9 kazananlar ve kaybedenler

313 36 55
                                    

"Hug me tight. You are lighter than feather. This second of life feels like forever when truth sounds like lie."

"Bana sıkıca sarıl. Tüyden daha hafifsin. Hayatımın bu saniyesi, gerçek bir yalanmış gibi göründüğünde, sonsuza dek sürecekmiş gibi hissettiriyor."

Idea 22 ft. Anya Nami, Gibran Alcocer

Hayat beklenmedikti. Asla yapmayacağınızı öne sürdüğünüz şeyleri bir anda yapmaya başlayabiliyordunuz. Size inat içinde bulunduğunuz anlar sınırlarınızı zorluyor ve sizi çaresiz bırakabiliyordu. Hayat, nereden vuracağını iyi biliyordu. Seçim hakkı tanımıyordu. Üstünlüğünü gözünüze sokmak istercesine harekete geçiyordu. Boyun eğmekten başka bir şey yapamayacak bir durumda kalıyordunuz. Aynı şu an olduğu gibi.

Yerde acıyla kıvranan Yeonjun'a bakakalmıştım. Hiç beklemediğim bir hamle gelmişti rakibimden. Göğsüm hızla inip kalkarken nefeslerimin vücuduma yetmediğini ve bu nedenle göğsümde keskin bir acıya sebep olduğunun farkında değildim. Zihnim bulanıklaşıyordu. Algılarım kapanmaya başlamıştı. Bakışlarım tek bir yere odaklandı. Uzaktan Yeonjun'u sırıtarak izleyen Jinwoo'ya.

Takım arkadaşlarım Yeonjun'un etrafını sarmışken ve karşı takım da beden hocasının etrafını doldurarak bir gürültü yaratırken adımlarım kendiliğinden Jinwoo'ya doğru yönelmişti. Sınırını aşmıştı. Birinin ona haddini bildirmesi gerekiyordu.

Ona yaklaştığımı fark eden sarı kafa pişkin pişkin sırıtarak bana döndü. Elleri eşofmanının ceplerine mesken edinmişti. Dışarıdan gören biri onun doğuştan gelen bir özgüven ve kibre sahip olduğunu çok rahat anlardı. Fakat bu şımarık hallerinin sonu gelmeliydi. Bunu getiren de ben olacaktım.

"Ne oldu şeker şey, sevgiline zarar verdim diye beni mi döveceksin?"

Önünde dikildim ve sözlerine karşılık sessiz kaldım. Ergen laflarına karşılık vermek sadece zaman kaybı olurdu. Şu anda tek amacım, onu mahvetmekti.

"Sen ve ben. Teke tek. Kazanan kaptanlığı alır."

"Diyorsun?" dedi ilgiyle ve ellerini ceplerinden çıkarak suratını yüzüme doğru eğdi. Ter kokusu burnuma çarparken burnumu kırıştırmamak için direndim. O ise sözlerine devam etti. "Peki asıl kaptan buna ne diyor?"

Bakışlarım kenarda hemşirenin ilgilendiği Yeonjun'a kayarken harelerimiz bir saniyeliğine buluştu. Suratımı tehlikeli bir gülümseme esir alırken Yeonjun'un gözleri büyüdü ve kafasını iki yana salladı. Onu umursamadan Jinwoo'ya döndüm. Gözleri gülümsememde dolaşırken dudaklarımı araladım.

"Görünüşe göre o zaten elendi. Geriye ikimiz kaldık."

Dediklerime gür bir kahkaha atarken birkaç kişinin bakışları bize dönmüştü. Benim takımımdakiler kaşlarını çatarak bizi izlerken kahkahaları dinen sarı kafa bana doğru bir adım atarak aramızdaki mesafeyi santimlere indirdi. Yüzüm düz bir ifade ile kasıldı.

"Eğer ben kazanırsam," dedi ve burunlarımız çarpışıncaya denk yüzünü suratıma yaklaştırdı. Uzaklaşmamak için bacaklarımı kastım. "Hem kaptanlığı hem de seni alırım. Yoksa bu küçük oyunda yokum."

Bir kaşım havalanırken sırıttım ve bakışlarımı dudaklarına kaydırdım. Bilerek hafif üfleyerek konuştum.

"Eğer ki ben kazanırsam," dedim ve bakışlarımı gözlerine kaydırdım. Hareleri dudaklarıma inmişti. Adım gibi emindim ki şu anda beni öpmek için yanıp tutuşuyordu ve ben ona istediğini vermeyecektim. "Basketbol takımından çekilirsin."

Pareidolia, Yeongyu|Beomjun✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin