♧Mardin♧

411 17 8
                                    

Evet, şu anda Mardine doğru yola çıkacaktık, tabi uçak korkusu olan kardeşimi uçağa bindire bilirsek.
"Ah, hadi ama Lily, inat etmede bin! O kadar yolcu senin lütf etmeni bekliyor."
"Uçak korkumun olması benim suçummu? Hepsi annemin suçu!"
"Benim ne suçum var! Ben mi sana hamileyken "canım kızım, uçak korkun olmadan sakın dünyaya gelme" mi dedim!"
Derin bir nefes aldım ve "haydi" dedim. Abim ve ben kollarından, babam ise ayaklarından kaldırdı ve uçağa taşıdık. Zavallı kardeşim çırpınıyordu. Napalım, güzel yolla binmedi........

4 saat sonra: (MARDİN)
Uçaktan iner inmez, temiz havanı ciğerlerime soludum. Mardinin havasıda çok güzelmiş. Türkiyeni sevmekte gerçekten haklıymışım. Ay abi, resmen bunaldım yaa, 4 saat uçakta kalmak ne demek! İnsan bir yerde iniş yapar, sayın yolcularımız, fazla bunladınız biraz dinlenin der. Yook. Bu bizim pilotlarda öyle medeni haraketler yoktur. Odunlar! En azından iyiki evimizi buraya gelmeden önce ayarlamıştık. Eve geçtik ve yerleştik. Biz yemizlik falan derken babam ise Tarkan beyle konuşmuştu. Nişan, yarın onların evinde olacaktı. Eğer bu seferde nişanlımla değil, onun manikeniyle nişanlarsam, o zaman o Yiğitoğullarına asıl yiğidin kim olduğunu büyük zevk ile gösterecektim..........

Kaan Kara:
Bana Kaan Kara derler, Mardinin en tanınan ve korkulan ağası. Kardeşimin yaptığı bir aptallık yüzünden, hayatım mahv oluyordu. Ben, hep ciddi, sert ve duygusuz biri gibi görünürdüm. Şaka yapmak, espiri yapmak ve gülmek benim hayatımda yok!
Şimdi ailem ise evleneceğim kızı istemeye, Amerikaya gitmiştiler. Ben tabiki gitmedim, kendime basit bir kız için Amerikaya gitti dedirtmezdim. Kardeşim için bu işe boyun eğiyordum. Fakat o kız benim için asıl karım olmayacktı. Sadece kağıt üstünde. Ailem bu gün Amerikadan dönüyordu. Biraz sonra eve geldiklerinde salona geçtik ve konuşmaya başladık.
"Eee, istedinizmi?"
Annem büyük bir hevessizlikle konuşmaya başladı.
"İstedik istemesine, yalan olmasın kızın maşAllahı var. Pek güzel biri, ve ayrıca en az senin gibi inatçıymış. Kafasına bir şey estimi yaparmış. Yani, bence senin kardeşin Leyla değilde, o kız. Ama, elinin tuzuda var yani."
İyi, en azından ukala, yalaka biri değil.
"Adı ne?" diye sordum "ve kaç yaşında?"
"Adı Jessica Lewis. 21 yaşındaydı sanırım. İngilizce öğretmenliği okuyor." Sadece kafamı sallamakla yetindim....

Taşındıkları gün:
Bu gün Mardine taşınmışlardı, yarın ise nişanımız olacaktı. Onu birazcık merak ediyordum. Yani yanlış anlamayın sadece annemin anlattığı gibimi onu merak ediyorum. Çıkıp kendime alış veriş yapacak zahmeyinde bulunmadım. Annemler halleder. Odamda uzanırken, kapı çaldı. Gir komutunu verdikten sonra içeri yavaş adımlarla Leyla girdi.
Ona kızgındım, hemde fazlasıyla.
"Abi, konuşa bilirmiyiz?"
"Neyi?"
"Şu evlilik olayını...."
"Leyla farkındamısın bilmiyorum ama, iki aptal insanın yaptığı aptallık yüzünden, suçu olmayan insanların hayatı mahv oluyor. Ve eğerki buda insanın kardeşinin yüzünden oluyorsa, insan kardeşinden nefret bile eder! Hıh, ama gerçi abilik yüreği ama sana çok kızgınım, hemde fazlasıyla."
"Sevdim abi, hayatımda ilk defa birini sevdim. Gelip isteseydi, vermeyecektiniz beni. O yüzden kaçtık. Yani bizim bir suçumuz-"
"Sakın inkar etme! En büyük suç hem senin, hem de sevgilinin! Sakın suçu başkasında arama ve gözümden daha da düşme. Şimdi çık odamdan!"

Ağlayarak odadan çıktı. Ona böyle davranmak beni de üzüyor, ama hakediyor. Bir ders alması lazımdı.......

YARIN AKŞAM:
JESSİCA'DAN
Evet, şu anda hazırdım ve Lilynin inmesini bekliyorduk. Tanrı aşkına, sanki benim değilde onun nişanı varmış gibi daha hazırlanamadı. "LİLYYY! NERDE KALDIN? BEN NİŞANLANIYORUM SEN DEĞİL!" diye bağırdım. Sonda inmişti. Üzerine yeşil bir elbise giymişti. Onu çok güzel gösteriyordu:

Ben ise kırmızı bir elbise giymiştim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Ben ise kırmızı bir elbise giymiştim.

Çok fazla dekolteli giymek istememiştim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Çok fazla dekolteli giymek istememiştim. Sonuçta kendi isteğim ile nişanlanmıyorum. Evden çıktık ve Tarkan beyin attığı konuma doğru yol aldık. Bu arada size müjdem vaarr. Kaan hakkında bir bilgi öğrendim. 26 yaşındaymış. Evet çok zekiyim!

20 dakika sonra:
Sonunda varmıştık. 3 katlı bir villanın demir kapısından içeri girerken, etrafı inceliyordum. Çok büyük bir bahçesi, yan tarafda ise havuzu vardı. Arabadan indik ve kapıya gidip çaldık. Kapını daha adını bile bilmediğim kaynanam, koca göbeğiyle Tarkan bey açtı. Şakamı bu? Nişanlım yine yok!
"Hoşgeldiniz, buyrun geçin" dedi kaynanam. Hepimiz salona geçtik ve oturduk. Sonra medivenlerden ayak sesleri gelmeye başlayınca, gepimiz oraya baktık. Siyahi bir genç iniyordu. Fakat, gözleri saçları ve yüzü oldukça yakışıklıydı. Yani siyahi olmasaydı. Tam konuşmaya başlayacaktıkki, kaynanam bağırınca hepimiz tiksindik.
"Kaan, oğlum, bu halin ne senin? Ne sürd-" diyecektiki Kaan kulağına bir çey fısıldadı ve kaynanam güldü. Noluyor? Kaan dedikleri yakışıklı delikanlı Mardin ağası bumuydu? Birden gözlerimiz kesişti ve.........

Nasıl buldunuz? Vote ve yorum atmayı unutmayın🖤💜❤

ASİ BERDELİMWhere stories live. Discover now