Harry , odasındaydı. Yatağının kenarında ki perdeleri çekmiş , Lumos büyüsü ile birlikte haritayı inceliyordu. Draco hâlâ uyumamıştı. Odasında bir o yana bir bu yana yürüyüp duruyordu. Harry, gözünü bile kırpmıyordu. Draco nun odadan çıktığını fark ettiğinde heyecanla yerinde doğruldu ve onun merdivenleri çıkarak ana hol e ulaştığını gördü. Okulun içinden çıkıyordu. Harry yerinden fırlayıp haritayla birlikte görünmezlik pelerinini de aldığında koşarak Gryffindor ortak salonun kapısına ulaşmıştı. Deliğe tırmanıp tabloyu ittirip koridora ulaştığında , şişman kadının ' kim var orada!' Diye bağırmasını umarsamadan koşarak dış kapıya geldi. Draco oradaydı işte. Arkasına baka baka göle doğru iniyordu.
Harry de hemen onun peşine düştüğünde uzun bir süre yürüdüler. Bir kaç dakikanın ardından draco durdu ve arkasını döndü, eğer görebiliyor olsaydı ondan sadece üç metre uzaklıkta dikilen Harry i fark ederdi. Draco onu kimsenin takip etmediğine emin olduktan sonra. Gölün kenarında ki büyük kayaya sırtını yaslayarak oturdu. Bacaklarını da kendine çekip sarıldığında. Harry hâlâ onu izliyordu. Ne yapması gerektiğini ya da Draco nun ne yapacağını kestiremiyordu.
Ona biraz daha yaklaştığında ufak inilti seslerini duydu. Draco kafasını kaldırınca onun ağladığını fark etmesiyle şok oldu. Hava soğuktu, geceleri ise daha soğuk ama Draco üzerinde ki basit bir gecelikle burada oturuyordu.
Draco biraz daha sesli ağlamaya Başladığında , Harry şok olmanın başka bir boyutundaydı sanki. Draco uzun uzun ağlamış ve biraz olsun rahatladığını hissettiğinde ise yerinden kalkmıştı. Göz yaşlarını hızla sildi ve göle iyice yaklaşıp buz gibi havanın onun sarmasına izin verdi.
Zifiri karanlık ormanda onları aydınlatan tek şey ay'ın parlaklığıydı. Harry ise net bir şekilde onun yüzünü görebiliyordu. Mutsuzdu.
Harry daha fazla izlemek istemediği için geri geri kaçacakken vücudunun korkuyla donduğunu hissetti.
" ne zaman kendini göstereceksin potter"
Harry cevap vermedi hatta yerinden bile kıpırdamadı. Bir kaç saniye sessizliğin ardından draco etrafına bakmaya başladı.
" buralardasın biliyorum , göster kendini"
Draco tekrar etrafına bakarken , Harry yine sessizce durdu. Bu sefer dakikaların ardından Draco bıkkınlıkla nefes verdi ve okula doğru yürümeye başladı. Harry , Draco yanından geçip giderken kısık sesle söylediklerini işitti " kafayı yedim sonunda , burada olduğumu nereden bilecek sanki !"
Harry, o gözden kaybolduktan bir süre sonra daha orada dikildi. Yavaş adımlarla binaya girerken de bir yandan haritaya bakıyordu. Draco nun slytherin ortak salona girdiğini görünce daha fazla oyalanmadı.
Şişman kadının tablosuna geldiğinde sesini değiştirerek şifreyi söyledi. Şişman kadın kafası karışmış görünse bile tablo ileriye doğru savruldu ve harey delikten tırmanıp içeriye girdi. Odasına çıktığında rahatlıkla pelerinini çıkarttı.
" neredeysin sen ?!" Fısıltı halinde bile olsa yüksek sesi duyduğunda korkuyla geriye savruldu. Ron ona tuhaf bakışlar atıyordu " bu saatte nereye gittin gece yarısını çoktan geçti "
Harry , Ron un yanına gidip fısıldayarak konuştu " draco yu takip ediyordum " ron un , yine mi , bakışlarını umursamadı. " ağlıyordu "
" ben malfoy olsaydım , ben de ağlardım. İğrenç, kendine nasıl katlanıyor merak konusu " ron bunu söylerken yatağına doğru uzandığı için Harry de kendi yatağına gitti.
Hâlâ haritaya bakıyordu, draco yatak odasındaydı. Bir süre daha izledikten sonra uyuyakaldı. Eğer bir kaç dakika daha sabredebilseydi onun odadan çıkıp bir çıkmaz koridorda kaybolduğunu görebilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Is it late ? - drarry
FanfictionHarry Potter ve Melez prens adlı filmden uyarlanmıştır. Kendimce bazı yerleri ve hikayeyi değiştirdim. " ya bu olsaydı ? " diye düşünerek yazdığım bir hikaye. Çoğu yer filmle aynı olsa da bunu hikayeninin akışını bozmamak için yaptım. Smut yok.