*

42 5 1
                                    

Firuze

                         3. Bölüm

Uykusuz kaldığımız yaşlar, en çok uyumak istediğimiz zamanlardı...

Uyandığımda bedenimde bir ağrı hissettiğimi fark ettim. Ağrı vücudumu sarmıştı en çok kasıklarımı, kendime geldiğimde yataktan doğruldum, etrafıma baktım yorganı üzerimden attım ve kendimi çıplak gördüm. Hemen yataktan çıkıp yerde duran kıyafetlerimi üzerime giydim. Odadan çıkarak salona doğru ilerledim, Helin salonda yoktu evden çıkıcakken su sesi geldi, dönüp baktığımda Helin'in banyodan çıktığını gördüm. Hızlıca ona doğru yaklaştım üzerinde beyaz bornozu vardı. Yanına yaklaşarak bir tokat attım. Tokatı attığım yanağını tuttu, gözlerimin içerisine baktı, ben çok korkuyordum o ise sinirlenmişti.

"Sen. Sen bana ne yaptın!" Dedim. Kelimeler yok olmuştu, gözlerim dolmuştu. Ağlıyordum karşımdaki ise gözyaşlarımı silmeye benimle konuşmaya çalışıyordu. Ağlayarak o evden çıktım, arkama bile bakmadan gittim. Kendi evime girmeden merdivene çöktüm, eve girsem annemin yüzüne nasıl bakıcaktım. Apartmanda ağlarken kapı komşumuz önüme dikildi yerden kafamı kaldırdım bir an için sonra merdivenden kalkıp eve girdim.

"Ömer evladım nerelerdeydin. Bak, bak cevapta verilmiyor herhalde" arkam anneme dönük bir şekilde banyoya girdim. Üzerimdeki kıyafetleri çıkardım suyu açtım, suyun altına oturdum saatlerce ağladım. Ben kendimden utandım.

                            
                                 &

Firuzeyle tanıştığım bu gün iki gün oldu. Bakılırsa konuşmuyoruz, birbirimizi gördüğümüzde tebessüm ederek selamlaşıyoruz; her saat başı oturduğum yerden kalkıyor, dükkanın önüne çıkıyor bir kaç dakika durduktan sonra yine dükkana geçiyorum. Firuzeyi gördüğümden beri içerimde bir ateş yanıyor, biliyorum yeni harlayan bir ateş değil bu, eskiye dair yıpranmış bir köz. Yüreğimdeki ağrı avuçlarımın içerisine dağılıyor bütün bedenim titriyor... Masanın üzerindeki yarım bıraktığım kahveyi içiyorum. Elimdeki telefonu açıyor Instagrama giriyorum, arama motoruna Firuze Çakır yazıyorum. Bir kaç kişi çıkıyor ilerlediğimde ise Firuzeyi görüyorum. Üzerine tıklayarak profiline giriyorum, profili gizli sadece profil fotoğrafını görebiliyorum. Üzerinde krem rengi kolları kısa bir elbise, saçları uzun dalgalı, gece çekilen bir fotoğraf. Nedense içimdeki ses Firuzeyle konuşmak istiyor. Yerimde duramıyorum, yazsam mı yazmasam mı diye düşünüyorum. Telefonu bırakıp gelen iki müşteriyle ilgenmeye başlıyorum... Saat sekiz buçuk dükkanı kapatıp eve geçiyorum, evde tek başıma koltuğa yayılmış bir halde Firuzenin fotoğrafına bakıyorum. Firuze beni sanki kendine çekiyor, ona yazmamak için kendimi tutsamda fotoğrafına gözlerim dalıp gidiyor.  Saat on iki buçuk hala telefon elimde, ben galiba birazda korkuyorum. Hay Allah korkuda şimdi nerden çıktı,  Acaba istek atsam yanlış anlarmıydı? Telefonu elimden bırakıp paketten bir dal sigara yaktım. Eve geldiğimden beri bu sekizinci sigaramdı. Sigaram yarılandığı esnada telefonumu alarak o isteği Firuzeye attım, atar atmazda telefonu elimden koltuğun üzerine atıp cam kenarına geçtim. Saatime baktığımda aradan sadece üç dakika geçmişti, pencereyi açarak dokuzuncu sigaramı yaktım, saat on ikiyi  kırk geçiyordu. Camın önünden ayrıldım isteği geri çekmek için ilerledim telefonu elime aldım tam o sırada ekranda Firuzeçakır isteğinizi kabul etti, Firuzeçakır sizi takip etmeye başladı yazılarını gördüm. Koltuğa çökerek sigaramı söndürdüm ilk defa bir sigaramı bitirmeden söndürüyordum. Profiline girerek sayfasına baktım. Öne çıkanlarında kitap alıntıları, kedi fotoğrafları ve manzara fotoğrafları vardı. Sayfasında ise sadece bir tane fotoğraf vardı oda ailesi olmalıydı; üç kişilik bir aile bana bakıyordu, gözlerinin içleri parlıyordu, Firuze ortada sağ tarafında babası sol tarafında ise annesi duruyordu, annesi siyah saçlı, yeşil gözlü orta boylarda bir bayandı Firuze annesine benziyordu. Babası orta boyda, mavi gözlü, saçları beyazlamış bir adamdı. Mesaj kısmına girdim, mesaj bölümüne tıkladım, yazmaya başladım.

"Uyumadın mı?" Yazdım sildim. Ne yazacaktım ki bilmiyordum. Uzun zaman olmuştu bir kızla mesajlaşmadığım, acaba bana nasıl davranırdı, kapanan telefonumun ekranını açtım.

"Selam" yazıp göndere bastım. Aradan fazla geçmeden mesaj gelmişti.

"Selam" yazmıştı. Neydi şimdi bu insan başka bir şey daha yazardı da konu uzardı ben şimdi ne yapıcam resmen konu bitmişti.

"Naber Firuze" yazdım. Aradan tamı tamına on beş dakika geçmişti ve cevap öyle gelmişti.

"Teşekkür ederim iyiyim Ömer sen?"

"Bende İyiyim yazdım ama bir sorun olmaz umarım."

"Yok yok olmaz" yazdı. Firuze'yi ilk gördüğüm günden beri yaşını çok merak ediyordum. Acaba yaşını sorsam ayıp olur muydu?

"Firuze" yazıp gönderdim. Cevap beş dakika sonra gelmişti.

"Efendim Ömer" yazmıştı.

"Kaç yaşındasın" yazdım ve gönderdim mesaj anında görüldü. Bir kaç saniye içerisinde yazıyor oldu ama cevap yine yoktu.

"17 Sen?" Yazmıştı. Ne? Ne şimdi Firuze onyedi  yaşındamıydı.

"Ben 33 yaşındayım" yazıp mesaj sayfasından çıkmıştım. Telefonuma bildirim sesi gelerek yeniden mesaj sayfasına girdim.

"Hım anladım" yazmıştı. Ömer ne bekliyordunki kız daha küçüktü. Sen ne kadarda onu yirmi yaşında sansanda o onyedi yaşındaydı, bu gerçeği değiştiremezdim.

"Sen aslen nerelisin Ankara'ya neden taşındınız" yazdım yolladım.

"Babam Ordulu annem İstanbullu benim babam yani yüzbaşı Süleyman Çakır yüzünden Ankaradayız." Yazdı. Demekki Firuzenin babası askerdi.  Cevap yazıcakken bir yeni mesaj daha gönderdi uyumak istediğini dile getirdi, iyi geceler yazarak konuyu kapattım. İçim rahatlamıştı o içimdeki his geçmişti Firuzeyle konuşmuştum, kolumdaki saate baktım saat iki otuzdu telefonu bırakıp olduğum yere kıvrıldım. Yarın yeni bir gündü ve yarın kimse ne olacağını bilemezdi...

Hello😘
Arkadaşlar bölümleri okuyorsanız yorum yapıp yıldızlarsanız hikayemizi daha çok kişi okur. Benim için yorum atmanız çok önemli hikayenin gidişi için... Hepinizi seviyorum 🫶

DİLFİRUZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin