Without your kisses, I'll be needing stitches

255 32 36
                                    

Jayden arabayı durdurduğunda etrafıma bakıp derin bir nefes aldım. Aylardır kaçtığım o yere gelmiştim sonunda.

Emniyet kemerimi açtığımda Jayden elimi tutarak durdurdu beni.

"Tek başına yapmak istediğine emin misin?" Gözlerimin içine bakıp elimi okşadı. "Gelebilirim seninle."

"Evet." Uzanıp yanağını öptüm. "Tek başıma yapmazsam hiç yapamam."

"Seni burada bekleyeceğim." Elimin içini öptü. Kalbim iyice hızlanmıştı. Kendimi toparlayıp arabadan indim ve arka koltuktaki şampiyonluk kupasını dikkatlice aldım.

Buraya sadece bir kez gelmeme rağmen hiç unutamamıştım. Ayaklarım beni hızlıca mezarının olduğu yere götürmüştü.

Mezarı tertemizdi. Annemin sürekli gelip temizlediğini biliyordum. Üzerinde taze çiçekler vardı.

Şampiyonluk kupasını mermerin üstüne bırakıp ben de oturdum hemen yanına.

"Özür dilerim." dedim mezar taşına bakarak. "Gelemiyordum. Ama sen de biliyorsun neden gelemediğimi. Geçen seneki kupayı getirdiklerinde ben gelemedim. Kaldıramadım o zamanlar. O yüzden bu yıl ben getirmek istedim." Toprağı okşadım.

"Kızmıyorsun değil mi baba? Beni anlarsın sen. Beni bilirsin. Senin küçük kanaryanım ben." Yanağımı yasladım mermere. "Buraya gelmememin sebebi seni özlememem değil. Tam tersine her gün çok fazla özlüyorum. Hâlâ ağlıyorum. Çok değil ama biraz. Artık insanlardan saklayabiliyorum. Ata'yı ve annemi üzmemek için saklıyorum onlardan. Bir tek Jayden'dan saklamıyorum. Ama ona zaten saklamak istemiyorum." Burnumu çektim.

"Neyse, seninle böyle üzüntülü üzüntülü konuşmaya gelmedim. Sana olan olayları anlatacağım. Sen yokken çok şey yaşadık. Tabii sen hepsini biliyorsundur ama bir kere de benim ağzımdan dinlemen lazım. Daha doğrusu benim sana anlatmam lazım. Çünkü seninle konuşmayı çok özledim." Derin bir nefes aldım ve olduğum yerde dikleştim.

"Göreceğin üzere bu sene de şampiyon olduk. Kupayı getirmek için zar zor izin aldım. Zaten hemen geri götüreceğim, müzeye koyacaklar. Bu seneki şampiyonluk da baya zordu. Avrupa'da da oynadık ama çok ilerleyemeden elendik maalesef. Takım zaten iki kulvarı kaldıramıyordu, kötü olmadı o açıdan bakınca. Jaydenlar da şampiyon oldu. Bu sezona senin adını vermişlerdi, anlamlı oldu hepimiz için." Burukça gülümsedim. "Kupa töreninde biraz ağladım ama kızma. Çok az ağladım bu sefer. Geçen sene daha kötüydüm. Baya ağlamıştım ya. Herkese kötü hissettirdim bir de. Jayden şampiyonluğu falan bırakıp beni sakinleştirmeye çalıştı." Aklıma düşen anılarla güldüm.

"Ata kategori atladı, artık U16 ile oynuyor. 14 yaşındaki çocuğun ne işi var demiştim başta ama gerçekten çok iyi baba. Senin öğrettiğin her şeyin üstüne fazlasını kattı. Boyu iyice uzadı, kilo da aldı. Onu özel diyetisyene bile götürüyorum artık. Fiziksel gelişimi çok iyi gidiyor. 3-4 seneye bambaşka bir noktada olacak. İlk kez yurtdışında turnuvaya gitti. Biraz korktu ama cesaretlendirdik onu hep." Güldüm kendi kendime. "İlk gece beni aradı hemen. Ama sonra alıştı. Bu ay yine gidecek."

"Ferdi artık Türkiye'de değil. Geçen yaz çok iyiydi milli takımda, senin tahmin ettiğinden de çok iyi bir bonservis ile transfer oldu. Orada da çok iyi işler başarıyor. Uzakta olsak da sürekli görüşüyoruz. Gerçi eskisi gibi değil ama konuşuyoruz yine de. Ata benden daha çok konuşuyor olabilir. Geçen kış evlendiler Sera ile. Hatta sana asıl bombayı söyleyeyim mi?" Eğildim mezar taşına doğru ve sanki birilerinden gizliyor gibi fısıldadım.

"Sera hamile. İnanabiliyor musun? Daha birkaç aylık, çok az kişi biliyor. Ama Ferdi'yi biliyorsun, dayanamayıp söylemiş hemen anneme. Bizden sır saklayamıyor." Kıkırdadım. "Erkek olacakmış. İsmini Erkan koymak istiyorlar. Ferdi zaten hep senin adını koymak istiyormuş çocuğuna. Hatta sana bile demiş eskiden. Oğlunun da senin gibi güçlü ve başarılı olmasını istiyormuş. Annem biraz gönülsüz ama böyle deyince o da kabul etti." Oturma pozisyonumu değiştirip sırtımı mezar taşına yasladım.

Bellyache / Jayden OosterwoldeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin