Medya: Gözlüklü olan Şafak öbürü Halet.
Ertesi Gün...
"Efendim sıradaki haber ile yayına devam ediyoruz.Dün Korkuteli'nde yaşanan cinayetten sonra bu olayın Yazar Halet Merezoğlu tarafından yazılan "Şerbet Kuyusu" isimli kitapla benzerliği sosyal medyada gündem oldu.24 saat içinde stokları tükenen bu kitabın gerçekten cinayetle ilgisi olup olmadığını Halet Hanım'a sormak istiyoruz."
Spiker kadın elindeki mikrofonu bana uzattı.Bu haber uğruna sabah erkek saatlerde kapıma dayanmışlardı zaten. Hafifçe esnedikten sonra konuşmaya başladım.
"Öncelikle bu konunun benimle hiç alakası yok,bunu öğrendiğim zaten ben de epey rahatsız olmuştum. Yazdığım kitaplara bunca emek verirken bu olayı yüzünden adım lekelendi.Sebep olduklarımla değil, ortaya koyduklarımla tanınmak istiyorum.Bu yüzden en yakın zamanda zanlının bulunmasını talep ediyorum"
"Teşekkür ederiz Halet Hanım, bu cinayetin zanlısı zaten merkez tarafından bulunmaya çalışıyor. Başka söylemek istediğiniz bir şey var mı?"
Durakladım. "Hayır,sadece bu olayın en kısa sürede açığa kavuşturulmasını ve bir daha bu olayla anılmamayı istiyorum." Hafifçe gülümsedim,spiker de aynı şekilde gülümsedi. Kayıt bitince spiker "Röportaj için teşekkür ederiz."dedi. Eve geri yürürken gazeteciler fotoğrafımı çekmeye devam ediyordu. Yüzümü elimle kapattım çünkü fotoğrafımı çekmelerini istemiyordum.Daha hızlı koştum ve evin içine girdim.
Asansörle yukarı çıkıp daireme vardığımda cebimde duran telefonum çaldı.Çıkarıp baktığımda arayan kişinin annem olduğunu gördüm. Lanet olsun,kesin haberlerde beni gördü!
"Alo,anne." "Halet! Televizyonda gördüm seni ve ne olup bittiğini biliyorum!" "Anne gerçekten öyle bir şey yok!" "Senin için çok endişelendim,sana o lanet kitapları yazmayı bırak diye o kadar dedim!"
"Anne,cinayeti işleyen ben değilim ya..." "Bunu baban ve üvey babana da söyleyeceğim!"Üvey baba... Annem ve babam biz sekiz yaşındayken boşanmıştı ve annem ben on yaşındayken Bahtiyar Bey ile tanışmıştı.Daha sonra daha detaylı anlatırım,ama şunu söyleyebilirim ki Bahtiyar Bey'i "babam" olarak kabul etmiyorum. Bu nankörlük değil,kendisi çok iyi biri ama sonuçta gerçek babam hala yaşıyordu.
"Anne yapma..." "Kızım onlar...Onlar senin ailen,bunu bilmeleri gerekir."
"Özellikle Bahtiyar Bey öğrense ortalığı yıkar,lütfen." "Ona bir kez de 'baba' desen..." "O benim babam değil!" "Levent de senle çok ilgileniyor ya zaten,kafayı Şafak ile bozmuş.""Tamam anne,zaten hep aynı muhabbetler.Öptüm." "O kitapları yazmayı bırak!" "Hadiii!Öptüüüüüm!"
Telefonu kapattım,normalde annemi çok severim ama bazen tam bir zehir oluyordu.Ayrıca babam beni seviyordu, Şafak ile büyüdüğünü biliyorum ama onun kadar ben de onun kızıydım."Şafak,hadi ortalığı toplayalım.
Bahtiyar Bey her an evi basabilir!" "Bahtiyar baba mı?" "Bahtiyar baba ne ya? Sanki mafya gibi!" İkimiz de güldük. "Olsun o da babam sayılır." Odama gittim ve önce yatağımı düzelttim,sonra etrafı toparladım ve kuru toz aldım.Sevdiğim oda spreyini de sıkınca bal dök yala oldu. Sonra paspasla koridoru sildim,o sırada Şafak da sebze yemeği ve pilav hazırladı.Kedilerin kumunu temizleyip mamalarını verdikten sonra bir of çekerek yatağıma uzandım. Tam rahatlayacakken bir de telefon çalmasın mı? "Bahtiyar Bey ismiyle kayıtlı kişi arıyor...""Alo..." "Güzel kızım,ben de haberleri izledim.İyisin değil mi?" "Gerçekten iyiyim,bir şeye ihtiyacım yok." "Bir gelişme olursa bana haber ver,seni seviyorum.Anneni de kafana takma, sadece endişeli.Tutuklanacağından endişeleniyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntizar-Son Mürekkep
Gizem / GerilimBir cinayet kitabı başını en fazla ne kadar derde sokabilir? Halet Merezoğlu,adli tıptan mezun olduktan sonra işe atılmak yerine evinde polisiye kitapları yazan bir hanımdır.Ama ne yazık ki bu kitaplar çok satmaz,sadece bir avuç okuyucusu vardır.Ama...