Güz Güzeli-(VII)-Uyanacak Anılar Bir Topuk Tıkırtısıyla.

26 3 0
                                    

Sezen Aksı-Yalnızlık Senfonisi.

✵ ✵ ✵

"Annenin mezarı boş çıkmış Piraye. Mezarın içerisinde kimse yokmuş,"

Gözlerimi kapatıyordum her yer karanlıktı. Gözlerimi açtığımda gördüklerim, kapattığımda görünen karanlıktan daha da karanlıktı. İnsanların gerçek yüzü her yaşta ortaya çıkardı lakin çocukken o gösterdikleri yüzlerinin ne kadar sahte olduğunu büyüdüğünde anlardın.

Ben küçükken babamın annemi sevmediğini düşünürdüm -hala öyle düşünüyorum- fakat ben yanlarındayken annemin saçlarını okşuyor olması, okşamasına rağmen annemin yüzündeki o korku dolu ifade neyin işareti olabilirdi? Babamın sarhoşken odama girmesi, girmesinin sebebi hala daha açıkça bilinmezken annemin babamdan delice korkmasına da rağmen karşısında durup gitmeyeceğim diye diretmesi?

Anneler hisseder Piraye, anneler her şeyi her zaman hisseder...

Ben hissedemedim. Ben çıktığım bu yolun bebeğimin ölümünü getireceğini tahmin edemedim. Tıpkı o gün annem karşımda eriyip giderken yatağa çivilenmişim gibi hiçbir şeyi hissedemeyişim, babama olan korkumun annemin ölümünün önüne geçtiği duyguyu hissedemeyişim gibi. Ve bunca yıl anneme bir mezar yaptırıp her ölüm yılında onun mezarına beyaz gül bıraktığının bir yalan olacağını tahmin edemediğim gibi.

Bacaklarımda bariz bir boşalma yaşandığında Ali Asaf'ın elleri belimi sardı. Ellerimi Ali Asaf'ın kollarına koyduğumda belimi tek kolu ile kavrayıp göğsüne çekti bedenimi. Ayakkabılarını ayağından çıkarıp içeriye girdi. "Annem,"

Dedim fısıltıyı andıran bir sesle. Salondaki koltuğa oturtturduğunda omuzlarım aşağıya çökmüş ellerim dizlerime düşmüştü. Dışarıdan birisi görse halime acır belki hüzünle kaşları havalanırdı. "Piraye salma kendini ne olursun, bak hem bu iki seçenek çıkarıyor karşımıza ya annen başka bir yerde ya da belki de ölmedi, baban olacak şeref yoksunu senden yıllarca sakladı."

"Öldü Ali Asaf." Dedim başımı iki yana sallayarak. Bedenimi bir soğukluk ile titreme esir aldı. Ellerimi bedenime sardım. "Ben annemin yanına uzandım uyuyor zannettim uzandım yanına teni hemen üşümüştü. Dudakları yüzü mosmordu öldü o Ali Asaf."

Elimin tersi ile burnumu sildirip ayağa kalktım. Bir ileri bir geri giderken, "Oyun oynuyor, senin onu araştırdığını biliyor ve oyun oynuyor. Ben tanıyorum babamı benim ona gitmem için oyun oynuyor. Üzerinden 16 sene geçti olayın. Annem yaşıyor olsa o beni merak ederdi. Kaçmaya çalışırdı bana ulaşmaya çalışırdı annem beni o canavarla 16 yıl boyunca yalnız bırakmazdı ki."

Ayağa kalkıp ellerimi tuttu. "Ali Asaf bana inanmak zorundasın. Plan kurmuş olmalı saf bir adam değil benim babam. Şeytan gibi dokur planını, ince ince işler sonra alt eder seni. Bunca yıl hep böyle oldu. Sonra ona muhtaç kalırsın. Bir şekilde seni kendisine muhtaç bırakır o olmadan hiçbir işin yolunda gitmez. Seni işlerine alet eder ve... ve sonra onun suç ortağı olursun. Ona çalışmak zorunda kalırsın yoksa seni tehdit eder bu hep böyle oldu."

Ellerimi ellerinin arasından çekip saçlarımın uçlarını çekiştirirken tekrar ileri geri yürümeye başladım. "Ali Asaf size de aynısı yapacak. Fark edemeyeceksiniz ama sizi de düşürecek. Şimdiden planını uygulamaya başlamış olma-"

"Piraye!" Diye sesini yükseltti Ali Asaf. Gür sesiyle ilk kez benim adımı zikrediyordu. İrkilerek ona dönmemi sağladı. "Ali Asaf beni bırakmak zorundasın, gitmem gerek. Belli ki bu bir uyarı bu sadece bir başlangıç demeye getiriyor."

Güz  GüzeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin