Yer: São Luís - Brezilya Cumhuriyeti
Nihayet yolculuklarının sonuna gelmişlerdi. Odalar tek kişilikti bu yüzden farklı odalarda kalacaklardı. Bu bir sıkıntı yaratmazdı belki ama beraberken bu süreci daha iyi yönetebilirlerdi. Saat öğleye gelmek üzereydi ve bir şeyler yemeleri gerekiyordu. Doğukan'ın odasını yerleştirmesine yardım edip sonra beraber dışarı çıktılar. Pahalı gibi görünmeyen bir restoran bulup bir şeyler yedikten sonra şehir merkezine doğru at arabasıyla yola çıktılar. Yol 20 dakika civarı sürecek demişti şoför. Ancak taş yoldan geçen piyade birlikleri işlerin garipleştiğinin göstergesiydi. İkisi de endişelenmişlerdi ve Anıl dayanamayıp şoföre neler olup bittiğini sordu ancak adamcağızın kendisi de bilmiyordu ki. Toprak yoldan askerler hızlıca bir tarafa doğru koşuyordu. Taksici yolun doğusunda başka bir şehre giden bir yol olduğunu söyledi. Anıl ve Doğukan birbirlerine baktılar, ikisi de anlamsızca izliyordu olanları. Anıl şoföre beklemesini söyleyip at arabasının kapısını açarken Doğukan'a döndü.
Askerlerden biri orada duruyor. Diğerlerine yetişmeden önce yanına gidip bir sorayım neler dönüyor diye, siz burada bekleyin.
Arabadan indi ve yolda bekleyip kendiyle ilgilenen bir askere yaklaştı. Asker selamı verip soru sorup soramayacağını söyledi ve askerin başıyla onaylamasından sonra söze başladı.
Efendim, ben ve arkadaşım burada turistiz. Bir anda bir sürü askerin şu tarafa doğru aceleyle ilerlediğini gördük. Eğer sorun olmaz ise neler olduğunu açıklayabilir misiniz?
Asker bir süre düşündü ardından da söze girdi.
Benim de pek bir şey bildiğim yok. Ama üst kademe yetkililer bayağı bir telaş içindeydi. Güneyde büyük bir ayaklanma çıkmış diyorlar. Ülkenin halihazırda içinde bulunduğu karışık durumu da hesaba katarsak bu ayaklanma çok feci oldu. Hala zamanınız varken buradan gidin. Benim kendi grubuma yetişmem gerekiyor bayım. İyi günler size.
Asker hızlıca yolun karşısına geçip ağaçların arasından kaybolduğunda Anıl arkasından bakakalmıştı. Ardından at arabasına doğru yürüdü. Arabaya bindiğinde şoföre olanları açıklayıp Doğukan'a döndü.
Kanka güneyde bir ayaklanma çıkmış ve ülkenin istikrarsız durumundan dolayı büyük bir hadiseye evrilebilirmiş diyor. Sana büyük bombayı söyleyeyim mi. Yanımda yaklaşık bir milyonluk para taşıyorum. Sana anlattığım patronun parasının sadece küçük bir kısmı. O herif o kadar aç gözlü ki benim valizimdeki birkaç dolar için Brezilya'ya adam yolladı ve bu da yetmezmiş gibi şimdi çıkan ayaklanmayla uğraşmamız gerekiyor. Pekala ne yapsak ki şimdi, bir fikrin var mı?
At arabasının şoförü beklemekten sıkılmış olacak ki homurdanmaya başladı. Anıl bunu fark edince adama düz ilerlemesini söyledi. Araba ilerlemeye devam ederken Anıl'la Doğukan'ın tartışması sürüyordu. Bir süre kaotik bir şekilde tartıştıktan sonra ikisi de sessizliğe gömüldü ve Anıl yolu izlemeye başladı. İleride asker üniformalı iki adam vardı. Görünüşe göre garnizon komutanlarıydılar. Biri bu şehrin diğeri de yakındaki bir şehrin olmalıydı, bir şeyler atıştırarak sohbet ediyorlardı. Ancak birdenbire korkunç bir şey oldu. Ormanlık alanın içinden iki kişi çıkarak adamların ikisini de ateş ederek öldürdü. Anıl, Doğukan ve şoför bakakalmıştı, biraz önlerinde yerde başlarından kan boşalmış ve yeri gölete çevirmiş iki komutan cesedi vardı. Arabanın şoförü olan adam yaşlıydı ve bu olayı görünce panikleyip bir çığlık attı. Ardından sol eliyle kalbinin olduğu tarafı tutmaya çalıştı ve biraz hırıltılar çıkararak arabadan düşüp yere yığıldı. Anıl ve Doğukan karşılarında üç cesetle kalakalmıştı. Doğukan kendini tutamayıp söylendi.
Hassiktir.
İkisi de arabadan inip şoförün yanına yaklaştılar. Anıl adamın nabzını kontrol etti. Ardından kafasını kaldırıp Doğukan'a baktı ve başını umutsuzca salladı. Doğukan bir kez daha küfür etti, ardından ölü komutanların cesetlerine yaklaştılar. Bunlar daha feci bir şekilde can vermişti.
Biraz bekle Doğukan. Ben iyice daraldım, şurada biraz hava alacağım.
Cesetlerin yanından biraz uzaklaşıp bir kaldırım taşına oturdu. Bu yaşanan olay o kadar korkunçtu ki biri bu cesetleri görürse kendilerini suçlayabilirdi ve komutanları katlettikleri sanılarak yıllarca hapis yatabilirlerdi. Şimdi kara kara düşünüyordu.
Anıl, baksana bana. Nasıl olmuş sence?
Anıl kafasını kaldırınca komutanlardan birinin kıyafetlerini giymiş Doğukan'ı gördü. Ve o an aklına parlak bir fikir geldi.
Buldum!
Neyi buldun? Ben sana nasıl göründüğümü sormuştum. Bu üniformalar çok havalı.
Ondan bahsetmiyorum. Bu adamların üstündeki kıyafetleri çıkarırsak onların asker olduğunu anlamazlar, zaten yüzleri mermiler yüzünden dağılmış.
Yerde yatan diğer cesedin üzerindeki kıyafetleri de Anıl giydi ve cesetleri iç çamaşırı ve kendilerine ait eski kıyafetlerle öylece bıraktılar. Şimdi de öylece durarak ne yapacaklarını düşünüyorlardı. Bir anda çalıların arasından bir asker çıktı. İkisi de gergin bir şekilde ona doğru baktılar.
Komutanım! Lütfen acele edi...Aman tanrım ne oldu burada böyle, size suikast girişimine mi kalkıştılar. Tanrı'ya şükürler olsun iyisiniz efendim. Sizi beklerken uzun süre gelmediğinizi görünce beni yolladılar. Lütfen beni takip edin.
Doğukan ve Anıl birbirlerine baktılar. Şuan yapacak hiçbir şey yoktu, mecburen askeri takip etmek zorundaydılar. Doğukan Anıl'a doğru yaklaşarak fısıldadı.
Bence şimdilik onlardan biriymiş gibi davranalım. Müsait bir zamanda tüyeriz ve izimizi kaybettiririz.
Bir anlığına bu fikir mantıklı gelmiş olacak ki Anıl bunu kabul etti. Askeri takip etmeye başladılar, kısa bir yürüyüşün ardından kendilerini bekleyen birkaç askeri araç vardı. Asker onlara binmeleri için tam ortada duran ve en korunaklı olan aracı işaret etti. İkisi de aynı araca bindiler, yanlarında iki tane asker daha vardı. Biri Anıl'a bakarak söze girdi.
Komutanım, aldığım bilgilere göre, size zaten daha önce aktarmıştım ancak üzerinden bir daha geçeceğim. Aldığım bilgilere göre güney eyaletlerinde büyükçe bir ayaklanma çıkmış ve Brezilya Cumhuriyet Ordusu şuan iyi durumda değil. Bildiğiniz üzere siyasi bir istikrarsızlık içerisinde olduğumuz için askerlerin çoğu firar ediyor. Bu yüzden sıkıyönetim ilan edildi ve tüm eyaletlerden ordu toplandı. São Luís garnizon komutanı olarak sizi de başkente götürmemiz gerekiyor. Ayrıca yanınızdaki de eğer tanımıyorsanız diye belirtmek istediğim hemen yanı başımızdaki Piauí eyaletinin yeni garnizon komutanı.
Anıl Doğukan'a doğru göz ucuyla baktı, ardından askere bakarak başıyla onayladı.
Anlıyorum. Kendisinin adı nedir?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Contestado War Anıları
AdventureBu kitap bir parodi kitaptır. Yaşanan olayların hiçbiri gerçek değildir.