Otuzlu yaşlarıma geldim. Hala ilk günkü gibi seni seviyorum. Evlenmedim, hayatıma birini almadım, alamadım zaten... Bıraktığın gibiyim diyemem çünkü duygularım değişti. En son seni sevdiğimde duygularımı hissetmiştim, şimdi o duygular paramparça...
1. Bölüm
"Derler ki içine oturan bir acı varsa geçmez. Kaç yaşında olursan ol hissettiklerin ilk günkü gibi kalır"Sarhoşluğum bugünlerde geçmiyor. O kız çocuğu aklımı bulandırıyor, beni eski anılarıma götürüyor. Kaç kere şu lanet masaya oturup, elime kalemi alıp bırakıyorum. Otuzlu yaşlarındayım ve içime oturan acıyı anlatmam gerek, eğer anlatmamayı tercih edersem kendimi harap etmiş olacağım. Şimdi oturmuş burada sizlere hikayemi anlatıyorum. Benim için çok zor bir süreç. Yaşadıklarım, sevdiklerim, uğruna ölüp bittiklerim, acılarım ve kederlerim... O aptal kız çocuğu, nereden çıktı karşıma nereden yazdım, yazmaz olaydım. O küçük velet geçmişimin kapanmış yaralarını kanatıyor. Şimdi oturdum masaya, düşüncelerim paramparça, nereden başlayacağımı ne yazacağımı bilmiyorum. Elim kaleme uzanıyor, kalemi elime alıyorum, gözümde eski bir anı, kulağıma Müslüm Gürses'in şarkılarından biri "her şeyde sen varsın, unutamadım" çalıyor. Doğru, ben seni hiç bir zaman unutamadım, unutamadım lan! Gözümden bir damla yaş süzülüyor, elimde ki kalemi ortadan ikiye kırıyorum. Oturduğum sandalyeyi bir köşeye fırlatıyor ve buzdolabına doğru ilerliyorum. Dolapta duran yarılanmış rakıyı alıyor, bardağa boca ediyorum. Camın önüne doğru ilerliyor, camı acıyor bir dal sigara yakıyorum. Karşı apartmana bakıyorum, olacak iş mi diyorum kendi, kendime... Elimdeki sigarayı dudaklarımın arasına alıyorum, içime dolduruyorum o zehirli dumanı. Kafamı gökyüzünün karanlığına kaldırıyorum, yıldızlar parlamıyor ama o velet in gözleri her şeyi biliyormuş gibi parlıyor... Pencereyi kapatıyor mermere koyduğum rakıyı bir dikişte içiyorum. Hikayemi anlatacağım masaya nefretle bakıyor, kendimi yatağın üzerine atıyorum. Kulağıma telefonumun sesi geliyor, duyuyorum ama açmak istemiyorum. Bir kaç kere çalıyor, açmıyorum sonra kendiliğinden kapanıyor. Ayaklarımı kendime doğru çekiyor yatakta iki büklüm oluyorum, kollarımın arasına yastığımı alıyorum. Uyumaya çalışıyorum ama bir türlü uyku tutmuyor, yatakta bir sağa bir sola dönüp duruyorum. Gözlerimi bir acıyor, bir kapatıyorum sonunda kendimi odadan çıkmış buluyorum. Etrafıma bakıyor pencerenin önüne gidiyor bir dal sigara yine yakıyorum. Evin sessizliğini dinliyorum, annem babam çoktan uyumuş ben ise geçmeyen saatleri sayıyorum... Sigaram yarılanıyor, saat gece üçü on geçiyor. Oturduğum yerden kalkıyorum odama giriyorum tekrardan kendimi yatağıma atıyorum. Beynim sürekli geçmişime gidiyor ve bu olay benim canımı sıkıyor. Gözlerimi tavana diktiğim sürede telefonuma bildirim sesi geliyor, yerimden kalkıp telefona bakmak istemiyorum. Gözlerimi sıkıca sıkıyorum, gözümün önüne yüzü geliyor hızlıca gözlerimi açıyorum, odadan dışarıya çıkıp tuvalete doğru koşuyorum. Aynada yüzüme bakıyorum, yüzüm gittikçe daha da çöküyor. Suyu acıyorum, soğuk suyu yüzüme çarpıyorum, kafamı musluğun altına sokuyorum. Beynim kırk yerinden çatlıyor, tuvaletten çıkıyor mutfak dolabından bir tane ağrı kesici alıp içiyorum. Saat dört buçuk artık uyumam lazım diyorum kendime... Odama giriyor yatağımın üzerindeki ince nevresini alıyor oturma odasındaki koltuğa uzanıyorum. Bir kaç dakika sonra gözlerim kapanıyor, kendimi uykuya teslim ediyorum. Bir kaç saat sonra uyanıyor oturma odasından çıkıyor kendi odama doğru ilerliyorum. Odaya giriyor bir köşeye attığım sandalyemi yerden kaldırıyorum, yerine koyuyorum. Kırdığım kalemi elime alıyorum sebepsizce bakıyorum. O kaleme baktığımda bir geçmiş kendime baktığımda ise sadece bir harabe... Kalem elimde yatağımın üzerine oturuyorum, aklım yine çocukluğuma gidiyor gözümün önüne yeşil camdan bilyeler geliyor sonra o kırmızı topuklular ve kocaman gülüş. Gülümsüyorum kendi kendime gülümsemem kahkahaya dönüşüyor, sesim odada yankı yapıyor. Gülerek kendimi yatağa atıyorum gözümden yaş gelene kadar gülüyorum. Gözümden akan yaşları siliyorum ayağa kalkıyor, kalemi masaya bırakıyorum, telefonu elime alıyorum bir cevapsız arama ve otuz altı tane okunmamış mesaj görüyorum. Telefonun mesaj sayfasına giriyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLFİRUZ
Non-FictionBir tarafta günahkar bir kadın, diğer tarafta duygularını kaybetmiş bir adam. Ve ortada kalmış masum bir kız "Her birimizin hikayesi farklıdır"