7. Bölümehoşgeldiniz, keyifli okumalar Vote ve yorumlarınızı unutmayın🍁
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
🍁
5yıl önce
"İzninizle size bir soru sormak istiyorum!" Diye bağırdım yaklaşık bin kişilik konferans salonunda. Sanki bunu yapacağımı biliyormuş gibi gözünün ucuyla bile bakmadı bana. Fakat o gözleri nereye bakarsa baksın beni izliyordu ,biliyordum çünkü bu, bu zamana kadar hep böyle olmuştu. Sesler kesilmişti, bakışlar üzerime dönmüştü ve flaşlar üzerimde patlıyordu bile...
Elime nereden geldiğini bilmediğim bir mikrofon geldi. Soru sormak bu seminerde yasaktı. Burada buna cüret edebilecek tek bir kişi vardı o da ben oluyordum. Bunu da herkes biliyordu. Bende dahil. Rahat görünmeye çalışsam da bir o kadar stresliydim. Herkes gibi bir soru soracaktım oysaki ki. Bunu anormallestiren ise karşımda takım elbisesiyle deri koltuğa kurulmuş olan ve bir o kadar da ciddi ve dokunulmaz görünen o kisinin kızı olmamdı. Çünkü o Emrah Deniz'di ve ben onun biricik kızı aynı zamanda ezeli düşmanı Sanrı Deniz. Ben kendime o şekilde denmesinden nefret de etsem, çoğu magazin sayfasında daha çok ismim yerine bu ifadeye yer veriliyordu.
Artık bu ne kadar sıradışı bir olaysa köşede nöbet tutan polisler ve özel harekat ekipleri bile ketumluklarini bozmuş, arada bir fısıldaşıp pür dikkat olacakları izlemeye hazırlanıyorlardı. Evet bütün bu kalabalığın ve koruyucu şövalyelerinin varlığının sebebi benim biricik saygıdeğer milletvekili babamdı. Bir dakika yalnız kalması söz konusu bile olamazdı hele de bir hafta önce evimize düzenlenen suikast sonrası.
"Merhaba sayın milletvekilim öncelikle bugün burada bulunduğunuz için size okulumuz adına tekrar teşekkürlerimi sunmak istiyorum." Diye söze girdiğimde alaylı ses tonumun yanında gerici bir ses tonuyla da konuşmuştum ki bunu babamın bakışlarından da net bir şekilde görmüştüm. Beni umursamıyordu evet ama yapabileceğim herhangi bir şey de onun bu zamana kadar hep tetikte davranmasına sebep olmuştu. Yaptığım çoğu şeyden sonra başı belaya giriyordu ve artik her şeyini benden saklar olmuştu, bu şekilde onun evinde yasayan o "ezeli düşman" lakabını almaya hak kazanmıştım.
Devam ettim, "Az once de anlattıklarınıza dayanarak bu suikast girişimleri çoğunlukla birbirlerini yok etmeye hatta karalamaya çalışan insanlar tarafından yapılsa da sizce bu girişimlerin kişinin kendince sebepleri için göz göre göre ölümünü hatta ailesinin bile ölümünü göze aldırabilecek şekilde düzenlenmesi ihtimalini nasıl değerlendiriyorsunuz? Teşekkür ederim..." diyip yerime oturdum. Salonda şu an öyle bir sessizlik vardı ki eğer bir bomba olsaydı alarmı duyulurdu. Polisler bile susmustu. Babamın bana dönen bakışları çatık kaşlarıyla hiç de hoş değildi. Her sey ortadaydi. Ona suikastı kendi düzenlediği imasını yapmıştım, hem de basının önünde. Babam bana gözünü bile kirpmadan bakarken bende ona aynı şekilde bakmayı kesmedim. Bunu o istemişti. Şimdi de istediğini alıyordu işte.