Good for you, I guess you moved on really easily

530 31 31
                                    

Salı günü antrenmandan çıktıktan sonra yolumu eve değil Ata'nın maçının olacağı sahaya çevirdim. Takımın antrenman sonrası toplu etkinliğini reddetmem gerekmişti bu maç için. Çünkü Ata'ya verdiğim sözleri hiç yerine getirmediğim olmamıştı bugüne kadar.

Annem ve babam çoktan gelmişti normal olarak. Ata'yı getirdikleri için maç saatinden birkaç saat önce buradalardı. Babamın yanına oturdum önce.

"Evet Erkan Çevik, maç önü yorumlarınızı alalım." Hayali bir mikrofon uzattım ona.

"Teşekkürler Esila Çevik. Bugün Fikirtepe'deyiz. Hava açık, 18 derece. Zemin güzel görünüyor. Fenerbahçe'de Ata Çevik bugün ilk 11'de. Onun performansını merakla bekliyoruz."

"Kendisi geleceğin wonderkidi olarak görünüyor. Bu konuda yorumunuz nedir?"

"Geleceğe gerek yok, şimdiden wonderkid." Güldüm.

"Yorumlarınız için teşekkürler Erkan Çevik." Hayali mikrofonu anneme uzattım. "Sizin düşünceleriniz neler Arzu Çevik?"

"Umarım Kızılcık Şerbeti'nin bu bölümü çok sıkıcı değildir." Ona da aynı şekilde güldüm. Sonra tribünlerin bittiği noktaya inip Ata'ya seslendim.

"Çocuk adam! Gel buraya."

"Abla!" Koşarak bana gelip sarıldı tribünün arkasından. "Ferdi abimler geldi mi?"

"Ben geldim oğlum." Kafasına vurdum yavaşça. "Bak elin çocuğunu kıskandıracaksın bana. Yeni kardeş sendromu yaşamak için çok büyüdüm ben."

"Ama abla Ferdi abim de gelsin ya."

"Hay abine Ata. Hay abine." Tripli bir ifadeyle geri dönecekken kolumu bırakmadı ve beni kendine zorla çekip sarıldı.

"Kızma kızma. Sadece heyecanlandım. O hiç izlemedi maçımı."

"Affedildin diyelim." Yanağını ıslak ıslak öptüm. "Gol at."

"Atacağım." Saçını karıştırıp tribüne geri döndüm.

Açıkçası ne Ferdi'nin ne de Jayden'ın geleceğini düşünmüyordum. Ama beni şaşırtıp gelmişlerdi, hatta Sera da gelmişti onlarla. Ferdi'nin gerçekten ailemizin bir parçası olduğunu kabul etmem gerekiyordu galiba. Babamın sevgisi boşuna değildi, karşılıklı olarak çok yakınlardı.

Onlar gelince bir arka sıraya geçmiştim. Annemle babam bir ön sıramızdaydı. Annem yine Kızılcık Şerbeti izliyordu telefonundan. Oğlunun maçına gelecek kadar duygusal ama futbol nefretini de bırakmayacak kadar ilkeliydi. Ben, Jayden, Ferdi ve Sera ise bir arka sıradaydık. Sera ve ben ortalarında oturuyorduk. Sera'nın yanında Ferdi, benim yanımda da Jayden vardı.

Jayden'ın geçenki teklifinden ve Ben'i sevgilim sanmasından sonra aramızın garip olacağını, hatta bugün gelmeyeceğini düşünmüştüm. Ama tahmin ettiğim gibi olmamıştı. Jayden tam tersi dostane bir tavır sergiliyordu bana. İlk görüşmelerimizdeki kasıntı tavırlardan kurtulmuştuk. Belki de ben biraz yanlış yorumlamıştım hareketlerini. Çocuk sadece arkadaş olmak istiyor da olabilirdi.

"Bak şimdi şu çocuğa." Sahadakilerden birini gösterdi. "O kadar komik pas atıyor ki." Çocuğun attığı pas dönerek taça gittiğinde güldüm.

"Çocukları zorbaladığımız için aileleri kovacak bizi birazdan."

"O yüzden insanlar hakkında konuşurken Felemenkçe konuşuyorum. Bizi anlamamaları için."

"Ya Felemenkçe de anlıyorlarsa?"

"O zaman koşarak kaçarız." Yine güldüm. Jayden'la bu kadar iyi anlaşacağımı düşünmemiştim gerçekten.

Bellyache / Jayden OosterwoldeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin