Güz Güzeli-(V)-Kalbi Kanatan Derin Sancı.

31 5 0
                                    

Sonunda o gün gelmişti. Belki son bulacaktı belki de bulmayacaktı bilmiyorum. Ama o güne nihayet ulaşmıştım. Yaşadıklarımı ilk kez anlattığım kesindi lakin son olur muydu bilemem. Bir kez konuşursam ömür boyu susturulur muydum?

Ya söylediklerime inanamazlarsa? Bir baba bu kadar da yapmaz derlerse bana inanmazlarsa ne diyebilirdim ki onlara?

Korkuyordum inkar edemeyeceğim bir biçimde. Beni bir daha alırlarsa kaçmazdım ama ölürdüm bu sefer gittiğim yerde. İlk kez kaçmayı denemiş ve başarmıştım da. Ya kaçtığım yerde bulunursam?

Boynuma bir urgan gibi dolandı sorular. Gözlerimi kapatıp başımı öne doğru eğdim. Eğer babam beni yeniden alırsa yanı başına ben yaşayamazdım. Yaşatmazdı ki, öldürmezdi de aslında. Süründürürdü. Acı çektirmeyi seven psikopattandı benim babam.

Elimi saran bir el ile gözlerimi yan tarafıma çevirdim. Öykü de benimle birlikte geliyordu. "Sakin ol kuzum geçecek Allah izniyle." Tırnaklarımın avuç içimi deştiğini yeni yeni fark ediyordum. Titrek bir nefes alıp tebessüm ederek başımı salladım. Ağzımı açarsam ağlardım.

Ali Asaf büyük bir binanın önünde durduğunda Öykü elini elimden çekmiş arabadan aşağıya inmişti. Bende arabadan inip kapıyı kapattım yavaşça. Omuzlarım o kadar düşüktü ki gören halime acırdı. Rüzgarın uçuşturduğu saçımı kulağımın arkasına sıkıştırıp ellerimi motumun cebine soktum.

"Hadi girelim içeriye." Öykü Ali Asaf'a başını sallayıp koluma girdi. "Korkma sakın canım benim tamam mı? Uğur girecekmiş sorguna duyduğum kadarıyla anlatabilirsin çekinme hiç. Biz senin arkandayız." Gülümseyerek başımı Öykü'ye çevirdim. "Öykü bugün yanımda olduğun için çok teşekkür ederim sana. İyi ki varsın." Hafifçe kıkırdayarak omzuyla omzuma vurdu. "Sende iyi ki varsın."

Burnumdan güler gibi nefes verip tekrardan başımı önüme çevirdim. Ali Asaf gibi asker kıyafeti giyen o kadar insan vardı ki burada saymakla bitmezdi. İçeriye doğru ilerlerken her gözün hedefi biz oluyorduk.

Derin bir nefes alıp binanın içerisine girdik. "Komutanım hoş geldiniz." Dedi elini şakağına dayayarak Uğur abi. Ali Asaf başını sallayıp eliyle beni gösterdi. "Sana emanet bundan sonrası aslanım. İşin bittiğinde bana gel." Uğur abi başını sallayıp gözlerini bana çevirdi. "Gel Piraye sen benimle, yenge sende istersen kafeteryaya geç daha sonra ben Piraye'yi yanına getiririm."

Ali Asaf gidecek miydi yani şimdi? Yine de bir şey demeyip, daha doğrusu öyle bir hakkı kendimde bulamadığımdan başımı sallamakla yetindin sadece. Ali Asaf başını hafifçe yana yatırdığında Öykü kolumdan çıkıp Uğur abinin yanına doğru adımladı. Ali Asaf da bir kaç adımda karşımda bitti. Uzun boyundan dolayı başımı hafifçe kaldırdım. Ben bir yetmiş olmama rağmen yanında yine de kısa kalıyordum. "Bir sorun olursa ben buralarda olacağım tamam mı sıkıntı etme. Uğur'u tanıyorsun zaten, senden tek bir isteğim var her şeyi anlat Piraye. Her şeyi anlat gerekirse en gereksiz detaya gir ama anlatmadığın bir şey olmasın olur mu?"

Hafifçe gülümseyerek başımı salladım. "Teşekkür ederim." Derin bir nefes alıp başını salladı. "Hadi gidin bakalım." Titrek bir nefes alıp Uğur abinin peşinden ilerlemeye başladım. Bir kaç koridor geçtikten sonra kapısında iki tane, üniformalı olan adamların karşısında durduk. Uğur abi cebinden çıkardığı anahtar  ile kapıyı araladığında derin bir nefes aldım.

Güz  GüzeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin