Şüphedir aslında insan ilişkilerini mahveden. Nefret, hayal kırıklığı, üzüntü... Hepsi şüphenin getirdiği duygulardır.
Birinden şüphe duymak için onun güvenilmez biri olmasına gerek yoktur. En sevdiğinden, en güvendiğinden belki de hayatını tamamen yaslandığın birinden de şüphe duyabilirsin. Üstelik bu şüpheye, en güvenmediğin kişi sebep olabilir.
Böyledir insan ilişkileri... Hepsi aslında incecik bir ip üzerinde sallanan ağır yüklerdir. O ip şüphenin keskinliği ile zarar görürse yükün tamamı üzerine düşer.
Bilmeden de olsa hazırladığın o ağır yük -anılar, ortak yönler, geçirilen zaman- seni ezer.
Hayır, şüphe duymuyorum demenle aslında daha çok şüphe duyarsın. Hayır dediğin her an ip daha fazla zarar görür.
Peki o şüpheyi yok etmenin yolu var mıdır?
Yüklerin altından kurtulmanın bir yolu var mıdır?
Kulaklarımda yankılanan gürültü yüzünden korkuyla gözlerimi açıp yatakta doğruldum. Pars'a baktığımda koltukta olmadığını fark edip endişeyle ayağa kalktım. Yine bir rüyada mıydım?
Hızlı olmaya gayret göstererek kapıya doğru yürüdüm. Her gece böyle rüyalar mı görecektim ben?
Kapıyı açıp odadan çıkacaktım ki duyduğum seslerle duraksadım.
"Kızım yavaş be!" Pars'ın sesiydi.
"Ya abi sürekli kızacak mısın bana!? Yapmam bak!" Bu da Liya'nın sinirli sesiydi.
"Kızım sen geldin yanıma! Ben mi dedim yardım et diye!"
Gülmemeye çalışarak merdivenlerin başına oturdum ve ikisini izlemeye başladım.
"İyi ki bir yemek yapmayı öğret dedik ya! Hep kızıyorsun böyle öğretmen mi olur?!"
Pars derin bir nefes alıp "Canım benim, sen mutfağı başımıza yıkarken alkış mı tutsaydım?" deyince Liya biraz duraksadı. "Yine de kızman hoş değil."
"Ama bu ilk düşürüşün değil yavrum?" Liya sonunda pes etti ve abisinin haklılığını kabullenmek istemezcesine susarak yemeğe odaklandı.
Sabahtan beri birlikte kahvaltı hazırlamaya çalışıyorlardı anlaşılan. Gülerek ayağa kalktım ve merdivenlerden aşağı inmeye başladım. Çıkarttığım sesi duymuş olacak ki Pars başını kaldırdı. Beni görünce gülümsedi ve ellerini silip yanıma geldi.
"Uyandırdık mı seni?" Ellerimi tutup merdivenin son basamağına kadar bırakmadı.
"Hayır, kendi kendime uyandım." diye ufak bir yalan söyledim. Üzülsün istemiyordum.
"İnandım sayalım Güzelim." diyerek tuttuğu elimi kaldırıp öptü.
Liya ve Pars'ın yemek konusundaki atışmalarının öncü olduğu bir kahvaltıdan sonra hazırlanmak için odalarımıza çekildik. Pars bizi bir yere götüreceğini söylemişti. Liya memnuniyetle karşılarken ben nasıl giyineceğimi düşünüyordum.
Odaya geçtik ve Pars'ın üzerini değiştirmesi için giyinme odasını ona bıraktım. Sonuçta ben on beş dakikanın altında giyinemiyordum. Kısa bir süre sonra Pars giyinme odasından çıktı. Şık bir kombin yapmış olsa da rahatlığından ödün verecek kadar değildi. Yavaş adımlarla yanıma gelince ayağa kalktım ve gözlerinin içine baktım. O da aynı şekilde bakışlarını gözlerime indirdi ve belli belirsiz gülümsedi. Güzel bakıyordu, aklından geçen bin bir düşünceye rağmen güzel bakıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMNEZİ
Roman d'amourHayat, bazen sizin gördüğünüzün çok ötesinde olabilir. Sevdiğiniz, aileniz, arkadaşlarınız... Hepsinin sizin bildiğinizin dışında bir hayatı, kişiliği ve sorunları olabilir. İşin tuhaf tarafı siz bütün gerçekleri, yalan olan hayatlarını unuttuktan...