7...

133 37 59
                                    

Tahir cezaevinden çıkarken yüzünde kazanmış olmanın zaferi vardı.

Onu bekleyen taksiye binerek eve doğru yola koyuldu. Bugün  Mardin gözüne bir başka güzel gözüküyordu.

Camı açarak başını camdan uzattı. Mis gibi  oksijeni içine çekti.  Bahar gelmişti bile.

Kuşlar sanki baharın geldiğini müjdeliyordu. Yemyeşil ağaçlar yavaş yavaş tomurcuk açmaya başlamıştı bile.

Kimsenin duymadığından emin olunca da kendi kendine " Asıl şimdi başlıyoruz Mahir Korkmaz. " Dedi.

Nihayet evin önünde taksi durduğunda taksiciye ücreti ödedikten sonra da taksiden inerek eve girdi.

O sırada annesi mutfakta yemek yapıyordu. Kapının açıldığını duyunca da
" Oğlum, sen mi geldin?" Diye sordu.

Tahir de gülümseyerek annesinin yanına gitti ve " Evet, anne. Ne yapıyorsun bakalım?" Diyerek yanağından usulca öptü.

Annesi de oğlunun bu haline gülümseyerek " Oğlumun en sevdiği yemekleri yaptım. " Dediğinde Tahir de tencerenin kapağını kaldırıp şöyle bir kokladı.

Annesi  yemek olarak en sevdiği sarmayı yapmıştı. Tahir dayanamayıp eliyle taze pişmiş olan sarmalar dan bir tane alıp ağzına attı.

Tam ikinciye alıyordu ki annesinin sinirle elini vurmasıyla donakaldı.

Şok içinde annesine baktığında ise annesi kaşları çatık bir halde " Elini yıkamadan yeme şunları." Diye çekiştikten sonra da tencerenin kapağını kapattı.

Tahir ise o an asıl meseleye geldiklerini anlamıştı. Aslında ne olduğunu biliyordu ama yine de çaktırmamaya çalışıyordu.

Derin bir nefes aldı ve annesine bakarak " Evet, Nermin Sultan! Hadi çıkar bakalım ağzındaki baklayı?"  Diye sordu.

Annesi de hazır konu açılmışken " Neredeydin bu saate kadar oğlum?" Diye sorusuna soruyla karşılık verdi.

Tahir ise annesinden bakışlarını kaçırarak " İşlerim vardı. " Diye cevap verdi.

Annesi konuyu kapatır sanıyordu ama yanılıyordu. Aksine annesi yılların kurduydu.

Oğluna şöyle bir baktı mı göz bebeğinden onun yalan söyleyip söylemediğini anında anlardı.

Şimdi de bu hali gözünden hali kaçmamış olacak ki oğluna baktı ve " Oğlum, sen bu yolda yürürken ben o yollardan dönüyordum. Senin yalan söylediğini anında anladım. Sen, o adamı görmeye gittin değil mi?" Diye sordu.

Tahir de yakalanmanın verdiği mahcubiyetle cevap olarak sadece başını evet anlamında salladı.

Annesine " Sen, korkma diye söylemedim. Şimdi desem, benim başımın etini yiyecektin. Ama düşündüğün gibi bir şey olmadı. Sadece iki medeni insan gibi konuştuk." Dedi.

Ah annesi bir bilseydi. Az daha iki koca  adam birbirini boğazlayacaktı.

Aklına gelmiş olacak ki merakla kaşlarını çatarak annesine baktı ve " Hem, sen nereden anladın Nermin Sultan?" Diye sorduğunda annesi de kahkaha atarak " E, anneler evlatları leb demeden leblebiyi anlarlar. Hem sen şimdi beni anlamazsın. Hele ileride evlen.  Baba ol, bir evladın olsun, o zaman ne demek istediğimi anlarsın. Senin benim gibi olman için daha kırk fırın ekmek yemen lazım." Dedi.

Ardından da tabakları eline alarak mutfaktan ayrıldı.

Mahir ise hala sabah olanların etkisindeydi. Aklında " Senin enişten olacağım. " Cümlesi dönüp duruyordu.

Asi- Bir Mardin Hikayesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin