Bana hissettirdiklerini seviyorum.
Sanki herşey mümkünmüş gibi,
Sanki, yaşamaya değermiş gibi.Cahit Zarifoğlu
❣️
Alya ne kadar direnirse dirensin, kalbi o şehirli çocuğu çoktan baş köşeye oturtmuştu. Onun o deli dolu, arsız halleri eskisi kadar rahatsız etmiyordu. Ona alışıyordu. Etrafında olmasına ve her defasında üstü kapalı bir şekilde yaptığı imâlara alışıyordu. Onu doğru düzgün tanımıyordu. Ama kalbi sanki onunla kırk yıldır tanışıyor gibiydi. Her hareketini, her sözünü görüyor ve anında çözüyordu. Mesela tüm bu yılışık ve şımarık hallerinin altında aslında acıdan deli gibi kıvranan küçük bir çocuğun olduğunu biliyordu. Bunu açıkça söylememişti belki ama Alya bunu onun gözlerinin derininde hep görmüştü.
Teneffüs zili çaldığında arkadaşı Sevde ile birlikte bahçeye çıkmak üzere toparlandı. Sınıf kapısından çıkıp birkaç adım atmıştı ki, bir anda adımlarını yere sabitleyen bir ses duydu. Bu ses öyle duygulu, öyle içtendi ki, durup onu dinlememek mümkün değildi.
Arda o güzel sesiyle, genç kızın kalbine dokunan türküyü mırıldanarak yanından geçip gitti.
Bir güzelin hasretinden ahından
Tutuştu her yanım yandı ha yandı
Aşık oldum onun mah cemaline
Aşkından her yanım yandı ha yandı
Alya'nın kalbi, bu sözleri işittiği an,
deli bir tay gibi çarpmaya başladı. Sanki fırtınalı bir rüzgâr tüm hızıyla yanından geçip gitmiş gibi ürperdi. Sözler kulaklarında yankılanmaya devam ederken, arkadaşı yanında heyecanla cıvıldadı." Ben sana demedim mi bu çocuk sana fena halde vurgun diye. Bak dediğim çıktı işte. Ayy, çok romantik yaa... Resmen türkü yolu ile sana olan aşkını itiraf etti"
Alya onu bir sis bulutunun arkasından dinliyor gibiydi. Kalbinin uğultusu tüm sesleri bastırmıştı. Daha evvel de onu sevdiğine dair imâlarda bulunmuştu ama Alya onu hiçbir vakit ciddiye almamıştı. Ama bu defa kalbi de zihni de aksini söylüyordu. Bu sözlere kanmak ve o güzel sesin sahibine kapılıp gitmek istiyordu. Ama bir yanı hâlâ daha aralarında koca bir dağ gibi dikilen farklılıkları göz ardı edemiyordu. Alya derin sıkıntılı bir of çekti ve bahçeye çıkmaktan vazgeçip, sınıfa geri döndü.
Canı sıkkın bir halde sırasına kurulduğunda, Sevde 'de gelip yanına oturdu. Ders zili çalıncaya kadar konuştular. Alya ona kafasının karışıklığından söz ederken, farkında olmadan kalbinin bu durumdan memnun olduğunu ağzından kaçırıverdi. Tabi bunu duyan tek kişi Sevde olsaydı sorun değildi ama Alya sırtı sınıf kapısına dönük bir şekilde arkadaşı ile bunları konuşurken, onun bahçeye çıkmadığını fark ederek sınıfa geri dönen Arda 'da ruhuna şifa olacak o sözleri çoktan duymuştu.
" Bazen bu arsız hallerine çok kızıyorum. Ama bir yanım da bundan fena halde hoşlanıyor. Devamlı gözümün önünde olsun istiyorum. Görmediğim zaman merak ediyorum. Geceleri uyumadan önce uzun uzun onu düşünüyorum. Bir yanım güvenmekten ve kapılıp gitmekten deli gibi korkuyor ama diğer yanım onu sarıp sarmalamak, içinde ki o yaralı çocuğu iyileştirmek istiyor. Kalbim kulağıma daha önce hiç hissetmediğim şeyler fısıldıyor Sevde. Ve ben bu fısıltılardan fena halde ürküyorum. Biz... Öyle farklıyız ki... Birbirine zıt iki farklı mevsim gibiyiz. Bir araya gelmemiz imkansız gibi bir şey. Ama aynı zamanda olması gereken bir şeymiş gibi de. Off... Bilmiyorum. Kafam da kalbim de böyle karmakarışık işte. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜRT KIZI (DÜŞ SERİSİ 3)
Spiritualİnancı ve yaşayış biçimi farklı olan insanlar bir araya gelebilir mi? İşte bu sorunun cevabı hikayemizde saklı.. Farklılıkları yüzünden bir araya gelemeyen iki gencin acı dolu, sürükleyici hikâyesini okumaya hazır mısınız? Bir deli rüzgârın ve masum...