Yavaş adımlarla onların yanına geldim. Birbirlerine sarılmış ağlıyorlar. Daha doğrusu bizimkiler ağlıyor. Bölük onları sakinleştirmekler meşgul. Minji benim yanıma geldi. Gözleri doluydu. "Özür dilerim benim yüzümden oldu."
Anlamayarak baktım ona benim yüzümden? Neden ki? Ne yapmıştı? "Ne senin yüzünden?" Minji'nin gözünden bir damla yaş düşerken arkadan diğerleri "senin yüzünden değildi. Bizde onun tek gitmesine izin verdik. Engellemeliydik." dedi yüksek sesle. Minji onlara dönüp "ONUNLA GİTMELİYDİM! YANLIZ BIRAKMAMAM LAZIMDI!" diye bağırdı. Bu dediklerinden hiçbir şey anlamamıştım. "NE OLDU ORADA? JEA NEDEN ÖLDÜ? NASIL OLDU BU?" diye bağırdığım da Chan beni tutup "biraz dinlensinler sakin ol sana herşeyi anlatacaklar."
Minji tekrar bana dönüp "dışarıda bekleyin ekipmanları bırakıp gelicez" dedi. Onu dinleyip arabaların yanına gittik. Biraz sonra onlarda gelmişti. Hiwa bize bir konum attı. Orada konuşacakmışız. Hızlıca arabalara binip atılan konuma ilerledik. Onlara sormam gereken yüzlerce soru vardı.
Sanırım Minji'nin evine gelmiştik. O önden eve girdi. Bizde arkasından içeri girdik. Herkes koltuklara oturduğunda bölüğün hepsi bana bakıyordu. Artık sabrımın son damlalarıda taşıyordu. "Orada... Görevde ne oldu?"
Minji başını kaldırıp dolu gözlerle konuştu. "Biz... geri dönüyorduk. Hepimiz farklı arabalarda gidiyorduk çünkü yanımızda yakaladığımız bazı teroristler vardı. Jea'nin arabasında çok önemli biri vardı. Onu konuştursak bütün çeteyi yakalayabilirdik. Bunu bildikleri için Jea'nin arabasını bombaladılar. O terörist de ölmüş. O şerefsizin tehlikeli olduğunu bildiği için kendi götürmek istedi. Engellemeliydim."
Başı ellerinin arasına alıp saçlarını karıştırdı. Olayı sindirdikten sonra konuşmaya başladım. "ben onun öldüğüne inanmıyorum. Bı şekilde kaçmış olmalı."
Bu sefer Mina gözlerinden akan birkaç damlayla konuştu. "İmkansız. Arabanın patladığını duyduğumuzda oraya gitmeye çalıştık. Bize ateş açtılar. Hem mermimiz çok azdı hemde yanımızda esirler olduğu için oraya yaklaşamadık. Yaklaşık iki saat orada kaldılar. Onlar gittikten sonra arabanın yanına gittik. Teröristin kanı vardı. Ön koltukta da Jea'nin kanı. Büyük ihtimal unniem... öldü."
"Hayır! Hissediyorum ya ölmedi! Ona zarar gelse hissederdim. Ölmedi. Hissediyorum yaşıyor o!" diye inkar etmeye başladım.
Sessizlik.
Herkes sessizce ağlıyordu.
Bitmişmiydi. Bu kadarmıydı. Onunla sadece 1,5 ay geçirebilmiştim. Bir kitap okumuştu jea ile tanışmadan önce. Çok ince bir kitaptı. Ama konusu beni etkilemişti. Şimdide öyle oldu. Kısa ama unutulmaz...
Biraz ağladıktan sonra aklıma jea ile ilgili onlara sormam gereken sorular geldi. "Siz inanmasanızda ben onun yaşadığını düşünüyorum. Vasiyetini ve eşyalarını dün aldım. Merak ettiğim birkaç şey var. Jea size babasından bahsetti mı?"
Hiwa yavaşca kafasını kaldırdı ve burukça gülümsedi. "İlk kez vasiyet yazdı. Ama hepinizden güzel yazdı. Ben ailesi ile ilgili soru sorduğumda 'ölürler benim için boşver' diyip geçirştiriyordu. Bana başka birşey anlatmadı."
