştı. Jaemin olduğu yerde kalırken Jeno ona doğru gelmiş, Hyuck ve Mark da birkaç adım ileride durmuşlardı.

"Bana şans dilemeye mi geldin?" Jeno sırıtarak sorduğunda gülümseyip kollarını göğüsünde birleştirmişti Jaemin. "Benim dilememe ihtiyacın mı var?"

"Yani, yok evet ama dilemeni isterdim."

"O zaman iyi şanslar bay ego " Jeno kıkırdamıştı duyduklarına karşı, şansa ihtiyacı yoktu ama karşısındaki güzel çocuktan bunları duymak hoşuna gitmişti.

Birkaç adım ileride duvara yaslanmış Markın önünde duruyordu Hyuck da. Geçen akşam konuştuktan sonra araları düzelmiş gibiydi, Haeun yine aynı olsa da takmamaya çalışıyordu Hyuck. Güzel olacak anların tadını çıkartmak istiyordu, aynı şu anki gibi.

"Beni o kadar insanın içinden göreceğini düşünmemiştim"

"Aramadım aslında, gözlerim otomatik seni buldu" Açıkça konuşması Hyucku güldürmüştü. Markın bu haliyle yeni tanışıyordu, alışması zor olacaktı belki ama beğenmişti bile şimdiden. Gözleri birbirlerine bağlandığında dış dünyadan kopmuşlardı ancak bu kopuş uzun sürmemişti çünkü oyuncuları çağırdıkları anons duyulmuştu.

"İyi şanslar kaptan" Hyuck bir adım öne atıp Markın yanağına ufak bir hediye bırakmıştı, şans öpücüğü.

Birkaç adım geri atıp maça çıkacak çocuğa el salladığında aynı şekilde karşılık almıştı, ikisi de yüzündeki aptal ama heyecanlı gülümsemeyle ayrılmıştı birbirinden.

Maç başlamıştı hatta öyle bir çekişmeyle başlamıştı ki herkes dikkatle izliyordu bir şey kaçırmamak için. Donghyuck basketbol nasıl oynanır nasıl maç yapılır gerçekten bilmiyordu ve bu bir fırsattı aslında öğrenmesi için fakat şu an gözleri fazlaca meşguldü Markın üstünde. Az önce hırkası üstünde olduğu için onu ilk defa kolsuz bir şey giyerken gördüğünden dikkatini başka bir şeye veremiyordu.

Mark gerçekten çok iyi ve zekice oynuyordu, topunu kaptırmadan potaya gidebilen az kişilerden biriydi. Ondan daha uzunlar olsa da fazla zorlanmıyor oluşu onu öne çıkaran noktaydı zaten.

Yine karşı takımdaki uzun oyuncuları jenoyla paslaşarak geçmiş, tertemiz potadan giren topla derin bir nefes vermişti Mark, stressiz gibi gözüküyordu dışarıdan fakat içeriden ciddi anlamda titriyordu. Topun girişi ardından seyircilerin bağırış ve alkışlamaları onu rahatlatmıştı bir nevi. Tribüne döndüğünde direkt kendisine bakan Hyucku gördüğünde kendinden emin bir gülümsemeyle ona bakmıştı. Aynı şekil karşılık aldığında içinde oluşan heyecan çığını sahaya dökmek için önüne dönmüştü.

Markın ve tüm takımın iyi oynadığı bir maçtı, şans öpücüğünün etkisi var mıydı bilmiyordu fakat kendisini ciddi anlamda enerjik hissediyordu. Bunu oyuna dökmekte başarılı olmuş, maçı güzel bir farkla kazanmışlardı.

Hyuck maç içinde gözleri gülen çocuğun basketbol için yaratıldığını düşünüyordu, topu tutuşu bile farklıydı diğerlerinden. Oynarken oluşan ifadesi, vücudunu ve heyecanını kontrol edişi onunla içtenlikte gurur duymasını sağlamıştı. Ne kadar gıcık biri olup onu sinir etse de yaptığı sporun ve kaptanlığın hakkını veriyordu.

Maç bitip herkes dağılmaya başladığında heyecandan lavaboya gitmeyi unuttuğunu fark edip arkadaşlarına yetişeceğini söylemiş, onlardan ayrılmıştı. Lavaboya gidip işini halledip çıktıktan sonra bahçeye doğru yönelmişti. Arkadaşları genelde yavaş hareket ederdi böyle şeylerde bu yüzden büyük ihtimalle bahçeden çok uzaklaşmış olamazlar diye düşünüyordu Hyuck. Etrafa bakınarak yürürken gözgöze geldiği Markla ona doğru yürümeye başlamıştı kafasındakileri bir kenara bırakıp, aynı şekilde mark da arkadaşlarından ayrılıp ona yürüyen çocuğa ilerlemişti. Bahçenin ortasında buluştuklarında Hyuck gururlu bir gülümseme sunmuştu.

"Tebrik ederim, gerçekten iyi oynadın"

Markın yüzündeki gülümseme istemeden büyümüştü, tebrik edilmeyi severdi ne de olsa aslan burcuydu. "Teşekkürler Donghyuck"

Önündeki çocuğa bakarken aklına gelen şeyle gözlerini büyütmüş, ona doğru eğilmişti hafifçe. "Eğer yarın müsaitsen sınavlara çalışmaya başlayalım mı?"

Hyuck duyduklarıyla beklemeden başını sallamıştı, zaten önceden kendisi teklif etmişti ama Haeun yüzünden konu konuşulmamıştı. Markın konuyu açıp sormasına sevinmişti Donghyuck. "Olur, bana uyar."

"Pekala, yarın okul çıkışı burada beklerim seni"

"Buradan da kütüphaneye geçeriz." Hyuck konuştuğunda Mark onaylamıştı başıyla. "Tamamdır. O zaman yarın görüşürüz."

"Görüşürüz Donghyuck" Birbirlerine el sallayıp arkalarını döndüklerinde yüzlerinde büyük bir gülümseme vardı.

Ders çalışacak olmak bu kadar heyecan verir miydi?

—————

Öncelikle selamlarrr
Ufak bir breakdown molası vermiştim bu yüzden yazma yeteneğim iyice küf tuttu.
Yorumlarınızı bekliyorummm🩷🩷

Defol git • markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin