MEDYA: EVİN ODALARI VE PİJAMA TAKIMI
Sonunda üzerimdeki şoku bir kenara atıp kollarımı Pars'ın bedenine doladım. Başımı istemsizce omzuna bıraktım ve derin bir nefes aldım. "Canını yakmak istemiyorum..."
Pars'ın dediğiyle duraksadım ve gözlerimi kapattım. Gerçekten bu kadar düşünceli miydi? "Canımı yakmıyorsun." Nefesini boynuma üfledi ve hafifçe burnunu tenime bastırdı. Bedenim kaskatı kesilirken o temasını kesmeden konuşmaya başladı. "Ama yaktım."
"Ne zaman? Neden bana nasıl bir 'kaza' geçirdiğimi anlatmıyorsunuz? Sevil Hanım neden her fırsatta senin üzerine geliyor? Hafızamı yitirmiş olabilirim ama bilincim gayet yerinde Pars. Kaldıramayacak değilim."
Pars derin bir nefes aldı ve başını boynumdan kaldırıp gözlerimin içine baktı. Az önce parlayan gözlerini pus kaplamıştı. "Biliyorum, bilmek hakkın ama-" Cümlesi, kapının çalınması ile yarıda kaldı. Pars sanki bu anı bekliyormuş gibi ansızın yanımdan kalktı ve kapıya yöneldi. Sap gibi ortada kalmak biraz sinir bozucu olsa da elbet öğrenirdim. Ailemde bir şeyler dönüyordu ve bu benim kazamla bağlantılı mıydı değil miydi her şeyi öğrenecektim.
Pars elinde bir sürü poşetle içeri girdiğinde kaşlarımı çattım. "Bunlar nereden çıktı?" O mutfağa yönelip poşetleri tezgaha koyarken "Birkaç malzeme istemiştim. Malum dört aydır eve gelmiyoruz." Dedi.
Yavaşça doğruldum ve ayaklarımı koltuktan sarkıtıp ayağa kalktım. Ağır adımlarla mutfağa doğru ilerlemeye başladım. Yolu yarılamışken Pars beni fark edip hızla yanıma geldi ve ufak bir çocukmuşum gibi beni kucağına aldı.
Düşmemek için kollarımı boynuna sararken "Pars!" Diye çıkıştım. "Hiç söylenme İklim." Diyerek mutfağa doğru ilerledi. Kaşlarımı çatabildiğim kadar çattım ve yüzüne odaklandım. "Doktor hareket etmem gerektiğini söylerken sende yanımdaydın diye hatırlıyorum?"
Hafifçe güldü. "Hiç hatırlayamadım inanır mısın?" Dudaklarım şokla aralanırken kaşlarım iyice çatıldı. "Çatma kaşlarını öyle kalırsın bak." Diyen Pars'la kalakaldım.
Bu adam benimle daha rahat uğraşmak için mi evlenmişti acaba? Tam konuşacaktım ki Pars durdu ve gözleriyle karşıyı işaret etti. Bakışlarım onun işaret ettiği tarafa kayınca mutfağa vardığımızı anladım. Tezgahın üzerinde beş kişiyi doyurabilecek malzeme vardı. "Biraz fazla olmamış mı?"
"Hayır çünkü sana istediğin her yemeği yapmak istiyorum." Bakışlarımı, zaten bana bakmakta olan gözlere çevirdim. Minnettar şekilde ona sarılmak istesem de duraksadım. "Ama ben... Ne sevdiğimi bilmiyorum ki. Hatta ne istediğimi bile bilmiyorum."
Pars gülümsedi ve sorun yok dercesine başını salladı. "Acıktığın zaman aklına gelen ilk şeyi yaparım. Ya da internetten yemek videoları izlesen illa canın bir şeyi ister, o zaman yaparım olmaz mı?"
Gözlerimin dolduğunu hissettim. Normalde de bu kadar çabuk ağlayan bir insan mıydım? Sanki ilk defa seviliyormuşum gibi neden hemen gözlerim doluyordu? "Gerçekten teşekkür ederim ama senin hazırlayacağın her şeyi yerim ben." Pars gülümseyerek çenesini alnıma dayadı. "Çok..." kendi kendine mırıldandığı şeyi duyamamıştım. "Efendim?"
Pars kendine gelmiş gibi irkildi ve çenesini alnımdan çekti. Arkaya dönüp ilerlerken "Boş ver." Diyerek konuyu kapattı. Sorgulamadım ve gittiğimiz yere baktım. Üst kata çıkan merdivenlerin olduğu yere yönelince Pars'a baktım. "Üst kata mı çıkacağız?"
"Banyoya girmek istersin diye düşündüm." Boğazımı temizleyip yutkundum. Yani isterdim de birlikte mi?!
Hastanede yattığım süre boyunca hemşireler duş almamda yardımcı olmuştu. Şimdi hemşireler olmadığına göre..!"İSTEMEM!" Pars merdivenlerde duraksadı ve şaşkın bir ifadeyle bana baktı."Yani nasıl banyo yapacağım? Hastanedeyken hemşireler yardımcı oluyordu." Kısık çıkan sesime rağmen Pars anlamış olmalı ki gözlerini kaçırıp yutkundu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMNEZİ
RomanceHayat, bazen sizin gördüğünüzün çok ötesinde olabilir. Sevdiğiniz, aileniz, arkadaşlarınız... Hepsinin sizin bildiğinizin dışında bir hayatı, kişiliği ve sorunları olabilir. İşin tuhaf tarafı siz bütün gerçekleri, yalan olan hayatlarını unuttuktan...