0.7

27 4 93
                                    

"Sakin ol Zilan... Hiçbir şey olmayacak..." Daha kendimi ne kadar avutabilirdim, hiçbir tahmine ulaşamıyordum. Ağlayıp gözlerimi sımsıkı yummaktan başka bir şey yapamıyordum. Korku vücudumu ele geçirmişti, ellerimi hissetmiyordum.

Kafamı kaldırıp buğulu gözlerle saati seçmeye çalıştım.

21.27

Onsuz geçirdiğim bir saatin farkına varınca tekrar ağlamaya başladım. Tam o sırada kapı çaldı.

Ya da bilmiyorum, artık şizofren olmaya başladım.

Zorlukla ayağa kalktım ama bu birkaç saniyemi aldı. Hemen yanına çöktüğüm kapıyı açınca karşımda dağınık saçlarıyla Duru'yu ve yaşlı gözleriyle Işıl'ı gördüm.

Elmalı turtam, yine ağlıyordu işte.

Duru bir anda elindeki kocaman feneri açıp yüzüme doğru tutunca afalladım ve bir kaç adım geriye kaçtım.

"D-Duru, çek şunu!"

"Ağladın mı sen?!"

Apar topar ayakkabılarını fırlatıp içeri girdiler. Hiçbir şekilde ses çıkarmadım, ikisini yanyana yapıştırıp sıkıca sarıldım.

"İyi misin, n'oldu?"

"Parlayan göt gibisiniz yemin ederim, gelmeniz nimet bana." dedim ağlamaklı sesimle. Duru güldü ama Işıl gülecek halde değildi.

Işıl benden daha beter ağlıyordu.

"Söyleseydin en başından gelirdik."

"Ne bileyim, söylemedim işte."

Duru ikimizin arasından da sıyrıldı ve flaşı ağlayan Işıl ve bana tuttu. İkimiz de sızlanınca gülümsedi ve salona doğru ilerledi.

"Şuraya gelin de bir sakinleşin, zırzırlar."

"Sen bu saate kadar nasıl durdun burada, Zilan?" Işıl bana malum soruyu yöneltti.

"Şey geldi yanıma."

"Kim geldi?" diye sordu Işıl.

"Kim nereye geldi?" diye ekledi Duru.

"Rüzgar yanlız kalmayayım diye geldi."

"Kim geldi dedin?!" Işıl başladı.

"Çocuğu eve mi attın!" Duru devam ettirdi.

"Rüzgar değil fırtınadır o kızıım."

"Bayağı bayağı geldi diyorsun yani?"

"Oha Ahsen ablanın oğlundan mı bahsediyoruz!"

"O nasıl yemedi seni?!"

"Ne yaptı ne konuştunuz?"

"Öpüştünüz mü?"

"Yuhh ne ara ilişkiniz oldu?!"

"E nerede şuan?"

"Lan sen keratayı bizden mi saklıyorsun?"

"E gitmiş bu?"

"YAGH." Böğürdüm. Evet, bariz bir şekilde böğürdüm.

"Hiçbir şey olmadı! Geldi işi çıkınca gitti!" diyerek konuyu noktaladım. İlk birbirlerine baktılar. Sonrasında far görmüş tavşan bakışları bana döndü. 

"Ve sen tek kaldığında bizi aramadın?" Duru'nun sesi kırgındı. Hak veriyordum. 

"Sence o an onu düşünebilecek halde miydim, Duru? Sadece oturdum ve ağladım işte. O an kalkıp telefonumu alacak mecalim kalmamıştı."

Benimle KalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin