0.2

45 9 102
                                    

Selamlar,

diyebileceğim pek bir şey yok, hemen bölüme başlıyorum. 

İyi okumalar

"YAŞASIN IRKIMIZ, ÇİN'E BEDEL KIRKIMIZ, SÖYLENİR TÜRKÜMÜZ, ÇAĞLARDAN ÇAĞLARA..." Gökalp koridorun bir ucundan bana doğru uçarak gelmişti, ülkücü olduğunu bütün okula yayarak geldiği için ikimiz de rezil olmuştuk ama bu o an onun umurunda bile değildi. 

En son dibime girdi ve kafama güzel bir şamarı patlattı. Bu onun insan sevme stiliydi, beni dövmesi ya da kafamı yarması için hiçbir sebebi yoktu. Severken döverdi. 

"Ya vuruyorsun da az yavaş vur geri zekalı angut!" dedim ve kafamı ovuşturdum. Uzamaya başlayan siyah saçlarını gözünün önünden çekti ve gülümsedi. 

"Ne demek Gökalp'siz dedikodu?" Bu çocuğun dişil enerjisi bende yoktu. Işıl'a döndü ve elini beline koydu. "Anlat kız ayol!" 

Işıl içten bir şekilde gülümsedi. Gökalp'i bir kaç saniye izledikten sonra tostu ağzına sokuşturdu ve anlatmaya başladı. 

Anlattıklarının çoğuna odaklanamamıştım. Tek bildiğim Gökalp'in de benim gibi olduğuydu. Kıza dalıp gitmişti. Işıl anlattıkça kafasını sallayıp devam etmesini istiyordu ama hiçbir boku kafasına sokamadığı bakışlarından anlaşılıyordu. Duygularını ne kadar eğlenceli maskesinin arkasına atmaya çalışsa da ben onun ne hissettiğini anlayabiliyordum. Şuan tamamen Işıl'a odaklanmıştı. 

"Nasıl yani o kız kavgada çocuğa mı vurmuş?" dedi Gökalp. O kadar dinlemedi ki olayın en başını soruyordu.

"Evet dedim ya, çocuk da terbiyesinden buna karşılık vermemiş ama kız devam edince sinirlenmiş. Olay da aldatılmakla alakalıydı."

"O çocuk yapmaz ki bee."

"Evet, o kıza iyi bile dayanmıştı."

"O kız benimle olsaydı şimdiye anasını bacısını..." Karşısında Işıl'ın olduğunu görünce kibar erkek rolüne bürünme kararı verdi ve küfrün devamını getirmeden ağzını kapattı. 

Ulan dönek Gökalp! Ben olsam yedi ceddime sövüyorsun!

"Ben de kesin öyle yapardım!" diyerek ona katıldı Işıl. Benim sessiz olduğumu fark edince de gözlerini bana çevirdi. O an açıklama yapmam gerektiğini anladım.

"Ben o çocuk olsam en başından kıza yüz vermezdim. Kız bunun hesabını bulup yazmamış mı buna? Ben yerinde olsam kızı engellerdim. Çünkü nasıl bir or-" Derin bir nefes aldım. "orangutan olduğu belli."

"O çocuk da salak ki," diye destekledi beni Gökalp. Bir adım uzaklaştı ve sol elini saçlarına geçirdi. "Hem de benim gibi bir yakışıklı varken o çocuk... Hayatının hatasını yaptı fıstık gibi kız..."

"Senin de götün kalktı ama he!" 

Biraz daha birbirimizle atıştık, derslere girdik, dersler bize girdi. Okul çıkışında Gökalp ve Işıl ile vedalaştıktan sonra da kuaföre gitmek için anneme yalvarmaya başladım. 

"Anne çok uzadılar zaten, bırak da azcık ucundan aldırayım!" 

"Sen saçlarını uzat diye ne kadar uğraştım kızım ben! Bıraksaydım üçe vuracaktın yavrum..."

"Anne gerçekten kısa kestirmeyeceğim." Elimden geldiğince kısa kestireceğim. "Sadece uçlarını aldırayım, boyatmayacağım da." Biraz rengini açtırabilirdim ama emin değildim bu konuda. 

Derin bir nefes aldı. Bir kaç saniye bekledikten sonra "Ama kuzum," dedi. Bu iki kelime yumuşadığı anlamına gelirdi. Zoru atlattık, şimdi de onun masum kelimelerine kanmama seansı kalmıştı. 

"Anne hadi ama ya..." dedim bozulmuş gibi. 

"İyi, tamam. Ama saçında tek bir boya görürsem saçsız kalırsın." Her boyattığımda aynı diyalogları yaşatıyordu bana. Boyattığımda ise bir kaç saat söylendikten sonra gelip saçlarımı örüyordu. 

Annem ile konuşmamı bitirdikten sonra uçarcasına her seferinde gittiğim kuaföre gittim. Koltuğa oturduğumda Ahsen abla yanıma geldi ve uzamış saçlarımı okşadı. 

"Ohh, güzelce uzatmışız saçları bakıyorum." dedi ve eline aldığı tarağı saçlarıma geçirdi. 

Hayatımda bu kadın kadar tonton teyze tatlılığında birini daha görmemiştim. 

"Evet, şimdi de küt kestirmek istiyorum. Ve kahkül de olacak." Kafasını onaylar şekilde salladı. Tam işine başlayacaktı ki çalan telefonu yüzünde durmak zorunda kaldı.  

"Zilan'cığım bu telefona bakmam gerek. Oğlum devam etsin." diyerek bana baktı.

Ahsen abla?

Oğlu?

Ahsen ablanın oğlu?

Ahsen ablanın oğlu mu vardı?

"Tamam, sıkıntı yok." dedim. İçeriye doğru seslendiğinde bir odanın kapısı açıldı ve içeriye bomba gibi bir çocuk girdi. 

Buna çocuk demek yanlış olurdu. Erkek.

Siyah, kısa saçları vardı. Boyu bir hayli uzun olduğu için ona karşımdaki aynadan bakmama rağmen kafamı yukarı kaldırmıştım. Gereksiz fazla uzundu. 

İri koyu kahve gözbebekleri esmer tenine eşlik ediyordu ve korkutucu bir boşluk bulunduruyordu. Keskin bakışları üzerimde gezindi. Ahsen ablaya bir baş hareketi yaptıktan sonra yanıma geldi.

_______________

Bölümü fazlasıyla uzun yazdım. 

Gökalp en sevdiğim karakter oldu sanırım. Benim erkek halimi yansıttı:D

Okuyan herkese teşekkürler

Benimle KalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin