Aylin ile birlikte bahçe kapısından içeri girdik. Kızın yanında cüce gibi kalıyordum resmen. Kız da boy 1.70 bir de topuklu giymiş en az beş santim. Benim boy 1.60. Aslında ben kısa değilim. Türkiye boy ortalamasının bir tık üzerindeydim hala. O fazla uzun.
Bahçede masayı hazırlayan hocaları gördüm. Oğuz da yanlarındaydı. Gözüm Aylin'e kaydı. Telefonu ile ilgileniyordu.
"İstersen sen içeriye geç. Ben arkandan gelirim."
"Artık yapacaklarıma da mı sen karar veriyorsun?"
"Ben sadece bir fikir sundum sana. Niye üstüme geliyorsun ya?!"
"Kanka çünkü her şeye maydanoz oluyorsun! Annem gibi davranıyorsun!"
"Sana ne oluyor Aylin? Derdin ne? Sıkıntının bende olduğunu düşünüyorsun ama en büyük sıkıntının davranışların olduğunu fark edemiyorsun! Tek suçlu ben miyim şimdi?!"
"Bana ne yapma-"
"Kızlar ne duruyorsunuz orada? Gelip yardım edecek misiniz bize? Bir tek biz yemeyeceğiz sonuçta."
Turgay Hoca'nın sesi ile birlikte aynı anda bakışlarımızı masaya çevirdik. Masanın başında durmuş Aylin'e bakan Oğuz'a çarptı gözlerim. Bir de Aylin'e baktım. O da Oğuz'a bakıyordu. Kendinden emin bir şekilde masaya doğru ilerledi. Ben de el mahkûm onun peşinden gittim.
"Tabi hocam. Ne yapmamızı istersiniz?"
"Bize mutfaktan iki tabak ve dolaptaki pastayı getirebilirseniz iyi olur."
Melehat Hoca'nın söylediğine başımı olumlu anlamda salladım. Ben önde Aylin arkada olmak üzere merdivenleri çıkmaya başladık. Mutfak ikinci kattaydı. Aylin'e kaçamak bakışlar atıyordum ama farkında bile değildi. Merdivenleri çıkarken gelen ses ile merdivenlerin başına baktım. Burak ile Tuğçe merdivenlerden iniyor. Tuğçe bir eli ile Burak'ın kolunu tutmuş hararetli bir şeyler anlatıyordu. Ben durunca Aylin de durdu ve benim baktığım yöne baktı. Bu bakış karşısındakini öldürebilecek kadar güçlüydü.
Burak nihayet Tuğçe'yi bırakıp bize döndüğünde şaşkınlıktan ağzı beş karış açık kaldı desem yeridir. Gözlerin de korku vardı. Bunlar hangi ara bu kadar yakınlaşmıltı ya? Bir de 'kankim' diyorum Aylin'e. O bana hiç bir şeyini anlatmıyor ama sıra bana gelince bülbül gibi şakıtıyor adamı. Anlamadım nasıl beceriyor.
"Aylin?"
Şimdi çok duygusal bir sahne gelecek. Kız adama bakar ve 'Artık bizden olamaz sen beni aldattın' der. Ve bu hikayede tek yanan kişi arkadaşından trip yiyen Kardelen olur.
Aylin basamakları hızla çıkıp Burak'ın yanından geçeceği sırada Burak kolunu tuttu.
"İki dakika benle gelir misin? Bir şey anlatacağım sana."
"İşim var benim, gelemem. Hocalar tabak istedi. Bırak kolumu!"
"Tabakları Kardelen ile Tuğçe götürür hocalara. Sen gel benimle."
Aylin'i kolundan çekerek yukarı çıkardı. Bende onların arkasından boş boş bakan Tuğçe'nin yanından geçip mutfağa girdim. Dolaptan iki tabak çıkardım. Tuğçe kapıdan içeri girdi.
"Nasıl yardımcı olabilirim?"
