14. Bölüm

439 27 24
                                    


Şarkıyı dinleyerek eve geldi. Anahtarla kapıyı açtığında Lili ve Miya karşıladı onu. Minho onlara gülümseyerek içeri girdi.

Her zaman yaptığı gibi onlara mamalarını verdim. Bugün hiç birşey yapası yoktu. Bu yüzden Jea'nin odasına gitti. Yorgan da ve yastıkta hâlâ onun kokusu olması onu mutlu etmişti. Fakat birgün kendi gibi kokusuda gidecekti. Kokusunu kaybetmekten korktu bu sefer. Onun kokusunu üzerinde taşıyan yorgana sarıldı sanki Jea'ymiş gibi.

Gözlerindeki yaşlar istemsizce akmaya başladığında kendini daha fazla tutmadan hıçkırarak ağlamaya başladı. "Ne olur gel artık çok özledim seni" Ağlayarak uykuya daldı. En çok canını yakan duyguyla uyumak çok kötüydü. Onun özlem duygusuyla uyumak onun için işkenceden farksızdı. Artık dayanamıyordu ve sığınacak hiçbir yeri kalmamıştı. Yorulmuştu. Tükenmişti. Artık bu kabusun bitmesini istiyordu.

Bu duyguyla uyumak kalbini parçalara ayırıyordu. İçinde birşeylerin koptuğunu hissediyordu. Herşeye rağmen bir gün daha bitmişti onsuz geçen bir gün onsuz bitmişti yine. Tam 22 gün olmuştu. Öldüğünden bu yana 22 gün geçmişti. Ona 22 yıl gibi gelmiş olsa da artık öldüğünü kabullenmeye başlamıştı.

Kendini uykunun kollarına bırakmadan önce "lütfen geri gel bırakma beni" diye mırıldandı.

(1 hafta sonra)

Yine eve gelmişti. Tekrar ve tekrar. Miya ve Lili artık jea'yi özlemişlerdi ve onun videolarını izledikleri de sesini duyunca miyavlamaları bunun en büyük göstergesiydi.

Minho bitmişti. Tam anlamıyla bitmişti. Bütün hayatı alt üst olmuştu. Sadece 29 günde olmuştu. Bugün de onsuz geçmiş ve onsuz bitecekti.

Kokusu gitmişti artık. Onun gibi kokusu da gitmişti. Ve artık Minho'yu ayakta tutabilecek birşey kalmamıştı. Özlemişti. Aslında özlemek kelimesinin bile yetersiz kalacağı kadar özlemişti. Jea'nin odasına gidip kendini yatağa attı. Kokusun aradı. Fakat kokusu gideli çok olmuştu. Cebindeki telefonun titremesiyle telefonunu çıkardı. Her zaman ki gibi Chan arıyordu.

Yatakta oturur pozisyona gelip telefonu açtı. Chan'nın her zamanki konuşmalarını dinlemek için ona odaklandı.

"Minho Jea'nin evindesin değil mi? Birazdan seni almaya geliyorum hazırlan."

"Hyung burada kal-"

"Minho bu çok önemli geliyorsun!"

"Peki bekliyorum"

Sıkıntıyla telefonu kapatıp cebine koydu. Zaten geldiğinde üzerini değiştirmediği için hazırlanması gerekmiyordu.

Yaklaşık 10 dakika sonra kapı çaldığında Chan heyecanla Minho'ya "hadi gidelim" dedi. Minho her zamanki ruhsuz ifadesiyle evden çıkıp Chan'ın arabasına bindi. Chan arabayı çalıştırıp ilerlemeye başladı. Minho merakına engel olamayıp "nereye" diye sordu. Chan onun sorusunu geçiştirerek "gidince görürsün" dedi. Zaten Minho'nun derdi başından aşkındı bu yüzden çok takılmadı.

Çok uzun olmayan bir yolculuktan sonra bı hastanenin önünde durunca Minho telaşla "diğerlerine birşey mi oldu!?" dedi. Chan ona cevap vermek yerine içeri doğru hızla ilerledi. Minho onun peşinde içeri girdiğinde asansöre binip 3. kata çıktılar. Minho asansörde daha fazla dayanamayıp "söyle artık ne oldu" dediğinde Chan gülerek "seni çok mutlu edecek birşey oldu" dedi. 3. kata geldiklerinde kolidorun sonundan dönünce bir odanın önünda Jea'nin bölüğünü ve üyeleri gördü.

Odanın önünde iki asker duruyordu. Minho olanlara anlam vermeyip kaşlarını çattı. Mina gözyaşları içinde gülümseyerek camı gösterdi. Minho yavaş ve titrek adımlarla cama yöneldiğinde gördüğü manzara gözlerindeki yaşların firar etmesine neden oldu. Üzerinde hastane kıyafetleri olan ve yatakta uzanarak ciddi bir ifadeyle yanındaki komutanları dinleyen Jea'nin gerçek olmadığını düşündü. Rüya olma olasılığı gerçek olma olasılığından daha fazlaydı. Eliyle kendini cimcirdi. Canı yandı. Bölüğe ve üyelere doğru döndü gözyaşları içinde "o gerçek mi?" diye sordu. Sesi çok güçsüz çıkmıştı. Gerçek olduğunu söylemeleri için herşeyini verebilirdi şuan. Herkes başını salladığında kapıya yöneldi. Minji onu durdurarak "Minho biraz daha bekle şuan komutanlar var. İçeri giremezsın hem o kadar bekledin biraz daha bekleyebilirsin" dedi sakince. Fakat şuan onu durdurabilecek hiçbir güç yoktu. Öldüğünü düşündüğü sevgilisi yaşıyordu ve ona biraz daha beklemesini mi söylüyordu?!

ASKER×SKZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin