♧İlk gün♧

557 16 14
                                    

Gözümü açtığımda esnedim. Bu gün ilk gündü. Yeni hayatımın ilk günü.......

Saate baktığımda 7:24 olduğunu gördüm. Aşağıya inip kahvaltı hazırlasam iyi olacaktı. İlk günden insanları kendimden nefret ettirtmek istemem.

Kaana baktığımda hala uyuyordu. Siyahılar bu kadar uyurmuydu yaa? Duyduğuma göre onlar çaıışkan insanlardır. Neyse, insan ağa olunca böyle oluyor demek.

Banyoda rutin işleri halledip çıktım. Üstüme bir şeyler bakmaya başladım. Rahat bir elbise seçtim ve giydim.

Saçımıda tepeden at kuyruğu yaptım ve hafif bir makyajla hazırdım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Saçımıda tepeden at kuyruğu yaptım ve hafif bir makyajla hazırdım. Hemen aşağıya indim. Mutfakta çalışanlar vardı.

"Selam kızlar."
"Gündaydın hanımağam" dediler hepsi bir ağızdan.
"Yardım edilecek bir şey varmı?"
"Estağafirullah hanımağam, siz geçin otuurn, biz hallediyiz."
"Tamam o zaman, siz yapın, ben taşırım. Bu arada isimleriniz ne?"

En büyükleri gibi görünen konuşmaya başladı.
"Ben Ebru efendim, aralarında en büyükleriyimdir. 35 yaşındayım, 4 yıldır burada çalışıyim."
"Ben Yağmur hanımağam. Ebrudan sonra en büyük benim. 32 yaşım vardır. 3 yıldır ki, buradayım."
"Ben Nefes hanımağam. 29 yaşındayım. 2 yıldır burdayım."
"Ve bende en küçükleri Naz hanımağam. 25 yaşındayım. 1 yıldır buradayım."

Ebru, orta boy, kahverengi saçları ensesinde toplanmış, ve oldukça fizikli bir kadındı.
Yağmur ise sarı saçlı bir kızdı.
Nefes yaşına göre oldukça olgun görünüyordu.
Naz ise oldukça tatlı bir kıza benziyordu.

"Hanımağam, sorması ayıp, siz kaç yaşındasınız?"
"Yo, hiç bir ayıbı yok. Ama ilk siz söyleyin bakalım, kaç gösteriyorum?"
Naz dedi "hanımağam, valla 24 gösteriyorsunuz"
Ebru "bence 27" dedi.
Yağmur "23" dedi.
Nefes ise "22" dedi.

Gülümsedim ve "19 yaşındayım" dedim.
Hepsinin yüzü bir anda değişti.
Naz "hanımağam, siz benden de küçüksünüz?"

"Evet, berdel yoluyla olduğu için, abim bunların kızını kaçırdıda, abimin ölmemesi için....." dedim ve sustum.
"Çok üzgünüz hanımağam, kusurumuza bakmayın."
"Yok, önemli değil. Tamam hadi taşıyalım" dedim ve sofranı kurmaya başladık.

20 dakika sonra her şey hazırdı. Sonuncu tabağıda koyduktan sonra sofraya baktım. Maşallah 10 parmağımda 10 maarifet.

Merdivenlerden sesler gelince o tarafa baktım. Tarkan bey ve Feriha hanım iniyordu. Yanlarına gittim ve ellerini öptüm.
"Günaydın hanımağam, günaydın ağam" dedim.
Feriha bana baktı ve "artık bana anne de kızım!"
Tarkan beyde "bana da baba"
"Peki, anne ve baba" diyip gülümsedim.

"İzninizle, gidip ağamı uyandırayım."
Feriha hanım kafasını salladı ve gittiler. Bende hemen odaya çıktım. Odaya girdiğimde Kaan hala uyuyordu. Yanına gittim.

"Kaan, hadi uayn. Kahvaltı hazır!"
Fakat uyanmıyordu. "Kaaan! Uyan! Uansanaaa!" Artık dümsüklemeye başlamıştım.
"Allah'ım kış uykusunamı yattın be adam!" demiştim ki, kolumdan tutrak yanına yatırdı.

"Bir susmadın be, vır vır vır konuşuyorsun! Sus da azıcık uyuyalım!"
"Ama kahvaltı hazır! Ailen bekliyor! Üstelikde beni bırakırmısın artık!"
Sonun da bırakmıştı.

"Eee, şimdi ne yapıcam ben?"
"Öff, Allah'ım" dedi ve kalktı.
"Bana bak şimdi, her sabah takım elbisem hazır olacak! Bu 1! 2-ci olarak beni normal şekilde uyandırman lazım! 3-cü olarak bana evde her kesin yanında ağam diyeceksin!"

Kafamı salladım. "Güzel" diyip banyoya giriyordu ki, "haa, bide kız kardeşimle aile içinde dalaşmayın. Ailem olmadığı sürece ne yaparsanız yapın!"

Yine o kız! Sinirden yine gözlerim dolmaya başlamıştı. Kaan bunu görüp yanıma geldi ve sarıldı.
"O kız, benim de hayatımı mahvetti. Ama, kardeş işte, atsan atılmaz, satsan satılmaz değilmi?"
Galiba haklıydı. Kafamı salladım ve ayrıldım.

Ben bunun yanında durmak istemiyordum. Nefret etmiyorum, ama sevmiyorumda. Bana yabancı. Her şeyi ile. Dili, ülkesi, evi, ailesi, hareketleri ile de. O banyoya girdi ve bende takımını çıkarıp yatağın üstüne koydum.

Daha sonra her yeri topladım. Kaan çıktıktan sonra üstünü giydi ve aşağıya gittik. Her kes sofranın başındaydı. Kaan her kese günaydın dedi ve oturdu. Bende bir şey isteyip istemediklerini sorup oturdum.

