- Gerçekten benimle olmak istiyor musun?
- Her şeyden çok istiyorum.
- Bu imkansız, ben ölüyüm..
- Bi yolu vardır inan bana.
- Gel benimle
Kolumdan tuttu ve mezarlığın ortasındaki çınar ağacına doğru hızla koşmaya başladık.
- Jis, çarpıcaz.
- Sshhtt. Sus karşı gelme.
Ağaca santimetreler kala gözlerimi korkuyla kapattım. Gözlerimi tekrar açtığımda her şey beyazdı. Han beni kolumdan çekiştirerek hızla yürümeye devam ediyordu. Hızla bi tepeyi çevreleyip yukarı çıkan upuzun merdivenlerden çıktık. Etraf sanki kuru ağaç kabuklarından yapılmış gibiydi. Bir sürü kitabın olduğu, üstü açık ve gökyüzünü tamamıyla görme şansımızın olduğu bi odaya geldik. Odanın tam ortasında üzerinde mumlar olan bir masanın başında yaşlı bir adam oturuyordu.
Jis hızla adama olanları anlattı, tek nefeste. Adam bana yaklaştı ve elime bi şarap şişesi tutuşturdu.
- Tekrar diğer dünyaya geçin. Evlilik yeminini et ve bunu iç.
Jis öne atıldı
- Nedir bu?
- Zehir. Birlikte olmanız için önce onun ölmesi gerek.
- Hayır hayır benim için hayatından vazgeçemezsin.
- Senin için her şeyden vazgeçebilirim. Tek istediğim sensin.
Uzun bir sessizlikten sonra diğer dünya yani ölümden önceki dünyaya geri döndük.
YOU ARE READING
Ölüm Bizi Ayırmış - MinSung
Hayran KurguLee Minho hayatının aşkını bulmuştu, tek sorun: hayatının aşkı hayatta değildi -angst-