"Ne? Ne şikayetinden bahsediyorsunuz?" diye sordu Hyunjin. Polisler ise katı ifadelerinden hiç ödün vermeden yanıtladılar, "Karakolda öğrenirsiniz, zorluk çıkarmayın."
Çaresiz gözlerle bana baktı. Bense elim kolum bağlı bir şekilde polislerin onu götürüşünü izlemiştim.
Onu bırakmamalıydım.
Polisler gittikten kısa bir süre sonra ben de cüzdanımı ve telefonumu alıp çıktım. Normalde asla binmezdim ama ortada acil bir durum olduğu için taksi çağırdım. Eğer otobüsü beklersem stresten çatlardım.
Durağın yakınlarında endişeyle bekliyorken sarı araç bana doğru yaklaştı. Hızla şoför koltuğunun yanına oturup konuştum, "Karakola."
Adam başıyla onaylayıp arabayı sürmeye başladı. Bense o sırada fark etmeden ellerimle oynuyordum. Aklımdaki düşünceler bırak susmayı, yankıyla beynimde çalkalanıyorlardı. Bunların en başında ise neden hakkında şikayet olması vardı. Ya gerçekten kötü bir suç işleydiyse! Öyleyse en az 10 yıl hapis yatmak zorunda kalır.
Tanrım, kendimi düşünmekten alıkoyamıyorum...
Stresten dışarıya dalıp gitmiştim ki şoförün sesiyle kendime geldim, "Burası."
Cüzdanımdan tutan miktarı ödeyip arabadan indim ve hızlı adımlarla karakol binasına doğru ilerledim. Kalbim endişeden çok hızlı atıyordu.
Tam binadan içeri girecektim ki nöbetçi polis beni durdurdu. Hay, kahretsin!
"Ne için gelmiştiniz?" diye sordu uzun boylu kadın.
Terleyen avuçlarımı eşofmanıma silip yutkundum."B-bir tanıdığım içeride ifade verecekti. Girebilir miyim?" dedim.
Biraz bekledi ve yanıtladı, "Geçin."
'Teşekkürler' anlamında tebessüm edip koşar adımlarla içeri girdim. Bu sefer içerideki polis memuru karşılamıştı beni. "Buyrun?"
"Arkadaşım ifadeye alındı, onu nerede bekleyebilirim?" diyerek bilgi edinmeye çalıştım.
"Hemen ikinci katta ki bekleme yerine durabilirsiniz." dedi polis.
"Teşekkür ederim." deyip asansöre yöneldim. Fakat arızalıydı. Bu yüzden merdivenleri kullanmak zorunda kaldım.
Hızlıca basamakları aşıp polis memurunun bahsettiği bekleme alanına vardım. Nefes nefeseydim. O yüzden tutunma yerine dayanıp biraz soluklandım. Sabah sabah şu yaşananlara da bak. Şu an burada olmak yerine Hyunjin'le kahvaltı yapıyor olabilirdik.
Yeterince soluklandıktan sonra koridorda yürümeye devam ettim. Duvarı döndüğüm gibi karşılaştığım beden gözlerimin şaşkınlıkla açılmasına sebep olmuştu. Ayağa kalkıp yanıma koştu.
"Hyunjin!" dememle bana sarılması bir olmuştu. Kollarıyla bedenimi sıkıca göğsüne bastırdı. Ne kadar şoka girmiş olsam bile kendimi karşılık vermekten alıkoyamadım. Ben de ona sarıldım.
Bir süre sonra bedenlerimizi ayırdı ve konuştu, "Şey ben...eee, öyle birden heyecanlanınca yanlışlıkla oldu yani yoksa-"
Daha fazla saçmalamasına engel olarak lafa girdim, "İyi misin?"
Gözlerime bakarken gülümsedi. "İyiyim Felix." dedi.
"Neden buradayız? Kim şikayet etmiş seni? Neden etmiş?" diye sorularımı arka arkaya dizdim. Fakat o susmuştu. Bir şeyler vardı belli.
"Felix ben..."
Derken yanımızdaki açılan kapıdan çıkan polis konuştu, "Hwang Hyunjin, sorguya."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Topunu Sikeyim | Hyunlix
Fanfiction"O manşet atarken kafama isabet ettirdiğin topunu sikeyim Hwang Hyunjin!" {Texting & Düz yazı} 🏅#1 - straykids 🏅#1 - bxb 🏅#1 - felix 🏅#1 - leefelix 🏅#2 - hyunjin 🏅#2 - texting 🏅#3 - minsung 🏅#3 - hayrankurgu 🏅#4 - skz 🏅#5 - hyunlix