Minji gözyaşlarını silip konuştu. "Eskiden çok mutlu bir ailesi varmış. Bir gece babası sarhoş bir şekilde eve gelmiş. Annesini ve onu dövmüş. Sonra arabaya bindirmiş. Sarhoş şekilde arabayı çok hızlı kullandığı için kaza yapmışlar. Annesi o kaza da ölmüş. Bu yüzden araba kullanma konusunda çok titiz. Kazadan sonra babası onu bir yetimhaneye bırakıp Türkiye'ye kaçmış. İki yıl önce tekrar Kore'ye dönmüş. Jea'yi takip ediyormuş. Onunla tekrar barışmak istiyormuş."
Sonra Minho'ya dönüp "niye soruyorsun?" diye sordu.
Hızlıca kafamı kaldırıp soruyu cevapladım. "Kutunun içinden telefonu çıktı. Babası ile arasında geçen konuşma dikkatimi çekti. O yüzden sordum. Birde jea hız yapmaktan, araba kullanırken kaza yapmaktan bile kaçınıyor ama motor kullanıyor. Bı arkadaşı ile konuşmasında jea motor kullanıyor. Hatta videosu var. 'Üzgün müsün?' diye falan soruyor. Jea motor kullanıyor ama üzülmesi ne alaka?"
Bu seferki soruma Yuna cevap verdi. "Jea sadece birşeye çok üzüldüğün de motor kullanıyor. Üzgünken de sinirli olduğu için çok hızlı kullanıyor. Ama bize söz verdi. 3 yıldır kullanmıyor. Kaza yapmasından korkuyoruz."
Onun bu cevabına şaşırmıştım. Şarkınca konuştum. "Ama bu konuşma 1,5 yıl önce gerçeklesmiş"
Yuna çokta umursamadan "demek ki sözünü tutmamış." dedi.
O konuşmadan sonra herkes yere bakıyordu. Sessizce. Çıt bile çıkmıyordu.
Akşama kadar ya ağladık ya da sessizce yerleri inceledik.
Gün o şekilde bitti. Ben kafamdaki karmaşa ile uyudum. Hala onun ölmediğine inanıyorum. Hissediyorum. Ölmedi jea. Ölmediyse nerede? O teröristler onu almış olabilir mi? Yaralı olabilir. Ya da onlar onu öldürüp cesedi aldılar. Ama neden. O ölseydi cesedini almazlardı. Yaralıysa onu konuşturmaya çalışıyor olabilirler. Onlardan kaçıp bir yerde saklanıyor olabilir. Aklımda milyonlarca ihtimal vardı.
...
Günler bu şekilde geçiyordu. Hala onun evine gitmemiştim. Fakat bugün bir karar aldım. Eve gideceğim. Kedilere bakmak için biri olacak evde demişti. Muhtemelen onun haberi yoktur. Jea sözde öldüğünden bu yana 4 gün geçmişti. Hala ölmediğine inancım tamdı.
Şirketteki işim bitmişti. Pratik odasından çıkarken Chan yanıma gelip "nereye" diye sordu.
"Jea'nin evine gideceğim. O gittiğinden beri hiç evine gitmedim. Lili ve Miya'yı görmek istiyorum. Ayrıca kendim gideceğim. İyiyim ben onun ölmediğini biliyorum. Benimle gelmene gerek yok."
Onun söyleyeceklerini bildiğim için tek seferde cevap verip otoparka indim. Hızlıca arabaya binip Jea'nin evine doğru ilerlemeye başladım.
Eve geldiğimde Jea'nin bana verdiği anahtarla kapıyı açtım. İçeri girip ayakkabılarımı çıkdım. Miya ve Lili yanıma geldi hızlıca. Herşeyden habersizlerdi. Dolmaya başlayan gözlerimle yere çöküp ikisini sevmeye başladım. "Annenizin görevi biraz uzadı. Ama geri gelecek. O gelene kadar uslu durmamızı istedi. Bu yüzden yaramazlık yok."
Yanına gelen kadınla kafasını kaldırdı Minho. Gözlerindeki yaşları geri gönderdi. Karşısındaki kadın onu baştan aşağı süzdükten sonra konuştu.
Bu bölümde bitti.
Muhtemelen bölümler bu aralıkla gelicek. Çok sık bölüm atamaya bilirim. Özür dilerim.
Fenerbahçe-Galatasaray maçının iptal olması bencede doğru bir karardı. Atatürk'e yapılan saygısızlığa göz yumamayız. İki takımlada gurur duyuyorum.
Neyse hikaye nasıl ilerliyor.
Satır arası karakterlere karşı olan yorumlarınızı bekliyorum.
İyi okumalar canlar😘😘😘
~861 kelime~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASKER×SKZ
Fiksi PenggemarStray kids'in koruması fakat bir asker Girl × Stray kids Ana üyemiz Minho arkadaşlar