6 ruhun pembe yanakları

291 38 9
                                    

Tatlı bir bölüm oldu... iyi okumalar

 ***

    'Obvious what you are after, and I'm more than that.'

'Neyin peşinde olduğun belli ve ben bundan çok daha fazlasıyım.'

Tunnel Vision ft. Melanie Martinez

Kimsenin hayatı göründüğü gibi değildi. İnsanlar ne zorluklarla mücadele etmiş, ne savaşlara girmiş de mağlup olmuş veya ne koşullarda yaşamlarına devam ediyor, bilinmezdi. Yüzüme gülüp arkamdan konuşanlar neler atlattığımdan bihaberdi. Hayatım zor değilmiş gibi daha da zorlaştıranlar nelerle boğuşmakta olduğumun farkında değillerdi. Belki de hiçbir zaman farkında olmayacaklardı ne kadar parçalandığımdan ve zamanla ne kadar güçlendiğimden.

Şunun da farkındaydım ki benim geçmişim hakkında bilgileri olması bir şeyi değiştirmeyecekti. Arkamdan konuşmaktan vazgeçmeyeceklerdi veya bana acıyıp hayatımı kolaylaştırmak için ek bir çaba göstermeyeceklerdi. Hoş, zaten onlardan bunu isteyen yoktu. Kimseden bir şey istemiyor veyahut beklemiyordum. Hayatımı zorlaştırmaları da umurumda değildi, bir avuç işime yaramayan zihnin hayatımı yönlendirme çabası içine girmesi beni sadece güldürüyordu.

Okulun ikinci gününü de atlattıktan sonra edindiğim yeni bir düşman ile günümü kapamıştım. Bu gidişle okulum bitene kadar yüzlerce düşmanım olacak gibiydi ve her şey şu Yeonjun denilen zorba ile başlamıştı. İyi tarafından bakarsam hayatıma eğlence katıyordu ne var ki bana getirdiği eksileri de görmezden gelinemezdi.

Yeonjun'u korumak(?) için beni tehdit eden Eun Kyung ve onu tartaklayan kardeşim Nari ile müdürün odasından çıktıktan sonra ufak bir kavganın daha ucundan döndük. Neyse ki ne kadar bir dizi azar yemiş olsak da müdür sadece 'talihsiz' asi gençler olduğumuzu söyleyerek bizi salmıştı. Tabii bir kez daha odasına getirilmemiz koşulunda ailemize haber vereceğini ve disiplin komitesini toplayacağını da belirtmeyi ihmal etmemişti. Bu demek oluyordu ki Choi Beomgyu artık uslu durmalıydı. Fakat tüm okul beni ve Yeonjun'u konuşurken ne kadar uslu durabileceğim tartışılırdı.

"Şimdi ne yapacaksın?" diye soran sarı kafa ile dudak büzdüm. Omuz silkip elimdeki dondurmayı yemeye devam ettim. Okuldan çıkmış, Nari'yi eve yollamış ve Kai ile bir marketten dondurma alıp yakındaki bir oyun parkına oturmuştuk.

"O zorba ve manyak kız bana bulaşmadığı sürece bir şey yapmayacağım. İkisiyle de hiçbir sorunum yok. Aksine onların benle sorunları var."

Kai kafa salladı ve benim gibi dondurmasını yemeye devam etti. Parkta oradan oraya koşuşturan çocukları izliyordum. Kimisi salıncakta sallanırken kimisi kaydıraktan kayıyor ve kahkahaları melodik bir melodi halinde kulaklarımıza doluyordu. O sırada tahterevallide yaşanan ufak bir olay dikkatimi çekti. İki kız kendi hallerinde oynarken yanlarına birkaç erkek çocuk gelmiş ve onları zorla tahterevalliden indirerek yerlerine geçmişlerdi. Kızlardan biri düştüğü için ağlamaya başlarken annesi gelip kızı kaldırdı ve gidip başka bir oyuncakta oynamasını söyledi. Kaşlarım çatılırken ayağa kalktım. Kai soru işaretleriyle bana bakarken dondurmamı ona uzattım.

"Ne oldu?" diye sordu dondurmamı eline alırken.

"Hiç," dedim ve arkamı dönüp tahterevalliye doğru adımladım. "Canım biraz veletleri dövmek istedi."

"Ne?"

Arkamdan gelen Kai'ın şaşkın sesi ve onu takip eden hızlı adım seslerinin ardından sarı kafa yanımda belirmişti.

Pareidolia, Yeongyu|Beomjun✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin