𝙼𝚊𝚛𝚒𝚎 𝚕𝚊𝚟𝚎𝚊𝚞 - 𝙶𝚊𝚢

Düğüm-3 zindan

Bulunduğumuz konum mekan yer bizim benliğimizden ödün verirmi ?
Mümkün değil , bataklıkta bi tavuz kuşu gibiyiz. Bulunduğumuz hiçbir mekan yer ne olduğumuzu ve yatta ne olacağımızı etkilemez etkilememeli. Zindanın boş duvarlarıyla bakışıyordu zarif cadı tamda gücünün tohumuna ulaşırken bu zindanda nerden çıkmıştı. Nasıl devam edeceğini bilmiyordu . Geceden beri uyuyordur lordun sabah onu uyandıracağını düşünmüştü ama gelen kimse yoktu. Ne olduğunu bilmemesine rağmen neden zindana atarki beni.

Siyah 3 metre dev gibi atından indi gecelerin efendisi. Gündüz ülkesinin kalesinin öndündeydi. Herşey nasıl zıttı ona , gecenin zifiri siyahı ile işlenmiş pelerini bu beyazın en saf tonu ile döşenmiş kalede nasıl belli ediyordu kendini. Attığı adım ile kalenin kapıları sonuna kadar açılmış muhafızlar reverans vermişti gecelerin efendisine.

Attığı her adım ile gücün beden bulmuş halini kanıtlıyordu. Saf güç ve korku yayıyordu bakışları ve adım sesleriyle.
"Gecelerin lordu ile tekrar karşılaşmak şereftir" bu konuşan kalenin yeni sahibi apollondan başkası değildi. Apollo başlarında sırasıyla kıdemliler dizilmişti kalenin avlusuna. Herbiri reveransını vermişti lorda. "Bende aynı duygulardayım demek isterdim fakat değilim."

Cümlesini bitirdiği gibi herkesi es geçip kalenin içine doğru adımlamaya başladı. Lord kuşkusuz kendi ülkesini hariç her ülkenin ortak imparatoru konumundaydı. 2 bin yıl önce gündüzü gece yaparak gündüz ülkesini yenmişti. Ögünden bu yana herkes sesini çıkaramaz olmuştu gece imparatorluğuna. Lord adımlarını kalenin kraliçesi ayamanın yönlendirmesi ile dev salona atmıştı. "Ama sizi görmek bir şereftir madam ayama" kraliçe tebessüm etti lorda.

Ayama bir çok destek vermişti lorda , lord bu destekleri unutacak değildi. Kraliçenin hatrına amcasına elini sürmemişti yoksa çoktan kendisi alırdı canını. Fakat oğlu apollonun taht için babasını devirdiğini düşünüyordu.
"Şüphelerimde haklımıyım ayama "
Ayama sadece başını eğdi bu lord içim yeterli cevaptı. "Merak etme oğlunu nekadar çok sevdiğini biliyorum , benim için değerin büyük tabi oğlun şansını zorlamadıkça."

Lordun taş kalbinde sadece bir elin parmaklarını geçmicek kadar hatır sahibi insanlar vardı. Milyonlarca yılı barındırdığı bu bedeninde bukadar az insana değer vermesi ne yazıktı değilmi.
"Neden memnun değilsiniz sayın mattew " oturdukları gibi söze girdi apollo. Lord sen biliyorsun dercesine bakışlarını yeni krala dikti. "Aklınızdakileri anlıyorum lakin bu bizim politika meselelerimiz siz bunları düşünmeyiniz . Bizim dostluğumuz önemlidir." Lordun tek kaşı havaya kalktı demekki babasını gerçektende öldürmüştü ve bunu kabul ediyordu.
"Ne şartı ? Değiştirmek istediğin bir maddemi var "

"Bize koyduğunuz bazı sınırlar var , güneşin gücü ile aydınlattığımız bize kaynak sağlayan tombre taşının yarısından az bir kısmı sizin himayeniz altında onları geri istiyorum " . Lord gözünü dikti apollona bu taş sayesinde güneş krallığınada hükmü geçiyordu lordun ve bir kısım daha istiyordu demek. "Size verdiğim ve masaya oturmanızı sağladığım kısım gayet yeterli ."

Apollo sıkıntıyla nefes verdi "siz gecenin ve karanlığın sahibisiniz , ışık hüzmesi dağıtan taş bizim hakkımız " . Lord önündeki deriden sayfalara başını çevirdi. "Diğer maddelere geç başka ne var " . Lordun konuyu Ciddiye bile almaması apollonun sinirini bozmuştu.
Apollo maddeleri anlatırken kardeşi alexe bakış attı , bunlarla ilgilen dercesine. Aklı cadısındaydı lordun. Sahi cadı ne yapıyordu ?

Cadı ne yapacağını düşünürken aklına bu zindandan çıkmak geldi en azından odasına gitse bu gecelikten kurtulsam diye düşündü. "Ya ma ten tolkebist "
Kapı yerinden milim bile oynamamıştı. Elini demir kapıya sürünce kapının mühürlendiğini hisseti . Lord cadının kaçacağını hesap etmiş demekki. Zaten lordda bi garip haller olduğunu düşündü . Bu aralar pek ona uğramıyordu , sadece zindana atıp mühürleyip gitmesi bi garipti .

Defalarca denesede kıramıyordu eski cadı. Ne kadarda güçlü olduğunu daha yeni anlıyordu lordun. Demekki lord izin vermezse cadı lorda hiçbirşey yapamacaktı. Tüm gücünü bilgisini göndermesine rağmen mühürde çizik bile olmamıştı. Gecenin gücünü nasıl itaat ettiriyordu matthew . Başka çözüm bulmak istiyordu cadı. Madem burdan çıkamıyordu ikinci elementinin düğümünü atacaktı. Bu taştan yerde ancak toprak elementine odaklanabilirdi başarabilseydi.

Zindanın ortasına geçti zarif cadı .
"Mon be eate mix jujjaan " yerden havalandı cadı transına geçti. "Oluşumun sahibi, ilk parça , ilk toplayan evrenlerin ilk taşı kahinatın annesi ve babası ben poena kadim büyücü sizi çağırıyorum"
Beyazın en saf tonu ile kahverenginin en koyu hali ile iki silüet belirdi cadının zihninde. İlk anne ve ilk baba herzamnki samimiyetleriyle buradaydı.

"Büyünün ilk ve son çocuğu bizden ne ister ? "
"İlkler yolumu bildim gördüm sizden kabulunuzu isterim"
"Bizler kainatın oluşmasını sağlayan bir kum tanesiyiz en güçlülerdeniz sınavımıza hazır değilsiniz "
Cadının kaşları çatıldı ne demek hazır değildim , ne isticeklerdiki.

"Sayın ilkler bana denemem için şans verin lütfen"
"Bir kum tanesi bir çöl bir çöl bazen toprak toprak bazen dağ dağ bazen çamur  bu kalenin taşlarını kale sahibine gönder göster biz kum tanelerine" cadının kaşları çatıldı. Burdan nasıl matthewe gönderecekti bu çok zordu. "İlkler bana biraz zaman verin " ilk anne ilk baba saniyesinde ortadan kaybolmuştı. Cadı transından yavaşça yere indi.

Eğer onların yanında ilk denemede yapamasaydı sonuç ne olurdu kestiremiyordu. İlkler ondan bir eliyle evriltmeyi diğer eliyle taşı sahibine göndermesini istemişti bu onu cidden çok zorlicaktı. Zor olanından denemeye başladı zarif cadı. "Yokha minsittar bi vux " kalenin bahçesini zihniyle geziyordu zarif cadı gözüne kestirdiği taşı kelimelerini tekrar ederek yerinden oynattı. Matthewi hissetmeye başladı cadı lakin kale içinde hissedemiyordu .

Ne matthew kalede değilmiydi yani , ülke sınırlarında hissetmeye çalıştı lakin hissedemiyordu gecelerin efendisi kendisini hiç gizlemezdiki nerdeydi bu adam . Demekki onu zindana bu yüzden atmıştı lord ülkeden çıkmıştı. Cadı kadim büyüsünü yapmaya başladı" ene temartü mi hol , aybi maapsle mikste " cadının büyüsü bittiği gibi alnında daire oluştu. Daire parladıkça parlıyordu , en son mavi olunca lordun yerini bulmuştu. Burada ne işin var matthew diye aklından geçirdi cadı.

Daha önemlisi nasıl oraya o taşı büyüsüz gönderecekti. Saf toprak elementinin gücü ile oraya taşıması gerekiyordu ama gücü buna yetermi bilmiyordu zarif cadı ama denicekti  buna mecburdu. Büyüsünü değiştirdi zarif cadı. " Yokha minsittar bi vux " taşı yerinden oynatmaya başladı. Parmaklarını oynatarak kalenin dışında yer kabuğunu açtı zarif cadı. Taşı içine gönderdi , taş son sürat bi hızla ilerlemeye başlayınca cadı doğru yolda olduğunu anladı ve hemen büyüyü bitirdi. İlk anne ile ilk babayı çağırabilirdi gücü tükenmeden hemen göstermesi gerekiyordu.

Tekrar trans halinde büyüsünü yapıp çağırdı ilkleri  " göster bizlere kadim büyücü yarat ve gönder" . Zarif cadı ellerini birleştirdi havada " dimme bix homte sallkit biç monte " bahçedeki çamurdan top havalandı itaat etti zarif cadıya . Çamurdan toprak bin bir parçaya ayrıldı , çöl kumları gibi tane taneye dönüştü sonra kaya gibi sert hale evirdi yumuşayıp tuğla halini aldı en son .  Cadı tekrardan büyüsünü yaptı
"Yokha minsittar bi vux " yer kabuğu yarıldı ve cadı tuğlayı içine fırlattı. Tuğla son sürat ilerliyordu lakin cadının elleri titremeye başlamıştı bu çok yorucu olmaya başlamıştı.

Taş tam lordun bulunduğu mülkün yer kabuğunun altındaydı. Cadı gücünün son zemrelerindeydi. Büyüsüz sadece elementlerle bunları yapmak zor geliyordu. Ellerini yukarı kaldırdığı an taş lordun sandalyesinin yanına kadar her katmanı dele dele çıktı .

"Biz ilk kum tanesi ilk dağ ilk gezegen tüm kainatın yapı taşlarıyız ben baba sana toprağı bağışladım , ben anne sana toprağı bağışladım . " saniyesinde ilkler kayboldu . Büyüsüz sadece element yöneterek yaratıp ulaştırma sınavını geçmişti zarif cadı lakin sadece sınavı değil kendindende geçmişti. Transından indiği gibi bayılmıştı zarif cadı.

Nasıl buluyorsunuz akışı 🤍🤍🤍🤍