Tam başlayacaktık ki, kahrolasıca Gizem geldi. Bana gelmeye başlıyorlardı yine! Sakin ol! Sakin ol! Kaanın söyledikleri hatırla!
Tamam sakindim.

"Günaydın anne ve baba, günaydın abi ve" kısa bir süre duraksadı. "Yenge"
Her kes günaydın dedi.

Tarkan bey okuduğu gazetesini bir kenara koydu.
"Evet sevgili ailem, sizle bir şey konuşacim. Beni eyi dinleyin."
Her kes dinlemeye başladı.
"Gaan, gız gardaşının yediği halttan haberin var."
Gözlerimin dolmaması için kendimi zor tutuyordum.

"Var baba! Allah kahretsin ki var"
"Düğün yapılacak, orası bir ayrı,"
"Baba" diye sözünü kesti Gizem.
"Buna halt denilmez! Aşık olmak denir! Bende aşık oldum!"
"SUS! SEN KAÇDIN! AŞIK OLMADIN! ABİNİN VE YENGENİN HAYATINI MAHVETTİN! AŞIK OLSAYDIN, ABİN VE YENGEN DEĞİL, SEN VE GURBETÇİN EVLİ OLURDU! ANLADINMI?" diye bağırdı.

Gizem ağlamaya başlamıştı.
"SÖYLESEM KABUL EDECEKMİYDİNİZ BABA HE? ETMEYECEKTİNİZ TABİ Kİ! YOK ADIMIZA TERS, YOK REZİL OLURUZ! SİZ HER ZAMAN KENDİ ADINIZI DÜŞÜNÜYORSUNUZ! HİÇ NE BENİM NE DE ABİMİN FİKRİNİ SORMUYORSUNUZ! İŞTE O YÜZDEN YAPTIĞIMDAN PİŞMAN DEĞİLİM! PİŞMAN OLDUĞUM TEK BİR SEBEP VAR! TEK! ODA, YENGEM GİBİ GÜZEL BİR KIZIN HAYATINI MAHV ETTİĞİM İÇİN! BAŞKA BİR PİŞMANLIĞIM YOK BENİM!"

Biraz durdu ağladı ve devam etdi.
"NEDEN BABA? BİZ BU HAYATA 1 DEFA GELİYORUZ. ODA EVLENİP, EĞLENİP ÖLMEK İÇİN! SİZ NE YAPIYORSUNUZ? BİZİM KARARLARIMIZ HİÇMİŞ GİBİ, YİNE DE BİZİM YERİMİZE SİZ KARAR VERİYORSUNUZ! BİZ ARTIK KENDİ KARARLARIMIZI VERE BİLECEK YAŞTAYIZ! BUNU ANLAYIN ARTIK! BIKTIM, YAA! BIKTIM, ANLIYORMUSUNUZ! ÇOCUKLUĞUMDAN BERİ, BENİM HİÇ BİR ZAMAN SÖZ HAKKIM OLMADI! AMA NE YAPYIM. QIKIMI BİLE ÇIKARMADIM! BÜYÜKLERİMDİR DEDİM, BENİM İÇİN EN İYİSİNİ ONLAR BİLİR DEDİM, GÖZ YUMDUM! FAKAT SONRA ANLADIM Kİ, HEPSİ KENDİ ADINIZ İÇİNMİŞ! ANLIYORMUSUNUZ! BUNDAN SONRAKİ HAYATIMDA SİZE YER YOK!"

Feriha hanımda ağlıyordu. Tarkan bey ise sinirle dinliyordu.
"Bitti mi şovun? Bitdiyse odana defol, gözüm görmesin seni!"
"Sen beni ciddiye almadın galiba baba! Ben şimdi gidiyorum, arkamdan çok ağlayacaksınız! Abi, yenge siz düğünüme davetlisiniz! Anne, istersen gelirsin. Fakat sen.." eliyle babasını gösterdi. "Gelemezsin!"
Dedi ve kapıyı çarparak çıktı.

Kaana baktığımda ise kafasını ovalıyordu. Galiba başı ağrımıştı.
"Ağam, ilaç vereyimmi?"
"Gerek yok!" Dedi ve kalktı. Odaya gitti. Bende hemen peşinden gittim. Odaya girdiğimde yatağa yüzüstü uzanmıştı. Yanına gittim ve sırtına masaj yapmaya başladım.

Eğer yapmazsam, bir şey söylersem sinirini benden çıkaracaktı. "Ağam, iyimisin?"
"Hayır" dedi. "Hem suçlu, hem güçlü! Yaptığına bak!"
"Yani ağam, karışmak gibi olmasın ama, onunda haklı olduğu konular var. Sen istermiydin kız kardeşin, sevmediği bir adamın evinde olsun, ona kötü davransın, sevmesin. İşte o, o sevgiyi abimde bulmuş demekki."

Sustu, sadece sustu.
"Bıktım buradan! Burdan bana hiç bir zaman fayda gelmedi. Gelmeyecekte!"
"Bence öyle söyleme ağam. Yani burası senin yurdun. İnsan yurdu hakkında öyle şeyler söylermi? Ben mesela, kendi evimi, yurdumu çok özlüyorum."
"Cidden mi?" diye sordu.
"Evet" dedim. "Cidden."

Kalkarak yatağa oturdu ve ellerimi tuttu.
"Gel gidelim Jessica, benimle birlikte İstanbula, benim hayatıma gidelim. Hiç kimse bizi bulamasın. Benimle gel, bir birimizi sevmesekte, en azından mutlu oluruz. Varmısın?"

ASİ BERDELİMWhere stories live. Discover now