Tuğçe'ye baktım. Yüzü çok güzeldi. Sanırım sınıfın en çirkin kızı benim. Allah'ın şu kızın yüzündeki güzelliğin çeyreğini bana verseydin günde üç kere şükür namazı kılardım. Ama nerede.
"Dolapta pasta varmış onu alabilirsin."
Tuğçe pastayı dolaptan çıkardığında ben de tabakları elime aldım. Birlikte mutfaktan çıktık. Aklım hala Aylin'deydi. Ne konuşuyorlar? Geldiğinde Aylin'e de soramam çünkü hanımefendi bana tripli. Şimdi ben ölürüm meraktan.
"Ne zamam olmuş bu?"
"Hıı? Ne ne zaman olmuş?"
"Aylin ile Burak'ı diyorum. Hangi ara bu kadar samimi oldular?"
"O mu? Onu ben de bilmiyorum işte. Bana anlatmadı. Soğuk davranıyor son bir kaç gündür."
"Anladım. Ama ben hiç yakıştıramadım."
"Ne halleri varsa görsünler."
Bahçeye indik ve tabaklar ile pastayı masaya bıraktık. Bahçe kapısından Gizem içeri girdi. Beni gördü ve masaya doğru ilerledi. Kırmızı dar bir kıyafet giymişti ve fiziği ile mükemmel bir uyum içindeydi. Yanıma gelip bana kocaman sarıldı.
"Kanka ben çok heyecanlıyım ya! İçimde bir şeyler kıpır kıpır oluyor böyle!"
Bunları söylerken benden ayrılmış ve elleri ile bana anlatmaya çalışıyordu.
"Tuğçe, çok güzel olmuşsun."
"Sen de öylesin."
Birbirlerine sarıldıklarında hemen araya girdim.
"Niye ben güzel olmamış mıyım?"
"Sen de çok güzel olmuşsun tabi. Ama Tuğçe ilk gözüme çarptı."
Ona aynen der gibi başımı salladım.
"Aylin nerede? Siz bereber gelmediniz mi?"
"İçer de o. Gelir birazdan."
Hakikatten nerede kaldı bu kız?
"Ben gidip bir bakayım."
Merdivenlerden çıkarken Burak ile Aylin de geldi. Burak Aylin'e bir şeyler anlatıyordu ve Aylin kahkahalarla gülüyordu. Ne yaşadınız be?
"Sonra ne oldu peki?"
"Bayağı bir karıştı oralar. Ben yanlışlıkla gidip bizim Atakan'a söylemişim."
Onlar beni görünce anında sustular. Tabi Aylin'in yüzündeki gülümseme silinmemişti.
"Diğerleri sınıfta mı?"
"Aynen sınıftalar."
"Ben gidip çağırayım."
Gizem arkamdan seslendi.
"Nereye gidiyorsun?"
"Sınıftakileri çağıracağım."
"Bekle bende geliyorum."
Birlikte sınıfa çıktık. Sınıfta yedi kişi vardı. Ayla ağlıyor mu ya?
"Ayla iyi misin?"
Birden konuştuğum için irkilmişti.
"İ-iyiyim. Sadece duygulandım biraz."
"Takma kafana o kadar gel aşağı inelim."
"Arkadaşlar hadi herkes aşağı. Biraz partileyelim."
Gizem asla yerinde duramazdı. Çok enerjik bir kızdı. Hep birlikte aşağı indik. Hocalar görünürde yoktu. Masanın başına toplandık eçvr bazılarından yemekler ile ilgili iltifatlar gelmeye başladı. Bazıları yemeklere abanırken bir müzik sesi yükseldi hoparlörden. Bu benim en sevdiğim şarkıydı.
'Sevgi anlaşmak değildir
Nedensiz de sevilir
Bazen küçük bir an için
Ömür bile verilir.'Gizem'in elimden tutum ve onu dansa kaldırdım. Birlikte dans etmeye başladık.
![](https://img.wattpad.com/cover/362195566-288-k285630.jpg)