Anılar saklıyorum, defterimin bir köşesinde...
8. BölümYaşımın tekrar sayılmasını istiyorum. Geçersiz sayılan yıllarım var.
&
Saat bilmem kaç, artık bir önemi de yok geçip giden zamanın.. oturuyorum öyle, sanki ayağımda pırangalar var. Çözemiyorum, kalkamıyorum. Yerime saplandım, çıkamıyorum. Bir kaç gün önce ne kadarda iyiydim oysaki;
0542******* "o kadar çok istedin ki numaramı al sana numara kaydederseniz, sevinirim ŞAHİNOĞLU" yazdı. Soy ismimle hitap etmesi çok hoşuma gitti.. WhatsApp'a girerek
"Teşekkür ederim" yazdım. Ardından numarasını "Firuze Çakır" diye kaydettim. Mesajımı sadece beğenmişti bende bir daha yazmamıştım. Kolumdaki Gold saatime baktığımda, saat bire on vardı. Eve gittiğim zaman Meltem Ablamın uyumadığını balkonda tek başına oturduğunu gördüm. Usulca yaklaştım kollarımı boynuma doladım, yanağına bir öpücük bıraktım. Ablamda kollarını kollarıma doladı.
"Geç otur karşıma seninle bir şey konuşucam Ömer" dedi. Karşısındaki tabureyi çekerek oturdum az çok ne diyeceğini tahmin ediyordum.
"Ömer bak ablam bana yine kızıcaksın ama artık yaşın geçiyor. Evlensen mi?" Dedi. Tahminim doğruydu zaten her geldiğinde Meltem ile evlilik konusu acıyordu.
"Ablam" dedim. Sözümü böldü kendisi konuşmaya devam etti.
"Canım kardeşim bak bizim ordan bir kız var 27 yaşında ismi Miray. Hem ev kızı bize de uygun, bir tanışsan diyorum" dedi. Ablamı sakince dinledim ama tanışmakta görüşmekte istemiyordum.
"Abla beni zorlama istemiyorum" dedim. Ayağa kalktım içeri geçecekken
"Unutamıyorsun dimi Helin'i" dedi. Haklı mıydı, unutamıyor muydum? Yoksa bana yaptıklarını, geceler boyu ağlattığını mı kendime yediremiyordum. Seviyor muydum, yoksa nefret mi ediyordum. Ablama dönerek "artık bilmiyorum" dedim. Kapıdan çıktım odama geçtim, odamda Figen ablamın oğlu Kadir vardı. Kadir 24 yaşındaydı. Üzerimdeki tişörtü çıkarıp akletle kaldım. Pencerenin camını açarak yatağın boş tarafına geçerek uzandım. Kadir yatağın sağında ben solunda yatıyordum. Telefonumu elime aldım saat üçtü Instagram'a girdim. Eskiden konuştuğum bir kaç kadının fotoğraflarına baktım, yaşları bana uygundu ama ben evlenmek istemiyordum. Elime yeniden aldığım telefonumla Firuzeye yazdım. Mesaj anında geldi uyumuyordu.
"Uyumuyorsun değil mi?" Yazdım.
"Uyumuyorum" yazdı.
"Peki ne yapıyorsun" yazdım.
"Yatağın içinde uzanıyorum" yazdı.
"Ne güzel" yazdım, yolladım anında mesaj görüldü.
"Sen ne yapıyorsun" yazdı.
"Aynı şekil bende" yazdım. Yazmaya devam ettim.
"Gel yanıma birlikte sarılıp uyuyalım" yazdım.
"İkimiz mi?" Yazdı.
"Evet" yazdım.
"Tamam uyuyabiliriz" yazdı.
"Ama ben gerçek olmayan bir şeyi istemiyorum" yazdı.
"Bir gün sarılıp uyuruz Firuzem" yazdım.
"Demek Firuzem" yazdı. Mesajına güldüm bilerek yazmıştım. Kendimi ona aşık etmek istiyordum, çünkü ondan almak istediğim bir şey vardı. Telefonumu kapatarak uykuya daldım .
&
Pazar sabahı ablamlar bizde, babam bütün çocuklarım, torunlarım buradayken meşhur pazar kahvaltısını yapalım diyor. Eskisi gibi olur mu bilemem ama üzerimi değiştirip apartmanın önüne çıkıyorum. Saçlarımı arabamın aynasında düzelterek yürümeye başlıyorum. Arkamdan bir ses sesleniyor "Ömer bir dakika bekler misin?" Ses yabancı geliyor, arkamı dönüp bakıyorum. Seslenen kişinin Firuze olduğunu görüyorum; üzerinde gri eşofman takımları var, saçları salık hızlı adımlarla yanıma yaklaşıyor, Firuzeye bakıyorum, onu bekliyorum. Yanıma geliyor "günaydın" diyor. Boğazımı temizleyerek "günaydın" diyorum.
"Sabah sabah hayırdır nereye" diyorum.
"Fırına sıcacık ekmek almaya" diyor. Beynimin içinde ses dalgalanıyor "Fırına sıcacık ekmek almaya" dejavu yaşıyorum her, her geçen gün...
Aldığım ekmeklerle eve geçiyorum, kahvaltı ediyoruz. Ablamlar gidiyor, bayram bitiyor. Akşam oluyor karanlık çöküyor. Deri ceketimi aldığım gibi meyhanenin yolunu tutuyorum. Masalardan birine geçiyorum yanıma İdris Amcanın oğlu geliyor "Ömer abi ne alırsın ne getireyim" diyor. Bir kaç dakika sonra genç oğlanın yüzüne bakıyorum. Masama rakı getirmesini söylüyorum. "Ömer abi sadece rakı mı?" Diyor. Sadece rakı içmek istiyorum, yanında meze dahi hiç bir şey istemiyorum. Çocuğa cevap vermiyorum, yarım saat sonra yanıma İdris Amaca geliyor elinde bakırdan bir tepsi içinde rakı bardağı, beyaz peynir, cacık, ciğer, kavun, çatal.. tepsiyle birlikte masama oturuyor tepsiden yiyecekleri masaya yerleştiriyor hepsini özenle diziyor.
"Oğlum rakıyı getir" diyor, İdris Amca
"Buz mu, soğuk su mu?" Diye. Soruyor bana yüzümü İdris Amcanın gözlerine dikiyorum, masvami gözleri içine çökmüş artık...
"Sek içicem İdris Amca" diyorum. Eline aldığı bardağı masanın üzerine bırakarak beni cenemden tutuyor.
"Ciğerini parcalayacaksın evladım. Zaten sarhoşsun" diyor. Doğru söylüyordu buraya gelmeden önce altı tane kırmızı Tuborg içmiştim. Ama rakıya ihtiyaçım vardı, beni anca rakı kesiyordu.
"O sürtük için kendini heba ediyorsun be evladım" dedi. İdris Amca Helin'i biliyordu. Helin kafa dağıtmak için buraya gelirdi bende yanında geliyordum, ama bir yudum daha içmiyorumdum. İdris Amca babamın dostuydu benide biliyordu.
"İdris Amca dayanamıyorum aklıma geliyor beni koskoca Ankara'ya mahalleme, aileme, arkadaşlarıma rezil etti" dedim. Gözümden yaş düşüyordu. Ağlıyordum, durduramıyordum, ağlıyordum.
"Ah benim güzel yavrum, ah güzel kalpli çocuğum. Kendine yazık etmesen. Evlensen bir evladın olsa ailenle mutlu olsan" dedi. Tek kelime etmedim. Eline rakı bardağını aldı, rakıyı bardağa boşalttı.. meyhanede üç kişi vardı ikisi kalktı tek kişi kaldı. Adamın yüzüne baktım oda benim gibi acı çekiyordu belliydi. Başını yere eğmiş, gözlerini kapatmış düşünüyordu. Elimi yukarıya doğru kaldırdım "İdris Amca" dedim.
Benim sarkımı açmıştı. Adam gözlerini açarak bana doğru döndü, yüzüme baktı. Elini kaldırarak "kalmasın gönlümde ondan bir eser, ızdıraptan başka ne verdi bana" dedi. Adam acı çekiyordu, ben acı çekiyordum. İkimizde şarkıyı söylemeye başladık, o bana eşlik ediyor, ben ona eşlik ediyordum. Telefonumu açtım yıllarca sakladığım ikimizin fotoğrafına baktım. Seviyor gibi bakıyordu, hep seviyor gibi bakıyordu. Demek ki insanın bakışları da sahteydi. Artık unutma zamanı geliyordu ablam, İdris Amca haklıydı mutlu olmamın zamanı geliyordu. Peki ben mutlu olmak istiyor muydum? Resmi bir çırpıda sildim, o an her şey aklımdan siliniyormuş gibi oldu. Ceketimi alarak ayağa kalktım, ayakta zor duruyordum. Ceketimi sırtıma atarak meyhaneden çıktım.
Merhaba arkadaşlar umarım bölümü beğenirsiniz. Şimdi bizleri daha mutlu, daha güzel bölümler bekliyor. Sizden tek istediğim küçük yıldızlara basmanız ve bölümler hakkında yorum yapmanız. Sizleri seviyore kendinize cici bakın bir daki bölümde görüşürüz🥰🤲😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLFİRUZ
Non-FictionBir tarafta günahkar bir kadın, diğer tarafta duygularını kaybetmiş bir adam. Ve ortada kalmış masum bir kız "Her birimizin hikayesi farklıdır"