9. Sana yardım edeceğim

1.2K 186 176
                                    

İyi okumalar oy yorum 🎀

"Hava çok sıcak." Jisung, terledigi için kaskının camını açmıştı. Etraf netleşince gülümsedi.

"Böyle daha iyi." İşi gereği saat fark etmeden insanlara yemek götürüyordu. bugün uzak bir yere burger siparişi götürüyordu. Bu yüzden olabildiğince hızlı sürüyordu. Yine de terlemişti.

Motora sabitli telefonundan siparişin yoluna bakıyor, bir yandan da hızlı akan trafikte yoluna devam ediyordu.

O sırada yanından hızla geçen spor araba Jisung'un üstüne kırdı.

"Siktir!"

Jisung, arabaya çarpmamak için direksiyonu çevirdiğinde motorun kontrolünü kaybetmiş, kaldırımda annesiyle birlikte okula giden bir çocuğa çarpmıştı.

Kendi bilincini zarzor yerinde tutarken gördüğü manzarayla yutkundu. Baygın bir şekilde yerde yatan kanlar içinde çocuğun başında annesi ağlıyordu. Etraftaki insanlar kaza alanına toplanmış, önce ambulansı sonra da polisi aramışlardı.

-----

Jisung, ıslak gözleriyle önünde kendisine bakan aileyi izliyordu. Vücudu titriyor, kendine bağıran kadına hiçbir şey diyemiyordu.

"Çocuğumu kaybedersem ne olacak, ne yapacaksın! Trafik canavarı!" Ağzına gelen her şeyi sayıklıyordu kadın. Jisung ise bir cana kıydığını her düşündüğünde gözleri kararıyor, kalbi sıkışıyor ve bağıra bağıra ağlamak istiyordu.

Spor arabanın sahibi olaydan kolayca çıkmışken sadece tanık olarak tutulmuştu orada. Sıkılmış bir şekilde kavgayı izliyordu. Jisung onun sönük bakışlarını görse de bir şey diyemedi, kendini savunamadı. Sadece yere bakarak hıçkırıyordu.

Etraftakiler acılı anneyi bir kenara çekerken bu sefer baba Jisung'un boğazına yapışmıştı. Jisung kendini tek yumrukla yerde bulduğunda düştüğü yerden kalkamadı. Bir tane de tekme yemiş, hakaretler eden adama sulu gözlerle bakmıştı. Polisler ortamı zarzor sakinleştirip aileyi dışarı çıkarmıştı.

Jisung nereye bakacağını, nasıl nefes alacağını, ne diyeceğini bilemediği için sadece titriyor ve hıçkırıyordu. Polisler onu sertçe yerden kaldırıp yerine oturtmuşlardı.

"Duruşma saatine kadar kendine bir avukat bul." Polisler onu öylece orada bırakırken spor arabanın sahibi Jisung'a bakmış ve gülümsemişti. Ardından kapıdan çıktı.

Jisung titreyen ellerini alnına yaslamış, nefes almaya çalışmıştı. Gözleri ağlamaktan patlayacak hale gelmiş ve kıpkırmızı olmuştu. Sesini içinde tutmaya çalıştıkça hıçkırıyordu. Bir süre kendini sakinleştirmeye çalıştı. Çatlayacak gibi ağrıyan başını ovuşturdu. Çok kötü sıkışmıştı. Oksijen gitmiyordu beynine, vücudunda korkudan başka bir duygu dolaşmıyordu.

Ağzını ve gözlerini koluyla silmiş, akan burnunu içine çekmişti. Titreyen elleriyle telefonunu eline aldı. Başta mesaj atmaya çalıştı, ama başaramadı. Rehberine girerek en üste pinlediği numaraya bastı. Tırnaklarını ağzına götürüp gergince ısırmaya başlamıştı bile. Telefon açıldığında başta konuşamadı.

"Bir şey mi oldu Jisung, neden konuşmuyorsun?" Jisung nefesini zarzor toparladığında derince içine çekmiş, ağlamaklı sesini saklamaya çalışarak konuşmuştu.

"Benim için bir yere gelir misin Minho?" Minho, çocuğun çatlayan sesiyle oturduğu yerden doğrulmuş, yanındaki arkadaşlarını susturmuştu.

"Ne oldu?"

"Bugün izin günün sanırım, ama... Bir avukata ihtiyacım var."

----

"Avukatınız yok herhalde." Jisung ses etmedi. Meraklı gözleri kapıya izliyordu. Bir polis onu beklemeden kolundan tutup kaldırdı. Duruşma için yürütmeye başladı. Jisung dengesiz adımlarını basaraktan yürüyordu. O sırada kapıdan içeriye dalan tanıdık bedene dikti gözlerini. Gözleri anında umutla dolmuştu.

Getir  -minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin