BÖLÜM:4

27 3 5
                                    

4. Bölüme hoş geldiniz. Keyifli okumalar...
   
       Vote ve yorumlarınızı unutmayın💛

                              🍁

   Risk, olma ihtimali bir o kadar zor olan ama gerçekleştiğinde insanı dünyanın en mutlu insani yapan, yenilemezmiş gibi hissettiren bir parça. Hayatın parçası. Annem derdi ki, "Bile isteye, daha doğrusu sonucunu bile bile alınan risk, risk değildir. O, senin kendi arzularını gerçekleştirirken duyduğun tereddüttür. Arkasına sığındığın bir liman, tesellicidir. Sonunu tahmin edersin, ama yinede istersin. Aradaki fark da budur zaten. Onemli olan bu ikisini ayırt edebilip kendini yokuş asagi sürüklenmeye izin vermemektir." Haklıdır da, riskin bile isteyesi olmazmış. Bile isteye girdigim yolda yokuş aşağı savrulurken öğrendim.

                                   🍂

Eskimiş, kırık dökük, sıradan bir okul sırasında oturuyordum. Sıranın üzerinde çıkmayan kalemlerle yazılmış yüzlerce sözcük onlarca karalama  vardı. Okumaya çalışırdım onları, severdim... Bir yerde yaşanmışlık bulmayı. Yarım kalan muhabbetler, anlatılan dedikodular, akla geldikçe yazılan şarkı sözleri... hoşuma giderdi. Eksik kalanları tamamlamaya çalışırdım aklımdan. Sonra bir ses duyardım. Şu an duyduğum gibi, "Evet, Sanrı sen söyle bakalım sıradakini!" O zamanlar duymak istemedigim tek ses buydu sanırım. Şu an olduğu gibi...

Yardim ararcasina etrafıma baktım. Zaten en arkada oturuyordum. Hoca duymazdı. Hem yardımlaşmak sevapti değil mi?

"Adını soruyor Sanrı!" Çaprazımda oturan Orhandi bunu fısıldayan. Hocaya döndüm heyecanla. " Adım, Sanrı. Soyadım,Deniz. 17 yaşındayım. Istanbulda doğdum. Hobilerim, k-" Hoca okula yeni gelmişti. Daha tanışmamıştık. Sanırım sınıfla tanışıyordu ve sıra bendeydi. Hocanın bakışlarında bir gariplik olduğunu fark ettiğimde duraksadım.

Ne olduğunu anlamak için bir anlık gözlerimi Orhana kaydırdığımda  ise beklediğimin tam tersi bir tepki gördüm. Sıraya kapanmış, gülüyordu. Alık alık etrafa baktığımın farkında olmadan çevirdim gözlerimi. Sınıfın geri kalanına baktığımda ise onlarin da aynı şekilde kendi aralarında konuşurken ve gülerken gördüm.

"Sanrı ismini söylediğime göre seni tanıyorum değil mi? Ders ile pek alakan yok sanırım. Yeterli, oturabilirsin."

Sahte bir tebessümle mahçup mahçup yavaşça yerime oturdum. En arkalara yakın bir tarafta oturduğumdan Oturunca pek gözükmüyordum. Kafami kollarımın üzerine, sıraya yasladım. Hoca ise dersi anlatmaya devam ediyordu. Kolunun kenarından gözünü kaldırıp bana bakan Orhana doğru kocaman açtım gözlerimi.

"Gerizekalı! Öldün sen, tenefüsü bekle!" Fisildadim, hala bana bakip gulmekle mesgul olan Orhana doğru. Orhan ile lisede tanışmıştık. Ilk baslarda pek yakın olmasak da son iki senemizde oldukça yakinlasmistik. Evlerimiz birbirine oldukca yakin olduğundan okula beraber gidip gelmemiz de buna yardımcı olmuştu tabii ki. Onu sıradan bir arkadaştan öte dost olarak görüyordum. Derslerde birbirimize yardımcı oluyorduk daha doğrusu o oluyordu fakat onun okul birincisi olması benim gözümde gerizekalı olmasını değiştirmiyordu.

Zil çalar çalmaz ikimizde fırladık sıralarımızdan. Önüme doğru itikledigi sıraları çekerek koştum peşinden. Benden kaçıyordu.Bir yandan söyleniyor bir yandan koşuyordu. "Ne yaptım ben şimdi ya!" Bende aynı şekilde arkasından koşmuştum. Hızlıca peşinden merdivenlerden iniyordum. Bahçeye çıktığımızda temiz havanın yüzüme vurması hoşuma gitmişti. Ilkbahar geliyordu ve yaz tatili.

ÇEMBERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin