I'd never treat me this shitty

517 37 28
                                    

Bizi uçağa götüren otobüsün bir köşesine geçmiş, Haley ve Zenethan ile konuşuyordum. Zenethan rakipleri de sahayı da benden daha iyi biliyordu. Bana maçla ilgili taktikler verirken dikkatlice dinliyordum onu.

Takım her geçen gün daha çok alışıyordu bana. Bu durumda babam çok etkiliydi. Bana güzel öneriler vermişti kaptanlıkla ilgili.

Mesela başlarda iletişim problemi yaşıyordum. Kimse benimle merhaba merhabadan öteye geçmiyordu. Bu handikapı babamın verdiği müthiş bir tavsiyeyle çözmüştüm.

"Sana yakın hissetmedikleri için seninle muhabbet etmiyorlar. Ama benimle yakın olun diyerek sana yakın olmalarını bekleyemezsin. Sana yakın olmayan birine yakın olur muydun? Olmazdın. O yüzden önce sen onlara yakın hissettiğini göstereceksin ki onlar da sana yakın hissetsin."

Bundan sonra onlarla konuşmaya ben başlamıştım. Hayatımdaki çok ufak olayları, dertleri anlatıyordum. Bazılarını ilişkilerden, bazılarını cilt bakımından, bazılarını daha gündelik problemlerden yakalamıştım. Karşı tarafa bir hikaye anlatınca onlar da kendi hikayelerini anlatıyordu. Hatta bazıları aileleriyle, arkadaşlarıyla ya da sevgilileriyle olan sıkıntılarını düzenli bir şekilde anlatıyordu. Hepsinin özel hayatlarına dair bir şeyler bildiğim için sahadaki davranışlarını da anlamaya başlamıştım.

Tek sorunum bazen beni ciddiye almamalarıydı. Yaşım neredeyse hepsinden küçük olduğu için sözümü dinletmek için biraz daha fazla uğraş vermem gerekiyordu. Özellikle Türkler, özellikle eski kaptana bağlı olanlar hâlâ biraz tersti ama iyi gittiğini söyleyebilirdim. Artık bana kaptan diyen birkaç kişi vardı. Herkes de alışacaktı yavaş yavaş.

Uçağa geldiğimizde erkek takımının çoktan yerleştiğini gördük. Hepsine selam vere vere boş koltuklardan birine geçip çantamı bıraktım. Haley de hemen yanıma gelmişti. Haley en iyi anlaştığım kişilerden biri olmuştu. Aramızda herhangi bir dil bariyeri yoktu ve karakter olarak da uymuştuk birbirimize. Onunla takılmak bana çoğu zaman Modern Family'deki Haley ile takılma hissiyatı veriyordu ve bu fazlasıyla eğlenceliydi.

"Selam." demişti Jayden kafasını bir önümüzdeki koltuğun üstünden çıkartarak. Kollarını koltuğun üst tarafında birleştirmiş ve tamamen bize dönmüştü.

"Selam Jayden." dedim ona gülümseyerek. "Nasıl gidiyor?"

"İyi." Elini Haley'e uzattı. "Ben Jayden." Yine yüzündeki o gülümsemeyi yakalamıştım. Güzel kız görünce ayarları bozuluyordu bu çocuğun.

"Ben de Haley." dedi Haley elini sıkarken. Jayden'ın gözleri yine bana dönmüştü sonrasında. Tam bir şey diyecek gibi ağzını açmıştı ki arkasından adımın seslenildiğini duymuştum.

"Esila, bir bakar mısın buraya?" Kulüpteki sosyal medya yöneticisiydi. "Dzeko ile fotoğrafını çekeceğiz. Gelebilir misin?"

"Tabii, geliyorum." Haley bana yer açtığında geçip ön tarafa doğru yürüdüm. Gözüme ilk çarpan Edin Dzeko olmuştu. Beni ayakta, telefonuyla uğraşarak bekliyordu.

"Merhaba kaptan." dedi beni fark ettiğinde gülümseyerek.

"Merhaba kaptan." dedim aynı şekilde. Elini uzattığında kavradım ve selamlaştık. Hemen yanındaki koltukta oturan Dusan Tadic ve etrafındaki birkaç kişiyle de yeniden kısa kısa konuştum. Hakim'in selamını iletmeyi de unutmamıştım.

Selamlaşma merasimi bittiğinde bizi bekleyen kameraya birkaç poz verdik ve YouTube kanalına röportaj vermeye başladık.

"Umarım yarın iki kaptan olarak gol atacağız."

"İki kaptan olarak maçı kazandıracağız." dedim. Maçı kazanmadıktan sonra gol atmanın bir önemi yoktu.

"Takım olarak mücadele etmemiz çok önemli. Bunu hep birlikte başaracağız." Omzumu sıvazladı. "Başarılar kaptan."

Bellyache / Jayden OosterwoldeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin