BÖLÜM: 1

54 4 9
                                    


  Selamm! İlk bölüme Hoşgeldiniz, umarım beğenirsiniz. 1. Bölüm ön izleme şeklinde kısa olacak.

Beğenirseniz vote ve yorum yapmayı unutmayınnn! ♡
( iyi okumalar)

"

"Evet, şu anda cansız bedenin bulunduğu alana doğru ilerliyoruz...insanlar fazlasıyla korkmuş durumda!" Karın yağışı hızlandı.

"Evet tamı tamına sadece 15 dakika önce Ahmet Eroğlu adlı şahıs arkamdaki binanın çatısındaydı. Komşularının polisi araması üzerine olay yerine varan..." yerdeki bedeni hızlıca torbaya koyup ambulansa götürdüler.

Çok fazla ses vardı ne görünen anlaşılabiliyordu ne de duyulan. Tek odaklanabildiğim nefes nefese ve soğuktan titreyerek konuşan muhabirin sesiydi.

"Fakat tüm müdahalelere rağmen kurtulamadı..." intiharmış.

Birbiri ardına kesilmeyen çığlıklar, ağlamalar, feryatlar,Hiçbir şeyden haberi olmayan meraklı insanlar, işlerini bitirip bir an önce  eve gidebilmek için durmadan saatlerini kontrol eden polisler ve tek derdi güzel bir açı yakalayabilmek olan gazeteciler.

Siyah torbanın içinde sadece baş kısmı açıkta kalan cesede baktım. Kameramı kaldırdım. Ve işimi yaptım. Evet yakalamıştım. Gayet güzel bir açıydı.

"Hanımefendi fotoğraf yasak!" Sesle irkildim. Görevli polislerden biriydi. Genç  görünüyordu, işte yeni olduğu belliydi."Hafıza kartını alabilir miyim?" Kameradaki hafıza kartını çıkarıp açtığı eline koydum.

Kartı cebine atıp arkasını dönerek olay yerine bakmaya devam etti. Kalabalık da yavaş yavaş dağılıyordu. Arabama doğru ilerledim. Kameram kar yüzünden fazlasıyla ıslanmıştı. Bir bezle kurulamaya çalıştım.

"İşte burdasın. Gerçekten seni ona vereceğimi düşündü. Ya fazla acemi ya da gerizekalı." Elimdeki hafıza kartını cebime attım. Tabii ki de o polise gerçek kartımı vermemiştim. Iste, Iki bölmeli donanımlı bir kameraya sahip olmanın güzel yanları.

Camım tıklatıldı. Camın diğer tarafında gördüğüm yüz duraksamama neden oldu. Kahverengi saçlar, sarıya çalan sakallar, okyanus mavisinden bile daha lacivert olan gözler...Bana bakıyordu hatta gülümsüyordu.

Demirhan, burada ne işi vardı? Açıkçası gerçekten bilmek istemiyordum. Onunla uğraşacak ne zamanım ne de halim yoktu.

Başımı salladım. Camı aç işareti de yapınca mecburen camı açmak zorunda kaldım. "Selam, uzun zaman oldu. Tesadüfün böylesi ya da kader mi demeliyim?" Dedi sahte bir kahkaha atarak. Şu andan itibaren kadere inanmama sebebimsin Demirhan. Arabanın içinde oturuyor olmama rağmen beni süzdugunu hissetmiştim.

"Evet öyle olmuş galiba." Dedim, memnun olmadigim her tarafından belli oluyorcasina yani umarım oluyordur.

"Hâlâ aksiyondan aksiyona devam mı?" Göz kırptı. Tebessüm ettim el mahkum, "Tam olarak değil ama sayılır." Dedim hızlıca. Artık bir an önce gitmek istiyordum bu adamın yanından. Yüzü daha yeni yeni aklımdan siliniyorken şu an geçirdiğimiz 2 dakikada yüzü tekrar ondan nefret etmeye başlamama sebep olmuştu.

ÇEMBERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin